Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4900
Karar No: 2019/2592

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/4900 Esas 2019/2592 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/4900 E.  ,  2019/2592 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R


    Davacılar vekili; müvekkillerinin ... ili, ... ilçesi, ... beldesi 121 ada, 1 ve 8 nolu parsellerin maliki iken davalı Hazinenin açtığı davaların yargılaması sonunda 1 nolu parselin 322,64 m²"lik, 8 nolu parselin 411,75 m²"lik kısmına ilişkin tapularının iptaline karar verilip kararların kesinleştiğini, kesinleşen kararların infaz edilmesi sonucu müvekkillerinin zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 500.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak ayrıntıları gerekçeli kararda belirtilen miktarda tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 27.01.2017 gün ve 2015/10679 Esas, 2017/558 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Bozma kararında “Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 121 ada 1 parselin 2760 m2 tarla vasfı ile 121 ada 8 parselin 1924,69 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile davacı ve dava dışı kişiler adına kayıtlı iken Hazine tarafından açılan dava sonucu 121 ada 1 parselin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/110 E. - 2002/422 K. sayılı ilamı ile 322 m2"sinin, 121 ada 8 parselin ise ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/420 E. - 2002/367 K. sayılı ilamı 411 m2 kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile tapularının bu kısımlar yönünden iptaline karar verildiği, 121 ada 1 parsele ilişkin hükmün 06/05/2003 tarihinde, 121 ada 8 parsele ilişkin hükmün ise 25/11/2002 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 03/10/2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29/09/2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.;
    2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
    Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28/02/1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
    Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
    Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
    Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın
    niteliği arazi olarak belirlenir ise arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir .
    Somut olaya gelince kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, daha sonra satış ve intikaller yoluyla davacılar ile dava dışı kişilere geçtiği, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
    Davacıların zararı, 121 ada 1 parsel için tapu iptal kararlarının kesinleşme tarihi olan 06/05/2003 tarihinde,121 ada 8 parsel için ise, tapu iptal kararlarının kesinleşme tarihi olan 25/11/2002 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihlerin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.
    Ne var ki; mahkemece dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibari ile niteliklerini belirlemeye yönelik bir araştırma yapılmamış, hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda ise çekişmeli taşınmazların ... belediye sınırları içinde olduğu, re’sen yapılan araştırmada taşınmazların belediye hizmetlerinden kısmen faydalandıkları, mücavir alan içerisinde oldukları, etraflarının meskun olduğu, arsa niteliğinde bulundukları belirtilerek emsal kıyaslaması yöntemiyle dava tarihindeki değerleri belirlenmiştir.
    Bu durumda davaya konu taşınmazların niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazların tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile, 18.438,87’şer TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılar ..., ..., ..., ..."ya verilmesine;
    24.585,17.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ..."na verilmesine,
    19.668,13’er-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılar ..., ..., ..., ..."ya verilmesine,
    4.917,04.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ..."ya verilmesine,
    7.375,55’er-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılar ... (...), ..."ya verilmesine,
    32.780,22’şer-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılar ..., ..., ..."e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6. maddesi uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00.-TL vekalet ücretinin taraflardan alınarak birbirlerine verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacıların, adlarına kayıtlı bulunan taşınmazlarının tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararlarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde eldeki davayı açmasında ve arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle, tapu iptal kararlarının kesinleştiği tarih esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin TMK"nın 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, temyize konu dava sonucunda kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar lehine nisbi vekalet ücretine hükmolunması gerekirken maktu vekalet ücretine hükmolunması doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün 3. bendinin hükümden çıkarılarak yerine “Karar tarihinde yürürlükte bulunan .....’e göre 23.651,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara; 18.248,68 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin eklenmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2 maddesine göre düzeltilerek ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi