3. Hukuk Dairesi 2016/1370 E. , 2017/6215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; icra takibine konu 65912 abone nolu sayaca ilişkin doğan su borcunun tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini, oysa yapılan araştırmada davalının suyu kullanan kişi olarak tespit edildiğini, birikmiş su borcunu ödemesi için davalıya ihtar çekilmiş ve ihtarın 10.01.2014 tarihinde imzadan imtina eden borçlunun oğlu Burak Güney tarafından alındığını, bugüne kadar herhangi bir başvurunun olmadığını, tarife uyarınca abone olsun veya olmasın hizmetten yararlanan herkesin su bedelleri ödemesi gerektiğinden, icra takibine yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap vermemiş, duruşmaya da iştirak etmemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, Bursa 12 İcra Müdürlüğünün 2014/4970 esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile, takibin icra dosyasındaki alacak, faiz ve takip masrafları üzerinden yürütülmesine, alacak likit bulunmadığından icra inkar tazminatına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121.(818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 104/son) maddesi hükmünde; faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlunun, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlü olduğu; temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemeyeceği açıklanmıştır. Somut olayda, mahkemece, her ne kadar, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 104/son) maddelerine aykırı olmak üzere faize faiz yürütülerek hüküm kurulmuş ise de; davalının temyiz dilekçesi bulunmadığından, bu yön eleştirilmekle yetinilerek bozma nedeni yapılmamıştır.
2)İİK. 67/2.maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının da dava açarak haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkâr tazminatı, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın mutlaka bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Alacaklı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için, mahkemenin borçlunun ödeme emrine karşı yapmış olduğu itirazın haksız olduğuna karar vermesi gerekir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi ile takip tarihine göre itiraz olunan alacağın likit -belirli olup olmadığına bakmak gerekir. Likit alacaklarda, alacak miktarı belirlidir. Borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bütün unsurlar bilinmektedir veya borçlu bunları bilebilecek durumdadır. İİK 67/2.madde hükmünün amacı, borçlu olduğu miktarı bilen veya bilebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu alacağın varlığına haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. (Prof.Dr.B.Kuru İ.İ....2008.İst.sh.230-231)
Somut olayda; davacı, Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2009/4970 Esas sayılı takip dosyası ile 2.357,19 TL asıl alacak yönünden takipte bulunmuş, mahkemece bu miktar üzerinden (işlemiş faizde dikkate alınarak) davanın kabulüne karar verilmiştir. Asıl alacak belli ve likittir. Alacak belli ve likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.