Esas No: 2014/3129
Karar No: 2014/7036
Karar Tarihi: 07.05.2014
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/3129 Esas 2014/7036 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BOYABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2012
NUMARASI : 2000/187-2012/218
Taraflar arasında görülen adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların murisi O.. U.. ile davalıların murisi S..U..r"un kardeş olduklarını, O. ve S.ın sağlıklarında O. ait Boyabat SS. Küçük Sanayi Sitesinde, . Blok . nolu dükkanda ortak olarak demircilik işi yaptıklarını, O..ve S.."ın babaları S..U..."un 23.11.1990 tarihinde öldüğünü, babalarının ölümünden sonra O.. ve S.."ın kendilerine miras yolu ile intikal eden Koçak Köyündeki taşınmazları birlikte kullandıklarını ve gelirini de bir arada bulundurduklarını, O.U..r"un 06.12.1992 tarihinde öldüğünü, davalıların murisi S.."ın O..ın ölümünden sonra da O..a ait olan dükkanda çalışmaya devam ettiğini, O..."ın ölümünden sonra O..ın oğlu H.in S. ile birlikte çalışmaya başladığını ve ortaklık ilişkisinin devam ettiğini, dükkandan ve arazilerden elde edilen gelirlerin tamamının S..ta toplandığını, S.."ın bu gelirlerden başka geliri olmadığını, ortak gelirlerle S.."ın kendi adına dükkan, arsa ve araç satın aldığını, ortaklık gelirinin 1/2"sinin davacılara ait olduğunu, S.. U..."un 20.01.2000 tarihinde öldüğünü ileri sürerek, davacıların murisi ile davalıların murisi arasındaki ortaklığın tespiti ile bu ortaklığın geliri ile satın alınan dükkan, arsa ve aracın 1/2 hisse oranında davacılara ait olduğunun tespiti ile davacılar adına tescilini, aksi halde değerlerinin tespiti ile bu değerlerin 1/2"sinin davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, K.. Köyünde bulunan arazilerde her iki tarafın da iştirak halinde malik olduğunu, arazilerin sadece davalıların murisi S.. tarafından kullanılmadığını, davacıların murisi O.. U."un 1992 yılında ölümü ile birlikte, davacıların bakım ve gözetiminin davalıların murisi S... U..r tarafından üstlenildiğini, davacı ile üç çocuğunun tüm giderlerinin S..afından karşılandığını, davacılardan O.."ın oğlu H..s"in iş öğrenmek için Sadık"ın yanında yaklaşık 2 yıl kadar çalıştığını, davacıların dükkan gelirinde hak sahibi olmadıklarını, O."ın ölümüne kadar S... ile O.ın birlikte demircilik yaptıklarını, O.."ın ölümünden sonra S.."ın dükkanda tek başına çalıştığını, davacılar tarafından talep edilen ve davalıların murisi S.. tarafından alınan dükkan, arsa ve araç üzerinde davacıların hakkı olmadığını, ortaklığın tespiti talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu Sinop İli Boyabat İlçesi A..i Köyünde bulunan 110 ada, .parsel sayılı taşınmazdaki SS.Boyabat Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifine kayıtlı.Blok .nolu işyeri üzerinde mahkemece icra edilen keşif sonrasi tanzim edilen 23.02.2010 tarihli inşaat mühendisi bilirkişisi raporu dikkate alınmak suretiyle yapının 14.136,37 TL olan dava tarihi itibariyle değerinin 1/2"ne tekabül eden 7.068,00 TL üzerinde davacıların adi ortaklık munasebetiyle alacak hakkı olduğu anlaşılmış olmakla, 7.068,00 TL"nin taşınmazın tapu kaydında hissedar malik olan ve 1/4 hissesine sahip olan davalı M.. U.."dan 1.767,00 TL"nin, söz konusu taşınmazın tapu kaydında hissedar malik ve 3/4 hissesine sahip olan davalı K.. U.."dan 5.301,00 TL"nin tahsili ile davacılara O.. U.."un veraset ilamındaki hisseleri oranında verilmesine, dava konusu İstanbul İli Sultanbeyli İlçesi Adil Mahallesi Killik Mevkiinde bulunan 6537 ada, 15 parsel sırasında Sultanbeyli tapu sicil müdürlüğünde kayıtlı olan taşınmazın üzerinde adi ortaklık nedeniyle davacıların 1/2 oranında mülkiyet haklarının olduğu anlaşılmış olmakla, davalıların murisi olan S.. U.."un 1/2 oranında malik olması karşısında söz konusu hissenin 1/2 sinin tapu kaydının iptali ile davacıların veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya tesciline, davaya konu .. EF .. plaka sayılı aracın mahkememizce tespit edilen değeri olan 3.000,00 TL"nin 1/2 si üzerinde davacıların adi ortaklık nedeniyle alacak hakkı olduğu anlaşılmış olmakla, davalılardan M.. U.."dan veraset ilamındaki payı dikkate alınarak 375,00 TL, diğer davalı K.. U.."dan 1.125,00 TL alınarak davacılara O. U."un veraset ilamındaki hisseleri oranında verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.)
Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar.Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır.
Somut olayda; davacıların murisi O..U.. ile davalıların murisi S.. U.."un kardeş oldukları, O.. ve S.."ın sağlıklarında O..a ait Boyabat SS. Küçük Sanayi Sitesinde, . Blok.nolu dükkanda ortak olarak demircilik işi yaptıkları, O. ve S..ın babaları S.. U.r"un 23.11.1990 tarihinde öldüğü, babalarının ölümünden sonra O. ve S.ın kendilerine miras yolu ile intikal eden Koçak Köyündeki taşınmazları birlikte kullandıklarını ve gelirini de bir arada bulundurdukları, tarafların ve tanıkların O.n ölümüne kadar O. ve S.. arasındaki ortaklık ilişkisini doğruladıkları, O. ve S..arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulmuş olduğu, O. U."un 06.12.1992 tarihinde öldüğü, davalıların murisi S.. O.."ın ölümünden sonra da O."a ait olan dükkanda çalışmaya devam ettiği, davacıların murisi O.n 06.12.1992 tarihinde ölümü ile, BK"nun 639/2. maddesi gereğince, taraflar arasındaki sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm olmadığından, ortaklığın sona erdiği, gerek murisin ölümünden önce, gerekse ölümünden sonra ortaklığın taraflar arasında tasfiye edilmediği anlaşıldığından, mahkemece adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesine karar verilmelidir.
Dava konusu yapılan ve ortaklık geliri ile davalıların murisi Sadık Uğur tarafından alındığı iddia edilen, SS. Boyabat Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi ..Blok .olu işyerinin 18.01.2000 tarihinde, Sultanbeyli Adil Mahallesi Killik Mevkiinde bulunan . ada, . parsel numaralı 584,10 m2 arsanın 1/2"sinin 15.03.1999 tarihinde satın alındığı anlaşılmaktadır.
Adi ortaklık ilişkisinde, ortaklar arasında sıkı ve güvene dayanan bir ilişki vardır. Adi ortaklığın kendisine özgü bu durumu nedeniyle ortaklar birbirlerinin vekili gibi, ortaklık işlerinden dolayı özenle hareket etmek, ortaklığı zarara uğratmamak yükümü altındadırlar. Ortaklardan hiçbirisi, kendi hesabına ortaklığın amacına aykırı ve zararlı işler yapamaz.
Ortaklığı idare eden ortak ile diğer ortak arasındaki ilişki vekalet hükümlerine tabidir. Ortaklık geliri henüz taksim edilmeden onun üzerinde bütün ortakların iştirak halinde mülkiyet hakları vardır. Bir ortak ortaklık gelirini paylaştırmadan kendi namına ve hesabına gayrimenkul veya menkul bir mal satın almış olsa bile (işbu davada iddia olunduğu şekilde), BK"nun 530. maddesi gereğince vekaleti olmadan diğer ortaklar namına tasarrufta bulunmuş sayılır ve BK"nun 414. maddesince diğer ortaklar yapılan işten hasıl olan yararları temellük hakkına sahiptir.(Yargıtay HGK"nun 1991/13-76 E-1991/199 K. sayılı ilamı)
Dosya kapsamına göre, taraf ve tanık beyanları dikkate alındığında, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu ve yukarıda sözü edilen işyeri ve arsanın ortaklık geliri ile alındığının kabulü gerekir.
Öte yandan mahkemece, dava konusu 37 EF 532 plaka sayılı 1994 model Renault marka aracın davalıların murisi Sadık Uğur"a ait olup olmadığı, ait ise hangi tarihte satın alındığı araştırılmamıştır. Mahkemece aracın ortaklık geliri ile alınıp alınmadığı konusunda tarafların delilleri toplanmalı, ortaklık geliri ile alındığı anlaşıldığı takdirde aracında tasfiye hesabında değerlendirilmesi gerekir.
Her ne kadar, mahkemece adi ortaklık ilişkisi kabul edilmiş isede tasfiyenin, BK"nun 642 ve devamı maddeleri gereğince usul ve yasaya uygun şekilde yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda az yukarıda açıklanan esas ve ilkeler dikkate alınarak, Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.".
Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise " Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmü yer almaktadır.Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
Keza, aynı yasanın kazanç ve zarara katılma başlıklı 623. maddesine göre de; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir." hükmünü ihtiva etmektedir.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle, ortaklık sözleşmesinde bu hususta hüküm bulunup bulunmadığına bakmak, hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılmasını sağlamak; böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK"nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse,değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Bütün bu açıklamalar ışığında, tarafların murisleri arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü zorunlu olup, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlarda eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.