Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/5248
Karar No: 2015/6085

Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/5248 Esas 2015/6085 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2015/5248 E.  ,  2015/6085 K.
"İçtihat Metni"


Tebliğname No : 1 - 2015/321091
MAHKEMESİ : Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO : 22/05/2014, 2013/83 (E) ve 2014/190 (K)
SUÇ : Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma

TÜRK MİLLETİ ADINA

1-) Yerel Mahkemedeki 17.04.2013 tarihli oturumda katılma talebi reddedilen, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen T.. V..nın hükmü temyiz etme yetkisi bulunmadığından, vekilinin temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
2-)Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık F.. Y.."ın maktul C.. A.."e yönelik eyleminin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, katılanlar vekilinin, sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına gerektiğine ilişen, sanık müdafiinin TCK"nun 24. maddesinin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
A)Türkiye Cumhuriyet Anayasası"nın 17. maddesi 1. fıkrasında “herkesin yaşama hakkına” sahip olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.” denilmek suretiyle birinci fıkradaki hakkın istisnalarını düzenlemiş, Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Haklar ve Özgürlükler" başlıklı bölümünde yer alan 2. maddesinde “yaşama hakkı” düzenlenmiş, aynı maddenin b bendinde “Usulüne uygun olarak yakalamak veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için kuvvete başvurulmasının kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda ölüm meydana gelmişse yaşama hakkının ihlal edilmiş sayılamayacağı belirtilmiş, 2559 sayılı Polis Vazife Selahiyet Kanunun 16/7-c maddesinde polise “hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silah kullanma” yetkisi verilmiş; Polis Vazife ve Selahiyet Tüzüğünün 17. maddesinde ise silah kullanma yetkisinin doğduğu hallerde "mümkün olduğu kadar suçlunun öldürülmekten ziyade yaralı olarak yakalanmasına” özen gösterilmesi gerektiği belirtilmiş; 5237 sayılı TCK.nun 24. maddesinin birinci bendinde “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” denilmek suretiyle “kanunun hükmünü yerine getirme bir hukuka uygunluk nedeni olarak ihdas edilmiş, aynı Yasanın 27. maddesinin 1. bendinde de ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde” verilecek ceza gösterilmiştir.
Somut olayda; sanık F.. Y.."ın Keçiören İlçe Emniyet Müdürlüğü"nde görevli polis memuru olup, olay günü 30.08.2012 tarihinde de arkadaşı polis memuru tanık O.. H.. ile birlikte 7838 kod numaralı ekip otosunda görev icra ettiği sırada, haber merkezine gelen bir ihbar üzerine ekip arkadaşı tanık Olcay"ın kullandığı araçla olay yerine geldiklerinde yaralı vaziyette ismini sonradan öğrendikleri Dilara isimli kişiyi görüp, kendisinden olayı sorduklarında; Dilara"nın da, bir erkek ve bir bayanın kendisini zorla bir araca bindirdiklerini, telefonunu gasp ettiklerini, sim kartını kırdıklarını, kendisini de araçtan attıklarını söylemesi üzerine; Dilara"yı tedavi için Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdükleri, hastanenin acil servis girişine geldiklerinde, Dilara"nın gitmekte olan bir aracı göstererek "beni yaralayan ve telefonumu gasp edenler, bu araçtaki şahıslar" demesi üzerine; tanık Olcay"ın megafonla aracı durdurmak için anons yaptığı, aracın durmak istemediği, sanık ve arkadaşının çevredekilerden yardım istedikleri gidiş yolunun kapatılması üzerine aracın durduğu, araçtan maktulle birlikte tanık Kübra"nın indiği, sanık ve arkadaşının maktul ve arkadaşının kimliğini alarak ilgili birimden "GBT bilgisi" sordukları, maktulün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2012/2-5766 sayılı ilamat dosyasından 28.08.2012 tarihinde çıkarılan "yakalama kararı" nedeniyle arandığının tespit edilmesi üzerine kaçmaya başladığı, sanık ve ekip arkadaşı tanık Olcay"ın "dur" ikazında bulundukları, ancak maktülün kaçmayı sürdürmesi üzerine; sanık ve arkadaşının da yakalayabilmek amacıyla maktulün peşine düştükleri, sonrasında tanık Olcay"ın 2 el havaya ateş ettiği, maktülün kaçmaya devam ettiği, sanık ve arkadaşının takibe devam ettikleri daha sonra da 3 el sanığın havaya ateş edip ve dur ihtarında bulunmayı sürdürdükleri, maktulün sanık ve ekip arkadaşının takibinden kurtulmak amacıyla 5-6 metre kadar yükseklikten boşluğa atladığı, tanık Olcay"ın emniyet birimlerine haber verdiği, sanığın maktulü takibe devam ettiği, maktule ayaklarına doğru bir kez daha ateş ettiği, ayağından yaralanan maktulün yavaşladığı, ancak; kaçmayı sürdürdüğü, sanığın da maktülü yakalamak amacıyla maktulü takibe devam ettiği sırada ayağının kaydığı, yere düşen sanığın elinde bulunan tabancanın bir kez daha ateş aldığı, maktulün sırtına isabet eden ateşli silah mermi çekirdeği yarası sonucu öldüğü anlaşılan olayda;
Polis memuru sanığın, Anayasanın 17., AİHS.nin 2. ve PVSK.nun 16/7-c maddelerine uygun hareket ederek, hakkında yakalama kararı bulunan maktulün kaçmasını engellemek için uyarıda bulunduğu, maktulün buna rağmen kaçmaya devam etmesi nedeniyle de öldürme kastı olmaksızın maktulün ayaklarına doğru ateş ederek yakalamayı amaçladığı, ancak; aksi sabit olmayan savunmasına göre bu sırada ayağının kayıp yere düşmesi nedeniyle; hedefi tam olarak ayarlayamadığı ve mermilerden bir tanesinin maktulün sırt bölgesine isabet ederek ölümüne neden olduğu olayda; polis memuru sanığın ve ekip arkadaşı tanık Olcay"ın yaptığı sözlü ve ateşli uyarılarına direnerek kaçan maktülü, yakalamak için kademeli olarak silahla ateş etmesi yasa gereği ise de, Polis Vazife ve Selahiyet Tüzüğünün 17. maddesinde belirtilen "suçlunun öldürülmekten ziyade yaralı olarak yakalanmasına” ilişkin amir hükmüne gerekli özenin gösterilmediği, olayın oluşu, sanığın olay anındaki durumu ve atış sayısı dikkate alındığında, hukuka uygunluk nedenlerinden Kanunun emrini yerine getirmede silah kullanma hak ve yetkisinin icrasında aşırılığa kaçarak, yasaya uygunluk sınırının kast olmaksızın taksirle aşılması söz konusu olduğundan, TCK.nun 24/1, 27/1 ve 85/1 maddeleri uyarınca aynı Kanun"un 3. ve 61. maddesindeki ilkeler doğrultusunda, kusurunun ağırlığı nedeniyle taksirle ölüme neden olma suçundan üst sınıra yaklaşmak suretiyle ceza tayini gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması suretiyle suç vasfında yanılgıya düşülmesi,
B-) Kendilerini aynı vekillerle temsil ettiren katılanlar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tek vekalet ücreti tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden her bir katılan için ayrı ayırı vekalet ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebine göre sanığın tahliyesine, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal serbest bırakılması için müzekkere yazılmasına, 10.12.2015 gününde üye Orhan Erdim"in hükmün onanması gerektiği yönündeki karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:


