22. Hukuk Dairesi 2017/15985 E. , 2018/22972 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının araç tamir ve bakımı yapılan davalıya ait işyerinde çalıştığını, ... sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekili ile katılma yoluyla olmak üzere davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta, kısa kararda “16,82 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” hükmedildiği halde, gerekçeli kararda “davacının ücret alacağı yönündeki taleplerin reddine” hükmedilmesi açık bir çelişki oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uyulmadan, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılarak karar verilmesi bozma sebebidir.
2-Taraflar arasında yıllık izin ücreti ile kıdem ve ihbar tazminatı hesabına esas ücretin belirlenmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Kıdem ve ihbar tazminatı işçinin son giydirilmiş ücreti üzerinden hesaplanır. Bu ücretin tespitinde, 4857 sayılı Kanun"un 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler dikkate alınır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı son ücretinin 2.000,00 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı ise ücret miktarının 1.350,00 TL olduğunu savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosyada mevcut ücret bordrolarına itibar edilerek davacının aylık çıplak brüt ücretinin 2.348,52 TL olduğu belirlenmiş ise de, bu miktarın içinde fazla çalışma ücreti bulunmaktadır. Fazla çalışma ücreti kıdem tazminatına esas ücrete dahil edilemez. Öncelikle davacının brüt çıplak ücreti doğru şekilde belirlenmeli, daha sonra bu ücrete işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler eklenerek kıdem ve ihbar tazminatına esas ücret tespit edilmelidir.
Ayrıca prim ödemesinin kıdem tazminatı hesabına esas ücrete eklenebilmesi için, ödemenin süreklilik arzetmesi esastır. Arızi nitelikteki ödemeler giydirilmiş ücrete ilave edilemez. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dayanağı açıklanmadan aylık 139,00 TL prim ödemesinin çıplak ücrete eklendiği anlaşılmaktadır. Açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan kıdem tazminatına esas ücrete prim ödemesi eklenmesi yerinde değildir.
Yıllık izin ücreti, aksine bir işyeri düzenlemesi yok ise işçinin son çıplak brüt ücreti üzerinden hesaplanır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yıllık izin ücreti hesaplanırken, aylık brüt ücret 2.191,84 TL olarak belirlenmiş olup, bu ücretin hangi esasa göre tespit edildiği rapordan anlaşılamamaktadır. Davacının çıplak brüt ücreti doğru şekilde belirlendikten sonra yıllık izin ücreti son brüt çıplak üzerinden hesaplanmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.