8. Hukuk Dairesi 2016/15691 E. , 2019/1632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.02.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, davacının ev hanımı olduğunu, davalı eski eş Kazım adına evlilik birliği içinde 196 parselde kayıtlı taşınmazın edinildiğini, 196 parsel sayılı taşınmaz ile bu taşınmazdan ve davalının evlenmeden önce sahip olduğu 195 parselde kayıtlı taşınmazından elde edilen kira gelirlerinin yasa gereği edinilmiş mal olduğunun ve davacının bu değerler üzerinde katılma alacağı hakkı bulunduğunun kabulü gerektiğini, 196 parselde kayıtlı taşınmazın davacının katılma alacağının karşılıksız kalması amacıyla diğer davalı ..."a devredildiğini açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 196 parsel sayılı taşınmazın ve bu taşınmaz ile 195 parsel sayılı taşınmazdan elde edilen kira gelirlerinden doğan 10.000,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, 196 parseli karşılıksız olarak boşanma davası açılmazdan 1 ay evvel kötüniyetle elinden çıkarıp diğer davalıya temlik ettiğinden, davacının katılma alacağının davalının mal varlığından karşılanmaması halinde alacağın tamamının veya eksik kalan kısmının diğer davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiş, 11.08.2015 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu doğrultusunda 33.580,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte davalılardan tahsili olarak talep arttırılmıştır.
Davalı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen 196 parsel sayılı taşınmazın, davalının evlenmeden önce edindiği başkaca bir taşınmazın satımından gelen para da kullanılarak satın alındığını, elde edilen bir kira geliri olmadığını, davacının hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, 33.580,00 TL"nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı ... yönünden temyiz itirazları incelendiğinde;
a) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece; 196 parselin alımında davalının kişisel malının kullanıldığı ispatlanamadığından tamamı edinilmiş mallardan karşılanarak satın alındığının kabulüyle bu taşınmazın tamamı ile 195 ve 196 parsellerin kira gelirleri üzerinden yazılı şekilde katılma alacağına karar verilmiş ise de gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Tasfiyeye konu edilen 196 parselde kayıtlı taşınmaz eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 04.03.2002 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tapuda tescil edilmiş olup, boşanma davası açılmadan bir ay evvel tapuda bağış gösterilerek diğer davalı ..."a devredilmiştir. Dava dışı 118 parsel sayılı taşınmaz ise davalı eski eş adına taraflar evlenmeden evvel 1987 yılında satın alınmış olup, 2000 yılında üçüncü kişiye devredilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi, belge, iddia, savunma, tapu kayıtları, savunmayı doğrular davacı tanığı Fatma ve davalı tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu 196 parsel sayılı taşınmaz alımında ödemenin bir kısmının davalının kişisel malı olan dava dışı 118 parselin satımından gelen paradan karşılandığının kabulü gerekir. Mahkemece delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş, dava dışı 118 parselin satım tarihindeki değerinin belirlenmesi, bu miktar davalının kişisel malı kabul edilerek dava konusu 196 parselin edinme tarihindeki değerle oranlamak suretiyle davalının kişisel mal oranının tespit edilmesi, bu oran ile 196 parselin tasfiye tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değeri çarpılmak suretiyle TMK"nin 230. maddesi hükmü gereği davalı lehine denkleştirilecek kısımın bulunması, davalı lehine denkleştirilecek miktarın taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerinden düşümünden sonra kalan artık değerin yarısı üzerinden davacının katılma alacağının hesaplanması olmalıdır.
Bundan ayrı; 4721 sayılı TMK’nin 235/1 maddesinde mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece, 196 parsel ve 195 parsel sayılı taşınmazların kira gelirleri üzerinden de yazılı şekilde katılma alacağına hükmedilmiş ise de; taşınmazlardan elde edilen kira gelirinin mal rejimi sona erdiğinde mevcut olduğunun dosya kapsamından ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Davacı kadının, kira gelirinden kaynaklı katılma alacağı talebinin tümden reddi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabule karar verilmesi hatalıdır.
Bu nedenlerle, temyiz edilen hükmün kira gelirlerine ilişkin katılma alacağı isteği yönünden reddine, 196 parsel yönünden katılma alacağı isteğine ilişkin olarak açıklanan yönde inceleme yapılması ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
2-Davalı ... yönünden temyiz itirazları incelendiğinde;
Dosya kapsamından davalı eski eş Kazım"ın, diğer davalı ..."a edinilmiş mal niteliğinde olan 196 parselde kayıtlı taşınmazı devretmesi, TMK"nin 229/2 maddesi uyarınca artık değere katılma alacağı hesabında eklenecek değer niteliğindedir. Aynı maddenin son fıkrasında (TMK mad. 229/2-son) ise; bu gibi kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararının, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebileceği öngörülmüştür. Bu tasarruflardan kaynaklanan katılma alacağından öncelikle, davalı eski eş Kazım sorumludur. Bu aşamada diğer davalı ile birlikte müteselsil sorumluluğu oluşmamıştır. Diğer yandan, bu gibi kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı dava açılabilmesinin koşulları da, TMK"nin 241. maddesinde düzenlenmiştir. İşte, belirtilen bu ihbarın yapılmış olmasının yaratacağı hukuki sonuç; üçüncü kişi aleyhine sonradan aynı Kanun"un 241. maddesine dayanılarak alacak davası açıldığında, 229. maddedeki kazandırma veya devir koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin yeniden araştırma konusu yapılmamasıdır.
Eşin talep hakkı, edinilmiş malın mülkiyetine yönelik bir ayni hak olmayıp, malın değeri üzerinden hesaplanan bir alacak hakkı niteliğinde olduğundan; karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve eşle birlikte üçüncü kişi davalı olarak gösterilse bile, bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından üçüncü kişi sorumlu tutulmaz. Üçüncü kişi hakkında eşle birlikte dava açılması halinde; kararda TMK"nin 229. maddesindeki amaç ve doğrultuda üçüncü kişi lehine kazandırma veya devir yapıldığının tespit edilmiş olması yeterlidir. İlk aşamada hüküm davalı eski eş yönünden karara bağlanacak ve davalı eski eş yanında davalı gösterilen üçüncü kişi yönünden bu dava aynı zamanda TMK"nin 229/2-son maddesindeki ihbar işlevini de yerine getirmiş olacaktır. Bu sonuç, ancak hüküm altına alınan katılma alacağının tahsili aşamasında borçlu eşin malvarlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine eksik kalan ve kazanılan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabileceği; bir başka anlatımla, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacağına ilişkin TMK"nin 241. maddesi hükmüyle de uyumlu olacaktır.
Borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ise; ancak alacağın tahsili sürecinin sonunda belli olacağından; üçüncü kişinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kararın verildiği aşamada borçtan sorumlu tutulması doğru olmayacaktır. O halde, mahkemece, eşden kazandırma veya devralan üçüncü kişi konumundaki diğer davalı hakkındaki alacak talebi hakkında HMK"nin 167. maddesi uyarınca üçüncü kişiye (davalı ..."a) karşı açılan dava hakkında ayırma kararı verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eş Kazım"dan katılma alacağının tahsil edilebilme durumunun HMK"nin 165/1. maddesi gereğince “bekletici sorun” yapılması, eş hakkındaki alacak davasının kesinleşmesi ve davalı eşten alacağın tahsil edilememesi halinde üçüncü kişi diğer davalının sorumluluğunun doğacağı düşünülmeden, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı ... lehine, (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı ... lehine vekillerinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1-a). nolu bentte gösterilen nedenle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.