Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16731
Karar No: 2016/1199
Karar Tarihi: 08.02.2016

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16731 Esas 2016/1199 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/16731 E.  ,  2016/1199 K.
"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, 05.10.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalıların malik olduğu ... ilçesi, ... mahallesi 79 ada 25 parsel sayılı 7661154,48 m2 taşınmazda 3116 sayılı Kanuna göre ilk orman tahdidinin 1944 yılında yapılarak kesinleştiğini, taşınmazın tahdit dışında bırakıldığını; daha sonra 180 numaralı Orman Kadastro Komisyonu Başkanlığınca yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulamasının 25.09.2009 tarihinde askıya çıkarıldığını, çalışma soncunda taşınmazın dava dilekçesine ekli bulunan krokide koordinat ve OS noktaları ile gösterilen kısımlarının, eski tarihli memleket haritasında yeşil renkli gösterilmesi ve fiili durumunun da orman olması nedeniyle ... ve ... Devlet Ormanı olarak belirlendiğini, bu çalışmaya karşı davalı ... Genel Müdürlüğü tarafından ... Kadastro Mahkemesine itiraz edildiğini, mahkemece .../... sayılı kararla davanın reddine karar verildiğini, bu nedenle, davalıların tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde olduğunu bildirerek, tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne; 79 ada 25 parsel sayılı taşınmazın 16.09.2013 havale tarihli raporda (B) (1.696.603,72 M2) ve (C) (149.170,78 M2) harfleri ile gösterilen toplam 1.845.774,50 M2 bölümünün tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 1940 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince yapılmıştır. Daha sonra 25.09.2009 tarihinde ilân edilen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 2/B uygulaması ile 1952 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) bölümünün ... Devlet Ormanı, (A) bölümünün ise ... Devlet Ormanı olarak sınırlandırıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince yapılan orman tahdidi sırasında taşınmaz tahdit dışında bırakılmıştır. Daha sonra 2006 yılında 180 nolu Orman Kadastro Komisyonu, 08.08.2006 tarihli işe başlama tutanağında, “... ili, ... ilçesi, ... sınırları içinde bulunan ormanlarda; 3116 sayılı Kanuna göre yapılan tahdidin aplikasyonu ile 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulama çalışmaları yapmak üzere komisyonumuz işe başlamıştır.” denilmek suretiyle yörede aplikasyon ve 2/B uygulaması yapmak üzere işe başlanmış, çalışma sırasında 4785 sayılı Kanun kapsamında kalan ormanlarla karşılaşılması üzerine bu ormanların da kadastrosu yapılmıştır.
Taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman tahdidi, 1944 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılmıştır. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunla iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir. Yörede, 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış bir orman kadastrosu bulunmadığından, bu Kanuna göre orman sayılan yerlerin kadastrosunun yapılması mümkündür. Nitekim 4999 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ile, evvelce sınırlandırması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunun yapılması kabul edilmiştir. Ancak, bunun için çalışmayı yapacak orman kadastro komisyonunun bu yetkisinin bulunması gerekir. Somut olayda olduğu gibi, aplikasyon ve 2/B uygulaması yapmak üzere yetkilendirilmiş komisyonun, bu yetkisinin dışına çıkarak orman kadastrosu da yapması hukuken bir sonuç doğurmaz. Komisyonun yetkisi dışında yapmış olduğu orman kadastrosu işlemi esasen yok hükmündedir. Nitekim, ... Devlet Ormanı olarak adlandırılan 149170 m2 taşınmazla ilgili olarak ... tarafından ... ... aleyhine açılan kadastro mahkemesinin 2009/2 sayılı dosyasında kayıtlı orman kadastrosuna itiraz davası önce reddedilmiş ise de; dairenin 2012/4093 sayılı kararında yukarıdaki gerekçe ile bozulduktan sonra, davanın kabulü yolunda verilen karar, dairece 2015/13305-12650 sayılı kararla onanarak kesinleşmiştir. Bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/02/2016 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacı yörede 2006 yılında 180 nolu orman kadastro komisyonu tarafından yapılıp 25/09/2009 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında ... mahallesi 79 ada 25 parsel sayılı taşınmazın orman sınırları içerisine alınmış olması işlemine dayanarak, davalılara ait tapu kaydının iptalini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidi ve 1952 yılında yapılan tapulama çalışması ile 2006 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması çalışmaları bulunmaktadır.
