3. Hukuk Dairesi 2014/1088 E. , 2014/7212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SİLİFKE 2. ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2012 (EK KARAR: 27.11.2013)
NUMARASI : 2012/604-2012/622
Taraflar arasında görülen Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptali davasının yapılan muhakemesi sonucunda verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece verilen ek karar ile esas kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiş, davacı vekili bu defa asıl hükümle birlikte red kararını temyiz etmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli hakkında verilen Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının itiraz yolu ile iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu kayıp/kaçak bedeli, miktar itibariyle karar tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. maddesinde ve HUMK. nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; kayıp/kaçak bedelinin alınıp alınmaması hususunda verilen hükmün salt alınan bu bedele münhasır olmayıp, sonraki faturaların düzenleme biçimine de etkisi olacağı, bir başka deyişle kararın ard etkisinin bulunduğu ve bu yöndeki talebinde devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olduğu kuşkusuzdur.
Yine, kayıp/kaçak bedeli uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren, toplu bir hak uyuşmazlığının bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda, kayıp/kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun olduğu yönünde tespit istemini de içeren böyle bir davada verilen karar, konu ile ilgili mevzuat hükümlerinin ileriye dönük uygulanıp uygulanmaması yönünde de sonuç doğuracağından, temyiz incelemesinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. maddesi ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesinde belirtilen kesinlik sınırının gözetilmemesi gerektiğine; dolayısıyla bu davanın miktar ve değerine bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğuna oybirliğiyle karar verilmiştir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 günlü ve 2009/13-122 E. 2009/189 K., 13/10/2010 günlü 2010/13-406 E. 2010/503 K. sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir.
Bu nedenle kararın kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine dair mahkemece verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesinin incelemesine geçildi:
Davada, davacı elektrik dağıtım şirketinin abonelerinden almakta olduğu kayıp/kaçak bedelinin alınmaması gerektiğine dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali talep edilmiştir.
Mahkemece; faturada belirtilen kayıp/kaçak bedelinin, kaçak elektrik kullanmayan tüketiciye yansıtılmasının ve enerji nakil sırasında meydana gelen kaybın tüketiciden tahsil edilmesinin haksız şart sayılacağı, öte yandan tarife belirlenirken dikkate alınan bedelin ayrıca belirlenen tarife üzerinden alınmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan kurul kararına göre alınan kayıp/kaçak bedelinin, Tüketici Hakem Heyeti veya dava üzerine Tüketici Mahkemesince yasal olmadığı, hakkaniyete aykırı bulunduğu ve haksız şart teşkil ettiği değerlendirmesinin yerinde olup olmadığı, varılacak sonuca göre de kayıp/kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konunun aydınlatılması için, davacı tarafından elektrik abonelerinden alınmakta olan kayıp/kaçak bedeline ilişkin ücretin yasal dayanağının açıklanmasında ve incelenmesinde yarar vardır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1.maddesine göre; “Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır.”. Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre ; “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.”.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise; “... bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur(md. 4/2-son)”. Yine Kurumun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır(md.5/6-c).
Davaya konu olan kayıp/kaçak bedeli, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun geçici 9. maddesinde “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01.04.2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK’nun 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında davacının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır.
Diğer bir anlatımla, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp/kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp/kaçak bedeli, perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı, EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır.
Öte yandan, 6352 sayılı Kanunun 64. Maddesi ile değiştirilen 4628 sayılı Kanunun 12. Maddesinde; kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, kurul kararlarına karşı açılan her türlü davanın öncelikli işlerden sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu kayıp/kaçak bedeli; yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK tarafından yapılan tarife, kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır.
Bundan ayrı, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için, herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir. Oysa yukarıdaki açıklamalarda da izah edildiği üzere; kayıp/kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1, 4/1 ve aynı kanunun geçici 9. maddeleri ile EPDK"nun 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı kararına göre belirlenmekte ve alınmaktadır.
Hal böyle olunca; Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ve dolayısıyla da Tüketici Mahkemesinin kayıp/kaçak bedeli konusunda bir değerlendirme yapması açıklanan yasal düzenlemeler karşısında olanaklı olmadığı gibi, kayıp/kaçak bedeli alınması uygulaması haksız şart teşkil etmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.