3. Hukuk Dairesi 2021/5549 E. , 2021/9456 K.
"İçtihat Metni" ANTALYA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın ve davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılar ile 06/09/2016 tarihli kira sözleşmesini imzaladığını, kira sözleşmesinde öngörülen ihbar süresine uyarak kiralananı tahliye edeceğini davalılara noter ihtarı ile bildirdiğini ve 06/03/2017 tarihli teslim tutanağı ile kiralananı boş ve temiz olarak tahliye ettiğini, buna rağmen davalı kiraya verenlerin erken tahliye sebebiyle kira kaybına uğradıkları gerekçesiyle aleyhine altı aylık kira bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, yasal sürede itiraz edilememesi sebebiyle takibin kesinleştiğini ileri sürerek; takibe konu edilen 94.200 TL borcu olmadığının tespitini ve davalıların kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalılar; tahliye ihbarının her iki kiraya verene ulaşması gerektiğini, ihtarnameye dair haber kağıdının kiraya verenlerden ..."in kapısına yapıştırılmadığını, bu nedenle sözleşmedeki ihbar şartına uyulmadığını, davacının erken tahliye nedeniyle altı aylık kira bedelinden sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; tahliye ihbarına ait tebligat parçasında haber kağıdının muhatapların kapısına yapıştırıldığının yazılı olduğu, davalıların iddiaları karşısında bu kaydın bağlayıcı olduğu, kira sözleşmesinin 8. maddesinde yer alan "kiracının bir ay önceden tahliye edeceğini kiraya verene bildireceği" yönündeki hükmün yerine getirildiği ve buna uygun olarak da 06/03/2017 tarihinde kiralananın tutanakla kiraya verenlere teslim edildiği, teslim tutanağına bir itirazın da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine ve koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davacı kiracının sözleşmeye uygun şekilde kiralananı tahliye edeceğini önceden kiraya verenlere bildirdiği ve kiralananı tahliye ettiği gerekçesiyle, İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca davaya konu alacak belirli ve bütün unsurları davalılarca bilinebilir olduğu gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacının takip konusu alacak bakımından borçlu olmadığının tespitine, davalılar takipte haksız ve kötüniyetli olduğundan davacı lehine %40 haksız takip tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 2004 sayılı İcra İflas Kanunun (İİK) 72 nci maddesinin beşinci fıkrası; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” düzenlemesini içermektedir. Borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için; icra takibinin haksız olmasının yanında, takip alacaklısının kötü niyetli olduğunun da ispatlanması gerekir. Alacaklı, icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse, takip başlatmakta haksız olması tek başına kötü niyet tazminatına hükmedilmesini gerektirmez.
Dava; menfi tespit davası olmakla uygulanması gereken hüküm, İİK’nın itirazın iptali davasına ilişkin 67. maddesi değil yukarıda açıklandığı üzere 72. maddesidir.
Somut olayda; davalıların takip başlatmakta kötüniyetli oldukları ispatlanmadığından İİK"nın 72 nci maddesiyle düzenlenen kötü niyet tazminatının koşulları oluşmamıştır. Buna göre bölge adliye mahkemesince; davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK"nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2/b) bendinde bulunan “b-Davalıların takipte haksız ve kötü niyetli oldukları anlaşıldığından takip konusu asıl alacağın dava ve takip tarihi nazara alınarak %40"ı oranında haksız takip tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine," ifadesi hükümden çıkartılarak yerine “b-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 04/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.