4. Hukuk Dairesi 2021/351 E. , 2021/1435 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 26/01/2016 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalılar ... tarafından esastan reddine, ... ve ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine dair verilen 12/09/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın davalılardan ... yönünden esastan reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan ...’in evli olup, boşanma davasının devam ettiğini, tarafların evlilik birliği içerisinde edindikleri malvarlıklarının olduğunu belirterek edinilmiş malların tasfiyesine karar verilmesini, 12/06/2013 tarihli ıslah dilekçesinde ise davalı ...’ın diğer davalılara yaptığı satışların muvazaalı olduğu iddiasıyla taşınmazların tapu kaydının ve dava konusu aracın trafik sicil kaydının iptali ile davalı ...’ın adına kayıt ve tescilini istemiştir.
Davalı ... vekili, boşanma davasının henüz sonuçlanmadığını, bu nedenle dava şartının gerçekleşmediğini, Ataşehir 1886 ada 5 parsel nolu gayrimenkulun mal ortaklığı rejiminden önce edinildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı ... vekili, müvekkilinin emlak komisyonculuğu yaptığını, taraflar arasında açılan boşanma davasından haberdar olmadığını, iyi niyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı ..., taraflar arasındaki boşanma davasını bilmediğini ve dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında herhangi bir sınırlama olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ile davalılardan ...’in 02/06/1995 tarihinde evlendikleri ve bu tarihte mal ayrılığı rejimi olduğu için kişisel mal olduğu gerekçesiyle davalı ... yönünden esastan reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise tapuya güvenerek taşınmaz satın aldıklarından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Dava, Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 19.) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir.
Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır. Gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak ikiye ayrılmaktadır: Mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar. Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşme de tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
Muvazaa iddiası, yasada öngörülen ve Yargıtay içtihatları ile istikrar kazandığı üzere muvazaanın mevcut olup olmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle yapılabilir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalılara yapılan temliklerin gerçek yönünün asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Dosya kapsamından; davacı ile davalılardan ...’in 02/06/1995 yılında evlendikleri, daha sonra İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 2013/23 esas sayılı dosyasında 08/01/2013 tarihinde boşanma davası açıldığı, dava devam ederken davalı ... Güneri’in üzerine kayıtlı bir kısım taşınmazları ve aracı diğer davalılara sattığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, olayların olağan akışı, boşanma davasının açıldığı tarih ve yapılan tasarrufların tarihleri dikkate alındığında davalılar arasında gerçek bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı, davalı ...’ın satış işlemlerini yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalıların alım gücünün olup olmadığı, taşınmazların satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değeri arasındaki fark, taşınmazın satış işleminden sonra kim tarafından kullanıldığı veya kiraya verildiği, taraflar arasındaki akrabalık ilişkisi gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk bulunmaktadır. ,
Mahkemece, davacının muvazaa iddiası yeterince araştırılmadan muvazaanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.