3. Hukuk Dairesi 2014/6828 E. , 2014/7579 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : YILDIZELİ ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2013/494-2013/579
Taraflar arasında görülen Tüketicinin hakem kurulu kararına itirazı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı elektrik abonesi olan davalının kullanmış olduğu elektrik için düzenlenen faturaya yansıtılan kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin (sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi hizmeti ve dağıtım bedellerinin ) alınmaması gerektiğinden bahisle yaptığı başvuru üzerine Yıldızeli Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından söz konusu bedellerin iadesine ve tüketicinin elektrik enerjisi kullandığı süre içerisinde sayılan bedellerin tüketiciye yansıtılmaması gerektiğine karar verildiğini, oysa alınan bedellerin mevzuata uygun olduğunu, verilen hizmet karşılığında tahakkuk ettirildiğini bildirerek, Yıldızeli Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptalini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde, alınan bedellerin açıkça hakkaniyete aykırı olup, temel tüketici haklarını ihlal mahiyetinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Yıldızeli Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararı yerinde görülerek, faturalarda yer alan kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerin elektrik kullanan tüketiciye yansıtılmasının açıkça hakkaniyete aykırı olup, temel tüketici haklarını ihlal niteliğinde görüldüğünden tüketicinin kullanımı dışındaki ücretlerin tüketiciye ödettirilmesinin kabul edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizce; “ 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1.maddesine göre; "" Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır."" Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre ; ""Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.""
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise ""... bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur."" (4/2-son) Yine Kurulun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır. (5/6-c)
Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun geçici 9.maddesinde; “ulusal tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK"nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında davalının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK"nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır ve Dağıtım şirketleri kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklardır.
4628 sayılı Kanunun 6352 sayılı Yasanın 64.m. ile değiştirilen 12.maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, kurul kararlarına karşı açılan her türlü davanın öncelikli işlerden sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür.
O halde; tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı gözönünde bulundurularak, davanın yukarıda belirtilen gerekçelere göre kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu açıklanmasına rağmen, dava konusunun idari yargı yetki alanında olduğu belirtilerek, görevsizlik kararı verilmiş; kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “ Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda; bozma ilamında, tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı gözönünde bulundurularak, davanın yukarıda belirtilen gerekçelere göre kabulü cihetine gidilmesi gerektiği açıklanmıştır. Kural olarak, bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. Mahkemece, bozma kararına uyulduğu halde; gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tümü ile yerine getirilmeden, bozma kararına aykırı biçimde hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular ve hükmüne uyulan bozma kararı gözönüne alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.