8. Hukuk Dairesi 2017/10116 E. , 2019/1635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.02.2019 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü karaflardan gelen olmadığından incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği devam ederken düğünde takılan ziynet eşyalarının davacı tarafından davalıya ev yaparken verildiğini ve bir daha da geri alamadığını açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., ziynetlerin iddia edilen miktarda olmadığını, evliliğin ilk yılı içerisinde bu ziynetleri davacının kendi babasına verdiğini ve geri alınmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, dinlenen tanık anlatımları, bilirkişi raporları bir bütün olarak irdelendiğinde; taraf tanıklarının tarafların iddia ve savunmalarını doğrular beyanda bulundukları nazara alındığında, söz konusu ziynetlerin arsanın alımında ve sonradan yapılan evin yapımında kullanıldığı kesin olarak dosya kapsamına göre çözümlenemediğinden, davacı yana bu konuda davalıya yemin tevcih hakkı hatırlatıldığı, bu hak kullanılmadığı, bu doğrultuda mal rejimine dayalı davanın kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33 mad.). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 mad.). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 mad.)
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 mad.). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 mad.). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer malvarlığı(ziynet, miras, bağış vs gibi) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan malvarlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarı belirlenir. Bu açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, öncelikle katkıda kullanılan malvarlığının (ziynet, miras, bağış vs) katkı tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem satın alma bedeli hem de dava tarihindeki sürüm(rayiç)değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için, gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde; taraflar 07.09.1990 tarihinde evlenmiş olup, 31.05.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 18.10.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmıştır. Tasfiyeye konu edilen 1 parsel üzerindeki bina eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılmış olup, davacı taraf kişisel malı olan altınları bozdurularak inşaatında katkıda bulunduğunu iddia etmiştir. Dosya kapsamındaki bilgi, belge, ziynetleri gösterir fotoğraflar, tanık beyanları ve davalı ..."ın 08.04.2014 tarihi celsedeki "aleyhte beyanları kabul etmiyorum, ben evlenmeden önce ..."da çalışıyordum. düğünde takılmak üzere üç tane yarım altın almıştım. Babam da tam altın takmıştı, eşime benden başka kim takacak, ziynetleri ben taktım bizde altın erkeğe takılır, 3-4 tane çeyrek altındı, onları gidip bozdurup borçlarımı ödedim, arsayı ben evlenmeden önce almıştım, iki katlı bir binadır, bina evliliğimiz süreci içerisinde 1997 yılında yapıldı" beyanı birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadının bir kısım altınları ile dava konusu binanın yapımına katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, yazılı şekilde dosya kapsamı ile örtüşmeyen gerekçe ile davanın reddi hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, yukarıda izah edilen Daire"nin yerleşmiş ilke ve esasları doğrultusunda davacının bir kısım altınları ve binanın (arsa hariç) katkı tarihindeki değerlerini tespit ederek, davacının katkı oranını belirlemek, bu oran ile binanın (arsa hariç) dava tarihi itibariyle değeri çarpılmak suretiyle davacının katkı payı alacağı isteği yönünden talepte gözetilerek karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.