3. Hukuk Dairesi 2014/3428 E. , 2014/7295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2012
NUMARASI : 2011/180-2012/659
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili hakkında kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesiyle 2007 ve 2010 yıllarında kaçak elektrik tutanakları tutulduğunu belirterek; müvekkilinin kaçak elektrik kullanmadığının ve 2 ayrı kaçak tahakkukundan dolayı davalıya toplam 12.373,31 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davacının fiili kullanıcı olduğu, hakkında kaçak faturası tahakkuk edildiği için aktif dava ehliyetinin ve dava açmada hukuki yararının bulunduğunu, 2007 yılında kaçak elektrik kullanımı dolayısıyla tahakkuk ettirilen toplam 1.847,61 TL bedelli borç nedeniyle yapılan itirazın dayanaksız olduğu, 04.05.2010 tarihli tutanağın öncesinde ve sonrasında yapılan elektrik tüketimleri dikkate alındığında, 04.05.2010 tarihli tutanak tarihinde kaçak elektrik tüketimi yapılmamış olduğunun anlaşıldığı, bu tutanak tarihi itibariyle davacının 64,13 TL normal elektrik tüketim borcu bulunduğu belirterek; davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş; davacının 1.847,61 TL ve 64,13 TL olmak üzere davalıya toplam 1.911,74 TL borçlu olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı tahakkuk ettirilen borç nedeniyle abone olmayan fiili kullanıcının açmış olduğu menfi tespit istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı hususunda toplanmaktadır.
Mahkemece, davacının 2007 yılında kaçak elektrik kullandığı bu nedenle 2007 tarihli tahakkuktan dolayı borçlu olduğu ancak 2010 yılında kaçak elektrik kullanmadığı bu nedenle bu tahakkuktan dolayı borçlu olmadığı tespit edilmiştir.
Dosya kapsamından; 04.03.2010 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağında; 30.06.2007 tarihli tutanak ve 02101 seri nolu mühürle mühürlenerek kesilen elektriğin açılarak elektrik kullanıldığı tespit edilmiştir.
Kaçak elektrik tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesinde, dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahele ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketimi olarak tanımlanmıştır.
Buna göre davacının 2010 tarihli tutanakta belirtilen eyleminin kaçak elektrik kullanımı kapsamında yer aldığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı elektrik idaresinin 06.03.2008 den 08.04.2010 tarihine kadar aboneliğe ait tüketimleri periyodik olarak kayıt altına aldığı, bir abonelikte kaçak elektrik kullanımı iddia ediliyorsa bu iddiayı o aboneliğin kaçak tespiti öncesi ve sonrası elektrik tüketimlerinin desteklemesi gerektiği, aksi halde düzenlenen tutanak ve yapılan işlemlerin geçersiz olacağı, 2010 tarihli tutanağın öncesinde ve sonrasında yapılan elektrik tüketimleri dikkate alındığında tutanak tarihinde kaçak elektrik tüketimi yapılmadığı, 2010 tarihli tutanak nedeniyle davacının 64,13 TL normal elektrik tüketim borcu bulunduğu rapor edilmiştir.
Görüldüğü üzere 04.03.2010 tarihli tutanakta; 30.06.2007 tarihli tutanakla mühürlenen elektriğin açılarak kullanıldığı belirtilmesine rağmen, bilirkişi raporunda 06.03.2008"den 08.04.2010 tarihine kadar aboneliğe ait tüketimleri periyodik olarak kayıt altına aldığı belirtilmiştir.
Mahkemece sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi için öncelikle bu çelişkinin açıklığa kavuşturulması gerekir.
Zira hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir, delil göstermelerini isteyebilir. (HUMK 27; HMK;31)
Hal böyle olunca mahkemece öncelikle; 30.06.2007 tarihli tutanak ve 02101 seri nolu mühürle mühürlenerek kesilen elektriğin davaya konu 2010 tarihli tutanağın tanziminden önce kullanıma açılıp açılmadığı, 06.03.2008 tarihinden 08.04.2010 tarihine kadar aboneliğe ait tüketimlerin periyodik olarak kayıt altına alınıp alınmadığı hususu davalı kuruma açıklatılarak ardından bu doğrultuda toplanacak delillere göre konusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınıp hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan bir hukuki ilişkinin mevcut olduğunun tespiti için açılan davaya, müspet (olumlu) tespit davası denir.
Bu dava, davacının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin, davalı tarafından inkar edilmesi halinde açılır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya ise, menfi (olumsuz) tespit davası denilir.
Somut olayda; davacı taraf davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Bu bağlamda açılan davanın; menfi tespit davası olduğu açık olmasına rağmen mahkemece; müspet tespit davası açılmış gibi hüküm kurularak davacının davalıya 1.911,74 TL borçlu olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin borcun olmadığının tespitine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.