Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/23
Karar No: 2021/1546
Karar Tarihi: 17.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/23 Esas 2021/1546 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/23 E.  ,  2021/1546 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, kadastro çalışmaları neticesinde 186 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kendi adına, 186 ada 7 parsel sayılı taşınmazın ise kardeşleri olan davalılardan ... adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazlardan tam olarak hangisinin içinde kaldığını bilmediği duvarla çevrili kısmını 3. kişilerden haricen satın aldığını, duvarla çevrili kısım dışındaki yerlerin babaları ...’a ait olduğunu, 7 parsel sayılı taşınmazdaki payının adına tescil edilmesi için dava dışı kardeşi ...’a genel vekaletname verdiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak tamamı adına kayıtlı 5 parsel sayılı taşınmazın 1/5’er payını davalılar ... ile ...’a; 2/5 payını da diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek taşınmazların diğer bölümlerine herhangi bir itirazı olmamakla birlikte haricen satın aldığı bölümünün tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı ..., taşınmazların babaları ... tarafından tüm kardeşlere verildiğini, davacı tarafından 3. kişiden haricen satın alınan yer olmadığını belirtip taşınmazların kardeşler adına tescilini istemiştir.
    Davalı ..., taşınmazların kardeşlerin hepsine ait olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., savunma getirmemiştir.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 86 ada 5 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerinin 14/06/2015 havale tarihli raporunda 5-A ile gösterilen 443,26 m2"lik kısmının hükmen ifrazı ile aynı ada son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının ... Noterliğinin 24.08.2011 tarihli 2171 yevmiye numaralı vekaletnamesi dava dışı kardeşi ... ..."ı vekil tayin ettiği, 186 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (7887,46 m2 – kargir birer katlı iki adet ev ve fındık bahçesi) tamamı kadastro tespiti ile davacı adına kayıtlı iken 07.08.2012 tarihinde 869
    yevmiye no ile vekil olan ... tarafından 1/5 payının davacının üzerinde bırakılarak geriye kalan 2/5 payının davalı ..."e 32.000,00 TL bedelle, 1/5"er payının davalı ... ve ..."e 16.000,00"er TL bedelle satış suretiyle temlik edildiği, ayrıca 186 ada 7 parsel sayılı taşınmazın (7540,22 m2 – fındık bahçesi) tamamı kadastro tespiti ile davalı ... adına kayıtlı iken 1/2 payının davalı ..."in üzerinde bırakılıp geriye kalan 1/5"er payların davacı ile davalılar ..., ... ve dava dışı ..."a 07.08.2012 tarihinde 867 yevmiye no ile satış suretiyle temlik edildiği, akitte alıcı olan davacıyı dava dışı vekil ..."ın temsil ettiği, kadastro tutanaklarının edinme sebeplerinde senetsizden zilyetliğe dayalı olarak tespiti yapılan taşınmazların tarafların babaları dava dışı ... tarafından hibe edildiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, davada, dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karış en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekalet borcunun bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hallerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
    Vekaletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumlulu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilimiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olayda, mahkemece yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca yeniden araştırma ve inceleme yapılması, bildirilen tanıkların yeniden bu kapsamda dinlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın hukuki niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Öte yandan, kamu düzenini ilgilendirmeyen ve taraflarca yerine getirilmesi ilkesine tabi olan bir hususun mahalli bilirkişi beyanı ile kanıtlanması mümkün olmadığından, tarafların tanık listelerinde yer almayan kişilerin HMK."nın 25. maddesine aykırı şekilde mahalli bilirkişi olarak alınan beyanlarının hükme esas alınması da doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de, iptal tesciline karar verilen alanın dava tarihindeki keşfen saptanan değeri üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde fazla harca hükmedilmesi de isabetsizdir.
    Davalı ... vekilinin yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi