14. Hukuk Dairesi 2014/8991 E. , 2015/827 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.09.2010 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırılığın elatmanın önlenmesi ve kal suretiyle giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, davalının taşınmazında sınıra yakın şekilde dikmiş olan ağaçların evinin üzerine yıkılma tehlikesi olduğunu, yaprak ve dallarının da taşınmazına tecavüzü bulunduğunu, evinin yağmur oluklarını tıkadığını, gölge yapmak suretiyle tarımsal faaliyet yapmasına da engel olduğunu belirterek davalının müdahalesinin men"ini, ağaçların kal"ini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunun eki krokisinde gösterilen davalı taşınmazında kalan 1 ila 14 numaralı ağaçların yan dallarının budanması suretiyle kal"ine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Davaya konu olayda uygulama imkanı bulunan TMK’nın 740. maddesi, başkasının mülküne geçip zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği hükmünü içermektedir. Malikin kendi taşınmazı üzerine diktiği ağaçların dalları ve kökleri komşunun taşınmazına geçip zarar verdiği takdirde, ikaz üzerine münasip bir müddet içerisinde bu dal ve köklerin kesilmesi gerekir. Malik tarafından kesilmediği takdirde, komşunun bu dal ve kökleri kesip zaptetmek hakkı doğar. Ancak tüm ağaçların kesilmesine ilişkin hüküm kurulmamalıdır.
Taşkınlığın belirlenebilmesi için mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında ziraatçi bir bilirkişi de hazır bulundurulmalıdır. Davalının kendi taşınmazı içerisine diktiği ağaçların gölge yapmak suretiyle davacının taşınmazı üzerindeki bitkilere, katlanma sınırını aşacak şekilde zarar verdiği yapılan keşif ve uzman bilirkişi raporu ile belirlendiği takdirde, bu zarar ağaç dallarının budanması veya seyreltilmesi ile giderilebiliyorsa bu önlemlere, buna rağmen davacının zararı önlenemiyorsa ağaçların kökten kesilmesine veya sökülmesine karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece mahallinde yapılan keşif soncu alınan fen bilirkişi raporunda davalıya ait taşınmaz içerisinde krokide gösterildiği şekilde 37 adet ağacın bulunduğu belirtilmiş, bu ağaçlardan 1 ila 14 numara ile gösterilen ağaçların davacı tarafından bahçe yapmak suretiyle kullanılan kısım tarafında olduğu, diğer 14 ila 37 numaralı ağaçların ise davacı tarafından kendi taşınmazında yol olarak kullanılan kısma komşu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 1 ila 14 numara ile gösterilen ağaçlarla ilgili karar verildiği halde HMK"nın 297/2 maddesi hükmüne aykırı hareket edilerek diğer dava konusu 14 ila 37 numara ile gösterilen ağaçlarla ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeble bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 22.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.