3. Hukuk Dairesi 2014/3155 E. , 2014/6984 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2012
NUMARASI : 2011/411-2012/139
Taraflar arasında görülen adi ortaklık davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından duruşma talepli temyiz edilmiş olup, koşullar oluşmadığından (pul olmadığından) duruşma talebi reddedilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; taraflar arasında 01.06.1998 tarihinde hayvancılık süt ve besi işletmeciliği gayesi ile bir adi ortaklık kurulduğunu müvekkilinin bu işletmenin kuruluşu esnasında adi ortaklık sermayesi olarak davalıya 75.000 DM verdiğini, taraflar arasında adi ortaklık ile ilgili olarak Çaycuma 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/161 Esas 2010/632 Karar sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, yargılamada taraflar arasında adi ortaklığın varlığı mahkemece tespit ve kabul edilerek, adi ortalığın faaliyet geliri ve tasfiye artığı olarak toplam rakam tespit edilerek müvekillerinin alacağı 114.432,06 TL olarak tespit edildiğini iddia ederek, davalının elde edilen kardan müvekkillerine hiçbir ödeme yapılmaması, adi ortaklığa ait hayvanları piyasaya satarak bedelini zimmetine geçirmiş olması ve adi ortaklığı sona erdirmiş olması nedenleri ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 107.432,00 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; daha evvel açılan davanın zaten sonuçlanmış olduğu ve bu şekilde başka bir dosya numarası ile ek dava açılamayacağını, davacılardan E.. Ç.. ile aralarında bir ortaklık olmadığından taraf sıfatı olamayacağını, davacı A."ın ise ortaklığın başında ve peyderpey yalnızca 64.565 DM ödemede bulunduğunu, ortaklık için pek çok masraf yaptığını, davacı E. tarafından davalıdan habersiz ortaklığa ait hayvan satışı yapıldığını, davacı A."a gelir gider konusunda bilgi verdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 2007/161 Esas 2010/632 Karar sayılı dava dosyası güçlü delil niteliğinde olup davalı tarafından bu delillin aksine başkaca delil gösterilmediğinden davanın kabulüne, 107.432,00 TL alacağın 01/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükümde bahsi geçen Çaycuma 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/161 Esas 2010/632 Karar sayılı dava dosyasına bakıldığında; E.. Ç.. ve A.. Ç.. tarafından H.. Ç.. aleyhine, taraflar arasında adi ortaklık olduğu, davalının elde edilen kardan davacılara hiçbir ödeme yapmadığı, adi ortaklığa ait hayvanları piyasaya satarak bedelini zimmetine geçirdiği ve adi ortaklığı sona erdirdiği iddia edilerek alacak davası açılmış olduğu, mahkemece davanın adi ortaklığın feshi nedeniyle oluşan alacak davası olarak nitelendirildiği ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda taleple bağlı kalınarak davanın 7.000,00 TL yönünden kabul edildiği Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Başkanlığının 09/05/2011 tarih 2010/19002 Esas 2011/7329 Karar sayılı ilamı onandığı, 01/11/2011 tarih 2011/16037 Esas 2011/15836 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği ve kararın 01/11/2011 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmektedir.
Daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporu daha sonra açılan ikinci davada hakimi bağlamaz. Zira bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesi verildiği ilk dava içindir. Bilirkişi raporu takdiri delillerden olup, kısmi davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunun ispat edilmesi yeterlidir. Açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu nedenle ilk davada alınan bilirkişi raporu bu davadaki alacak miktarının da ispatı için yeterli sayılamaz. (HGK 03.10.2007 tarih, 2007/15-614E-696K)
0 halde mahkemece şimdiki davaya konu edilen alacak miktarı yönünden, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümleri de dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.