3. Hukuk Dairesi 2014/6939 E. , 2014/7018 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK(TİCARET) MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2013/27-2013/234
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında 17 Eylül Mah. Harmanlar mevkii 702 ada 175 parseldeki taşınmaz üzerine yapılan inşaatta yer alacak bir dairenin satışı konusunda Mart 2012 tarihinde daire satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalıya toplam 49.000 TL ödeme yapıldığını, dairenin 01.11.2012 tarihinde teslim edilmesi gerekirken teslim edilmediği gibi ödenen bedelin de iade edilmediğini, sözleşmenin feshi ve ödenen peşinatın iadesi için davalıya noter kanalı ile ihtar çekildiğini, davalının ihtara cevabında sözleşmede taraf olmayan davacının eşinin müşterek alıcı sıfatı ile gösterildiği ve üste 80.000 TL daha ödenerek dairenin diğer alıcı ile birlikte gelindiğinde teslime hazır olduğunun bildirildiğini, davalının sözleşmede taraf ve alıcı olarak belirtilmeyen bir kişiyi sözleşmede söz sahibi gibi göstermesi ve sözleşmeye uymaması nedeni ile alıcının seçimlik haklarından sözleşmeden dönme ve peşinatı geri isteme tercihine yönelik bir cevap vermemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, daire satış sözleşmesinin feshine, ödenen 49.000 TL"nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; dava konusu işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığından yargılamanın tüketici mahkemesi sıfatıyla devamına karar verilmesini, dava konusu sözleşmenin fesih talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin haricen davacı ve eşi ile arasında boşanma davası açıldığını ve dava konusu bedelin taraflar arasında çekişme konusu olduğunu öğrendiğini, davacı ve eşinin bakiye bedeli ödeyip daireyi teslim almayacaklarını beyan etmeleri nedeniyle dairenin üçüncü bir kişiye satıldığını, Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat ile kendisine dava konusu bedeli ödeyen davacı ve eşine yönelik ödeme yeri belirlenmesi talebinde bulunduğunu, talebin kabul edildiğini ve dava konusu bedelin belirlenen ödeme yerine yatırıldığını, bu nedenle davanın konusunun kalmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalı tarafın eldeki dava açıldıktan sonra fakat henüz dava dilekçesi eline ulaşmadan önce tevdi mahalli tayin ettirerek geçersiz sözleşme ile aldığı 49.000 TL"yi bloke ettiği gerekçesiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde, yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde; “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olayda; dava konusu harici satım sözleşmesine konu taşınmazın mesken niteliğinde olduğu, 4077 sayılı Yasada tanımlandığı şekilde, davalı yüklenicinin satıcı, davacı alıcının tüketici olduğu anlaşılmakla; aynı yasanın 23. maddesi gereğince davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Hal böyle olunca; 4077 sayılı Kanunun 2. ve 3.maddeleri gereği somut olaya 4077 sayılı Kanunun uygulanması gerekmektedir. Aynı yasanın 23.maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, ayrı bir Tüketici Mahkemesinin bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılarak, hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir.
Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.