13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Bilindiği gibi, 3116 sayılı Orman Kanunu, sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. Bu nedenle; somut olayda çekişmeli taşınmaz, 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda Devlet ormanı niteliğinde bulunmadığı için tahdidin dışında bırakılmıştır. Daha doğru bir anlatımla, o tarihte sadece Devlet ormanlarının tahdidi yapıldığından, 3116 sayılı Kanuna göre Devlet ormanı sayılmayan çekişmeli taşınmaz yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Bu halde, 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış bir orman kadastrosu bulunmadığından, meselenin çözümü, Orman Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerde orman kadastro komisyonlarının çalışma şekli, görev ve yetkilerini düzenleyen hükümlerin değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır.
6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin birinci fıkrasında; “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamalar ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fenni hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır" denilmek suretiyle orman kadastro komisyonlarının yetkileri belirlenmiş, aynı maddenin son fıkrasında ise; "Komisyonların çalışma usûl ve esasları yönetmelikle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Çalışmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin, Orman Kadastro Komisyonunun Görevleri başlıklı 10. maddesinde, “Orman kadastro komisyonları;
a) Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarını tayin ve tespit etmek" şeklinde düzenlenmiş, aynı Yönetmeliğin, Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler başlıklı 26. maddesinin (c) bendi ile de; "4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş veya Devletleştirilmeye tâbi ormanların sınırlandırmasının yapılacağı" açıkça belirtilmiş olup, Sınırlama ve 2/B madde Uygulaması başlıklı 47. maddesinde de; “Orman kadastro komisyonları, ilk defa orman kadastrosu yapılacak yerlerde öncelikle orman kadastrosunu yapar, sonra 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi hükümlerini uygular.
Daha önce tahdidi veya orman kadastrosu yapılan yerlerde ise, önce orman tahdit ve kadastrosunun kısmen veya tamamen aplikasyonu, tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi ve herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu yapılarak orman sınırı belirlenir, bilahare 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uygulaması yapılır.” denilmek suretiyle aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunun da yapılacağı kabul edilmiştir.
Yönetmeliğinin Orman Kadastro Komisyonlarına orman sınırlarını belirleme görevini yaparken “Belge ve bilgilerin toplanması” başlığı altında düzenlenen 20/b mad. de; “4785 sayılı Kananla Devletleştirilen ormanlara ait bilgi ve belgeleri” ve aynı maddenin “l. bendinde ise; “5658 sayılı Kanun kapsamında iade edilen ormanlara ait harita ve tutanakları” toplama görev ve sorumluluğu verilmiştir.
Yani orman kadastro komisyonlarının tahdit yapma veya aplikasyonla sınırlı yetki kullanırken dahi bu belgeleri getirtmek ve çalışmalarında dikkate alma zorunluluğu bulunmaktadır.
Yine Yönetmeliğin 26. maddesinde; “Devlet ormanı olarak sınırlandırılacak yerler başlığı altında orman kadastro komisyonlarınca nerelerin devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı belirtilirken “c” bendinde; "4785 sayılı Kanunla devletleştirilmiş veya devletleştirilmeye tabi ormanlar” belirtmesi yapılmıştır.
Yukarıda belirtilen yasa hükümleri ışığında somut olay incelendiğinde yörede 4785 sayılı Kanuna göre devletleştirilen veya devletleştirilmiş sayılan bir orman kadastrosu bulunmadığından, çekişmeli yerlerin kadastrosu yapılması mümkün olduğu gibi bu kapsamda kalan yerlerin yörede sadece orman sınırlarının tesbiti ve aplikasyon yetkisi ile çalışma yapan orman kadastro komisyonlarınca tesbit edilecek haritasına işlenmesi de mümkündür. Ancak, orman kadastro komisyonlarınca yapılacak bu işlem yeni bir tahdit işlemi olmayıp, 4785 sayılı Kanun tarafından hiçbir işleme tabi olmaksızın Devletleştirilmiş veya Devletleştirilmesi gereken yerlerin tesbiti ve haritasına işlenerek orman sınırlarının belirlenmesinden ibaret olduğu için yapılan bu işlemi yeni bir tahdit gibi değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle; yapılan çalışmayı "her nasılsa dışarda kalmış ormanların tahdidi" şeklinde değerlendirmek mümkün olmadığı gibi, orman kadastro komisyonu tarafından tahdit yetkisinin kullanıldığı şeklinde algılamak da mümkün değildir. Onun için bu gibi durumlarda, belirlemeyi yapan komisyonun, dışarda kalmış ormanları tahdit içine alma yetkisi ile yetkilendirilmiş olup olmaması önem arzetmemektedir. Başka bir anlatımla yörede 4785 sayılı Kanunun yürürlüğü tarihinden sonra yapılmış ve kesinleşmiş bir tahdit işlemi varken, 2896, 3302 veya 4999 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde görevlendirilen orman kadastro komisyonlarının sadece aplikasyon görevi ile görevlendirilmiş olması halinde; komisyonun sadece aplikasyon yapabileceği, dışarda kalan ormanların tahdit yetkisinin, görevlendirme yazısında açıkca belirtilmesi halinde kullanılabileceği, 1744 ve 3373 sayılı kanun değişikliklerinde orman kadastro komisyonlarının dışarda kalmış ormanları tahdit yetkisi bulunmamakla birlikte, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra yörede ilk orman tahdit çalışması yapılıyor ise, 4785 sayılı Kanun tarafından devletleştirilen ormanların tesbitinin yapılarak haritasına işlenmesinin mümkün olduğu, bu işlemin de bir aplikasyon yetkisi içinde değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenle, bu gibi durumlarda komisyonun tahdit yapma yetkisinin bulunmasının zorunlu olmadığı kuşku götürmez bir gerçektir. Çünkü, 4785 sayılı Kanun kapsamında Devletleştirilen veya Devletleştirilmiş sayılan yerlerin tesbiti ile orman tahdit haritasına işlenmesi yeni bir tahdit işlemi olmayıp; yukarıda belirtilen Yönetmeliğin 10. maddesi hükmü gereğince, orman sınırının tesbit ve belirlenmesinden ibarettir. Orman kadastro komisyonları bu tesbit ve haritasına işleme işlemini yapma yetkisini 6831 sayılı Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrası gereğince çıkarılan ve 180 nolu Orman Kadastro Komisyonunun yörede yaptığı çalışma sırasında yürürlükte bulunan “6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosunun uygulanması hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin onüçüncü ve ondördüncü fıkralarındaki “4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş ormanlar ile yukarıda (b), (d), (e), (f), (g), (i) ve (j) bentlerine göre orman rejimine girmiş olan sahaların herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olması bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmaz. Bu gibi yerlerin orman sınırları dışında kaldığı tesbit edildiğinde orman sınırları içine alınarak haritasına işlenir. Arazide orman sınırları buna göre düzeltilir. Tutanak defterinin sırası gelmiş sayfasında da durum etraflıca izah edilir.” hükümlerinden almaktadır.
Ancak, orman kadastro komisyonlarının bu işlemleri; bir tesbit - haritasına işleme ve Devletleştirme ile değişen yeni orman sınırlarının güncellenmesi niteliğinde sayıldığından, bu işleme karşı hak sahibi gerçek ve tüzel kişilerin herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı kalmaksızın dava yolu ile iptalini isteme hakkı vardır. Bu nedenle; sorunun çözümü çekişmeli taşınmazın 4785 sayılı Kanunun yürürlülük tarihi itibariyle memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarındaki konumunun bilimsel yollardan usulünce araştırılması ile mümkündür. Somut olayda, yerel mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde uzman bilirkiler marifetiyle usulüne uygun yaptırılan inceleme sonucu çekişmeli taşınmazın orman olduğu belirlendiğine göre, usul ve yasalara uygun yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle, Dairemiz çoğunluğunun değişik gerekçelerle kararın bozulması yönündeki düşüncelerine katılamıyorum.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi