21. Hukuk Dairesi 2014/22178 E. , 2015/18056 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalı eşi... "ın ölümünden dolayı tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının kuruma yaptığı ödemeler toplamının 6111 sayılı yasanın 16.maddesi kapsamında geçerli olduğuna ve 3199 hizmet süresinin ihyası ile davacının 30/06/2011 tarihli ölüm aylığı tahsis talebine göre takip eden ayın başı olan 01/07/2011 tarihinden itibaren davacıya ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 5510 sayılı Yasa"nın geçici 17.maddesinde “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” hükmü yer almaktadır.
Geçici 17.maddeye göre, sigortalılığı durdurulan sigortalı veya hak sahipleri durdurulan sigortalılık süresini, cari primler üzerinden hesaplanacak prim borcunu tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde ödeyerek sigortalılık elde edebilirler. Ancak yasa hükmünden de anlaşılacağı gibi, kısmi ödeme ile kısmi hizmet elde edilmesi mümkün değildir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisi..."ın 08.12.1985 tarihinde ... sigortalısı olarak tescil edildiği, 22.03.2001 tarihinde vefat ettiği, davacının 30/09/2010 tarihinde 5.763,00 TL prim ödemesi ile askerlik borçlanması kapsamında 735.00 TL ödemede bulunduğu, 01/10/2010 tarihi itibariyle davacının murisinin prim borcunun 5 yıldan fazla olması nedeniyle 5510 sayılı kanunun geçici 17. Maddesi gereğince 5 yılı aşan borcunun silindiği ve sigortalılığın 31/08/1985 tarihi itibari ile durdurulduğu, davacının 29/11/2010 da durdurulan sürelerin ihyasını talep ettiği, ancak borçlarını ödemediği, 14/03/2011 tarihinde davacının 6111 sayılı Kanunun 16. Maddesine göre yeniden ihya talebinde bulunduğu, 3199 gün prim borcu karşılığı 11.453,28 TL borç tahakkuk ettirildiği , son ödeme gününün ise 31/07/2011 olduğu, süresinde sadece 5.695.00 TL ödeme yaptığı ve bu nedenle de ihya talebinin geçersiz kılındığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar davacının gayesi 30/09/2010 tarihinde ödediği ve davalı Kurum tarafından yersiz ödeme olarak değerlendirilen 5.763,00 TL ödeme ile 31.05.2011 ile 01.06.2011 tarihinde ödediği toplam 5.695.00 TL ödemeler toplamı itibari ile ihya talebine ilişkin borcunun tamamını ödediğinden bahisle 3199 gün hizmet süresi kazanmak olsa da, geçici 17.maddenin kısmi ihyaya imkan vermediği, davacının prim borcunun tamamını ödeyerek geçici 17.maddeden yararlanabileceği, borcun bir kısmını ödeyerek sigortalılık kazanmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurulmadan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Buna göre Mahkemece yapılacak iş,
a)Davalı Kurumdan davacının murisinin geçici 17.maddesi gereği durdurulmadan önceki 1479 sayılı Yasa uyarınca sigortalılık bilgilerini istemek
b) Buna göre yapılan prim ödemelerinin bu sigortalılık süresinin tamamını kapsayıp kapsamadığını davalı Kurumdan sormak,
c)Kapsamıyorsa olayda 5510 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi ve/veya 6645 sayılı Yasanın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 63. maddesinin olayda uygulanıp uygulanmayacağını tartışmak,
d) Tespit edilen durum karşısında tahsis talep tarihi itibari ile davacının yaşlılık aylığının şartlarının tamam olup olmadığını tartışmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.