Tanıklar Dilara ve Kübra"nın anlatımlarına göre, Kübra, maktül ve Dilara"nın daha önce birbirlerini tanıdıkları, maktül ve Dilara"nın Kübra"yı arabalarına aldıkları, birlikte parka gittikleri, burada aralarında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, Dilara"nın Kübra"ya ait cep telefonu sim kartını alarak kırdığı, maktülün de Kübra"nın cep telefonunu araçtan attığı, kavga sırasında Kübra"nın burnunun da kanadığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler hakkında sadece basit yaralama ve mala zarar verme suçlarından işlem yapıldığı, maktül ve arkadaşının yağma suçunu işlediklerine dair hiçbir delil bulunmadığı,
Bu itibarla; maktül, basit yaralama ve mala zarar verme suçlarının şüphelisi durumunda olduğu, maktülün yakalanmamak için kaçtığı, görevli polis memurları olan sanık ile arkadaşının, maktülün kimliğini tespit etmiş oldukları, artık kolluğun görevinin kimliği tesbit edilmiş şüpheliyi sağ yakalamak olduğu,
Kaçarken maktülün 5-6 metreden atladığı yerin çevresinin yüksek binalar ve duvarlar ile çevrili olduğu, bilinen tek çıkışın sanık ve arkadaşı tarafından tutulmuş olduğu, artık başka çıkış yolu olup olmadığının maktül ve sanık tarafından bilindiğine dair delil bulunmadığı, sanığın arkadaşı Olcay"ın beyanına göre, şüphelinin kaçtığı diğer emniyet birimlerine anons edildiği, gündüz vakti olarak artık bu haliyle maktülün yeniden kaçma imkanının kalmadığı gibi kaçma imkan ve ihtimalinin bulunmasının hedef tayin edilerek maktüle ateş etme hakkını doğurmayacağı, maktülden sanık ve arkadaşına yönelik herhangi bir saldırı bulunmadığı,
Bu nedenle; kolluk görevlileri tarafından silah kullanırken hukuka uygunluk hallerinden faydalanabilmek için silah kullanmanın son çare olması, başka türlü yakalama imkanının kalmaması, silah kullanmanın zorunlu halde olması, silah kullanma ile güdülen amaç arasında orantı bulunmasının gerekmesi, kişinin yaşam hakkının korunmasının herşeyin üstünde bulunması karşısında; Yerel Mahkemenin kabul ve uygulamasının usul ve yasaya uygun olduğu düşüncesi ile, sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım. 10.12.2015






Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi