Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/15499
Karar No: 2018/22788
Karar Tarihi: 22.10.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/15499 Esas 2018/22788 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/15499 E.  ,  2018/22788 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili , müvekkilinin 29.11.2011 tarihinden 07.04.2014 tarihine kadar davalı yanında işçi olarak çalıştığını, ... akdinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, yıllık izin ve ödenmeyen ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davacının ... akdinin ... Kanunu 18. Maddesince geçerli nedenle feshedildiğini, aylık ücretlerinin ödendiğini, yıllık izinlerinin kullandırıldığını, fazla çalışma iddialarının yersiz olduğunu ve hafta tatilini kullandığını belirterek davanın haksız açıldığından reddini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Taraflar arasında, davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda ... yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, ... yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı ... Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
    Aynı ilkeler hafta tatili çalışmaları için de geçerlidir
    Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanığı husumetli olduğundan davalı tanık beyanına göre fazla mesainin hesaplanıp hüküm altına alınması isabetli olmuştur ancak davalı tanığı beyanında açıkça davacının Pazar günleri çalışmadığını beyan etmiş olup bu beyana göre davacının hafta tatili ücretine hak kazanmadığı görüldüğünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken ayda 2 hafta tatilinde çalıştığının kabulü ile hafta tatili ücretinin hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3- 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
    Somut olayda davacının dava dilekçesinde açıkça 14 gün yıllık izin ücretinin ödenmediğini iddia etmesi karşısında ve dosya içerisinde de 14 günlük yıllık izin kullanma belgesi bulunduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda HMK’nun 26.maddesine aykırı bir biçimde hem talep aşılmak sureti ile hem de dosya içerisinde yer alan 14 günlük izin belgesi dikkate alınmayarak davacının 2 yıl kıdemine karşılık 28 günlük izin ücretinin hesaplanması ve mahkemece bu miktarın hüküm altına alınması hatalı olup bozma sebebidir.
    4- Kıdem tazminatı dışında hüküm altına alınan alacaklar bakımından uygulanması gereken faiz başlangıcı ve bir kısım alacaklara uygulanan faiz türü konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı ... Kanununun 59. maddesinde, ... sözleşmesinin feshi halinde kullanılmayan izin sürelerine ait ücretlerin, son ücret üzerinden ödenmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Ancak, kanunda izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. ... sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur. Bununla birlikte, faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
    Dairemizce, ... sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı Kanunun 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir. O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz yasal faiz olmalıdır.
    4857 sayılı ... Kanununun 17. maddesine göre ödenmesi gereken ihbar tazminatında faize hak kazanabilmek için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. İhbar tazminatı bakımından uygulanması gereken faiz oranı değişen oranlara göre yasal faiz olmalıdır.
    Dosya içeriğine göre, davacının kısmi dava açtığı ve dava konusu alacaklarının artırılmasına yönelik olarak ıslah dilekçesi verdiği görülmüş ve mahkeme bu ıslaha göre talepler hakkında hüküm kurmuştur. Kıdem tazminatı dışında ıslah ile arttırılan miktarlara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, alacakların tümü için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve ek olarak mahkemece, ihbar tazminatına yasal faize hükmedilmesi gerekirken “en yüksek banka mevduat faizi” işletilmesine karar verilmesi ile yıllık izin ücretine en yüksek banka mevduat faizi talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi gerekirken “en yüksek banka mevduat faizi” işletilmesine karar verilmesi de isabetsizdir.
    5-Dava dilekçesinde, dava konusu alacakların net olarak tespit ve hükmedilmesine dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. Gerek Dairemizin ve gerekse Yargıtayın yerleşik uygulaması, açıkça net miktarların talep edilmediği durumda, sabit olan alacaklarda brüt miktarlara hükmedilip kanuni kesintilerin infaz aşamasına bırakılması yolundadır.
    Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının alacakları brüt miktar üzerinden hesaplanmış olup, mahkemece bu doğrultuda hüküm kurulmuş ise de hüküm yerinde brüt olduğunun belirtilmemesi hatalıdır. Ayrıca kesintilerin infaz aşamasına bırakılması en doğru yöntem olduğundan ve yerleşik içtihatlar da bu doğrultuda bulunduğundan, davacının alacaklarının brüt olarak hesaplanması yerinde ise de, “yasal kesintiler infaz sırasında nazara alınmak kaydıyla” alacaklara hükmolunmalıdır. Bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi