
Esas No: 2017/1403
Karar No: 2017/4787
Karar Tarihi: 18.07.2017
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme - silahlı terör örgütü üyesi olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1403 Esas 2017/4787 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2017/1403 E. , 2017/4787 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü üyesi olma suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturmalar sırasında, suç yeri itibarıyla evrakın Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 25.07.2016 tarihli ve 2016/24503 soruşturma, 2016/939 sayılı ve 03.08.2016 tarihli ve 2016/25746 soruşturma, 2016/988 sayılı yetkisizlik kararlarını müteakip, soruşturma dosyalarının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 9 ve devam eden maddeleri uyarınca birleştirilmesini takiben, bu kez suç yeri bakımından dosyanın Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24.11.2016 tarihli ve 2016/2518 soruşturma, 2016/216 sayılı yetkisizlik kararı üzerine, Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının kaldırılmasına ilişkin Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2016 tarihli ve 2016/1470 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun “Ceza mahkemelerinin yargı çevresi” kenar başlıklı 15"inci maddesinde;
“Ceza mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır.
Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh veya asliye ceza mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.
(Ek fıkra: 1.7.2016-6723/29 md.) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü isminin Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar (318"inci, 319"uncu, 324"üncü, 325"inci ve 332"nci maddeler hariç) ile 3713 sayılı Kanunun kapsamına giren suçlar sebebiyle açılan davalar, suçun işlendiği yerin bağlı
olduğu ilin adıyla anılan ağır ceza mahkemesinde görülür.”
“Cumhuriyet başsavcılığının kuruluşu” kenar başlıklı 16"ncı maddesinde;
“Mahkeme kuruluşu bulunan her il merkezi ve ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulur.
Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla Cumhuriyet başsavcıvekili atanır.”
“Cumhuriyet başsavcılığının görevleri” kenar başlıklı 17"nci maddesinde;
“Cumhuriyet başsavcılığının görevleri şunlardır:
1. Kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya yaptırmak,
2. Kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak,
3. Kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek,
4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.”
“Cumhuriyet savcısının görevleri” kenar başlıklı 20"nci maddesinde; “Cumhuriyet savcısının görevleri şunlardır:
1. Adlî göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak,
2. Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adlî ve idarî görevleri yerine getirmek,
3. Gerektiğinde Cumhuriyet başsavcısına vekâlet etmek,
4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet başsavcıvekili bulunmadığında, Cumhuriyet başsavcısına vekâlet edecek olanı Cumhuriyet başsavcısı belirler.”
“Cumhuriyet savcılarının yetkisi” kenar başlıklı 21"inci maddesinde;
“Cumhuriyet savcıları, bulundukları il merkezi veya ilçenin idarî sınırları ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırları içerisinde yetkilidirler.
Ağır ceza mahkemesi ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde yer alan Cumhuriyet başsavcılıkları, yetki alanları içerisinde yürüttükleri bu mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili soruşturmaları yapar ve ivedi, zorunlu işlerin tamamlanmasından sonra düşünce yazısına soruşturma evrakını ekleyip ağır ceza mahkemesi veya özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin Cumhuriyet başsavcılığına gönderirler.
Büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan Cumhuriyet başsavcıları, bu yer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde yetkilidir. Ancak, büyükşehir belediye sınırları içerisinde yer alan ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
(Mülga dördüncü fıkra: 11.5.2005-5348/4 md.; Yeniden düzenleme: 1.7.2016-6723/30 md.) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar (318"inci, 319"uncu, 324"üncü, 325"inci ve 332"nci maddeler hariç) ile 3713 sayılı Kanunun kapsamına giren suçlar sebebiyle açılan soruşturmalar suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülür. İ1 Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur.
Diğer kanunların Cumhuriyet savcılarının yetkisine ilişkin hükümleri saklıdır.”
Hükümlerinin yer aldığı,
6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30"uncu maddesiyle 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 21"inci maddesinde değişiklik yapılarak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci bölümlerinde tanımlanan bazı suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar sebebiyle açılacak soruşturmaların, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülmesinin sağlandığı,
Söz konusu maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, bu suçlarla ilgili soruşturmaların, suçun işlendiği yer il veya ilçe Cumhuriyet başsavcılıklarında dağınık biçimde yürütülmesi, ihtisaslaşmanın sağlanması ile adli ve idari kapasitenin etkin ve verimli kullanımı bakımından önemli zorluklar doğurmuş ve özellikle terör suçlarında, örgüt ve mensuplarının aynı il ancak birden fazla ilçe idari sınırları içinde kalan eylemlerinin soruşturulması sürecinde bu zorluklar daha belirgin hale gelmiştir. Aynı olayla ilgili farklı hukuki değerlendirmelere bağlı olarak verilebilen farklı kararlar soruşturmanın bütünlüğünü ve farklı adli mercilerle yazışma ihtiyacı da soruşturmanın gizliliğinin bozulabilmesine neden olduğu,
Kolluk teşkilatlarının uzman birim ve personelinin il merkezlerinde bulunması, tecrübeli yargı mensubu ve nitelikli personelle adli ihtisaslaşmanın il merkezlerinde daha kolay sağlanabilmesi ve ihtiyaç duyulan idari kapasitenin il merkezlerinde daha güçlü olması öngörülen düzenlemenin gerekçeleri arasında yer aldığı,
Değişiklikle, çözümü uzmanlık gerektiren terör suçlarının soruşturmalarının, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu il merkezinde kurulu bulunan il Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından, daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesinin amaçlandığı ve 5235 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle il Cumhuriyet savcılarının, terör ve örgütlü suçlar bakımından bulundukları ilin mülki sınırları dahilinde her türlü soruşturma işlemini bizzat ve doğrudan yapmaya yetkilendirilmiş bulunduğu,
Somut olayda şüphelilerden ..."ın suç tarihi itibari ile Eskişehir ilinin İnönü ilçesine bağlı olan Oklubalı Sabri Kahvecioğlu ilkokulunda, diğer şüpheli
..."ın ise İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğretmen olarak görev yaptıkları, Eskişehir Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 21.07.2016 tarihli yazısı ile görevden uzaklaştırıldıkları ve her iki şüphelinin de Eskişehir ilinde mukim olduğu, dolayısıyla her iki şüpheli açısından soruşturma konusu yapılan eylemlerin Eskişehir"de meydana geldiği ve suç yerinin Eskişehir olduğu, hal böyle olunca soruşturmanın 5235 sayılı Kanunun 21/4. maddesi uyarınca suçun işlendiği yerin bağlı olduğu il olan Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi gerektiği gözetilmeden, Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili kılınmasına karar verilmesinde bir isabet görülmediğinden bahisle, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.04.2017 gün ve 94660652-105-11-451-2017-kyb sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.04.2017 gün ve 2017/25048 sayılı tebliğnamesiyle bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Şüpheliler ... ve ... haklarında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/24503 ve 2016/25746 sayılı dosyalarında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü üyesi olma” suçlarından soruşturma yürütüldüğü, yapılan soruşturmalar sırasında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı 25.07.2016 tarih ve 2016/24503 soruşturma, 2016/939 Yetkisizlik ve 03.08.2016 tarih ve 2016/25746 soruşturma, 2016/988 Yetkisizlik sayılı kararlarıyla suçun işlendiği yerin Bozüyük İlçesi, suçun işlendiği yer itibariyle de yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığının Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunu belirterek soruşturma evraklarını Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararlarını müteakip soruşturma dosyalarını 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 9 ve devam eden maddeleri uyarınca birleştirilmesine karar veren Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığı 24.11.2016 tarihli ve 2016/2518 soruşturma, 2016/216 sayılı karşı yetkisizlik kararı vererek soruşturma dosyasını tekrar Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına yolladığı, her iki Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olumsuz yetki uyuşmazlığı oluşması sebebiyle dosyanın yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının tespiti amacıyla Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2016 tarihli ve 2016/1470 değişik iş sayılı kararı ile “Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının kaldırılmasına” yönelik kesin nitelikte karar verildiği anlaşılmıştır.
II) Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Şüpheliler ... ve ... haklarında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü üyesi olma” suçlarından yürütülen soruşturmada, suçun işlendiği yer ile yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının
belirlenmesine ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;
“Yetkili Mahkeme” kenar başlıklı 12/1-2 maddesinde;
“Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir ”,
“Bir Suçun İşlendiğini Öğrenen Cumhuriyet Savcısının Görevi” kenar başlıklı 160. maddesinde;
“(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”,
“Cumhuriyet Savcısının Görev ve Yetkileri” kenar başlıklı 161. maddesinde;
“(1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki Maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
(2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
(4) Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür.
(5) Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır.
(6) (Değişik fıkra: 02.01.2017-680 S.K.H./9. md) Vali ve kaymakamların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hallerinde soruşturma genel hükümlere göre yapılır.
(7) (Ek fıkra; 31.03.2011-6217 S.K 21. md.) Yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Mahkemece bu konuda verilen karar kesindir.
(8) (Ek fıkra: 21.02.2014-6526 S.K./15. md) Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. 1.11.1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı maddesi hükmü saklıdır. ”,
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun;
“Ceza mahkemelerinin yargı çevresi” kenar başlıklı 15"inci maddesinde;
“Ceza mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır.
Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh veya asliye ceza mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek burulunca belirlenir.
Coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.
(Ek fıkra: 1.7.2016-6723/29 md.) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar (318"inci, 319"uncu, 324"üncü, 325"inci ve 332"nci maddeler hariç) ile 3713 sayılı Kanunun kapsamına giren suçlar sebebiyle açılan davalar, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan ağır ceza mahkemesinde görülür. ”,
“Cumhuriyet başsavcılığının kuruluşu” kenar başlıklı 16"ncı maddesinde;
“Mahkeme kuruluşu bulunan her il merkezi ve ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulur.
Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla
Cumhuriyet başsavcıvekili atanır. ”,
“Cumhuriyet başsavcılığının görevleri” kenar başlıklı 17"nci maddesinde;
“Cumhuriyet başsavcılığının görevleri şunlardır:
1. Kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya yaptırmak,
2. Kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak,
3. Kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek,
4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. ”,
“Cumhuriyet savcısının görevleri” kenar başlıklı 20"nci maddesinde;
“Cumhuriyet savcısının görevleri şunlardır:
1. Adlî göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak,
2. Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adlî ve idarî görevleri yerine getirmek,
3. Gerektiğinde Cumhuriyet başsavcısına vekâlet etmek,
4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet başsavcıvekili bulunmadığında, Cumhuriyet başsavcısına vekâlet edecek olanı Cumhuriyet başsavcısı belirler. ”,
“Cumhuriyet savcılarının yetkisi” kenar başlıklı 21"inci maddesinde;
“Cumhuriyet savcıları, bulundukları il merkezi veya ilçenin idarî sınırları ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırları içerisinde yetkilidirler.
Ağır ceza mahkemesi ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde yer alan Cumhuriyet başsavcılıkları, yetki alanları içerisinde yürüttükleri bu mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili soruşturmaları yapar ve ivedi, zorunlu işlerin tamamlanmasından sonra düşünce yazısına soruşturma evrakını ekleyip ağır ceza mahkemesi veya özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin Cumhuriyet başsavcılığına gönderirler.
Büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan Cumhuriyet başsavcıları, bu yer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde yetkilidir. Ancak, büyükşehir belediye sınırları içerisinde yer alan ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
(Mülga dördüncü fıkra: 11.5.2005-5348/4 md.; Yeniden düzenleme: 1.7.2016-6723/30 md.) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci bölümlerinde tanımlanan suçlar (318"inci, 319"uncu, 324"üncü, 325"inci ve 332"nci maddeler hariç) ile 3713 sayılı Kanunun kapsamına giren suçlar sebebiyle açılan soruşturmalar suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülür. İl Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun
işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur.
Diğer kanunların Cumhuriyet savcılarının yetkisine ilişkin hükümleri saklıdır. ”
Hükümleri yer almaktadır.
Hangi yerdeki mahkemenin davaya bakacağını belirleyen kurala “yetki” denilmektedir. Kamu düzeninin bir gereği olan görev hususu her aşamada ve kendiliğinden gözetilirken, yetki de zaman açısından sınırlama getirilmiştir.
5271 sayılı CMK m. 12/1-2 bu konuda açık hüküm içermektedir. Bu hüküm, “Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir ” demektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 12. maddesi, sadece yer bakımından yetki konusunu düzenlemektedir. Suçun işlendiği yer biliniyorsa, davaya bakma yetkisi suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. “Suçun işlendiği yerden” maksat hareketin gerçekleştirildiği veya neticenin ortaya çıktığı yerdir. Bu durum, suçla bozulan kamu düzeninin yeniden kurulmasını, kanıtların kolaylıkla toplanmasını, cezanın etkili olmasını ve caydırıcılığı sağlayacaktır. Ayrıca, önemli suçlarda, suçun işlendiği yerde kamuoyunun duyarlılığı daha fazladır. Esasta Cumhuriyet savcısının, yer bakımından yetkili mahkeme önünde dava açması bir zorunluluktur. Bu maddeye göre de, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma yapmakla yetkili kılınmıştır. Bu nedenle yetkide ana kural, suçun işlendiği yerdir.
Bir anda işlenen (ani) suçlarda yetkinin belirlenmesinde herhangi bir sorun yoktur. Çünkü suçun işlendiği yer tektir ve o yer yetkilidir. Asıl sorun, işlenmesiyle hemen sona ermeyen ve bir süre daha süren (kesintisiz/mütemadi) suçlarda ortaya çıkmaktadır. Mütemadi suçlarda, sürekliliğin sona erdiği, kesintinin meydana geldiği yerin, suçun işlendiği yer olması, yetkili mahkemenin de buna göre belirlenmesi karşısında, kesintinin meydana geldiği yerin tespit edilmesi oldukça önem arz etmektedir.
Mütemadi suçun, tek bir bütünlük oluşturan, kesintiye uğramayan bir eylem olduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır. Bu doğal teklik aynı zamanda suçun nerede işlendiği konusunda da etkili olan bir kriter olacaktır. Çünkü eylemi kendi içerisinde bölerek her birinin nerede işlendiğini ortaya koymaya kalkılsa dahi bu mümkün olmayacak her bir eylem açısından farklı yer belirlemek söz konusu olmayacaktır. Mütemadi suç, suçun işlendiği yer açısından kısımlara ayrılabilecek bir yapıya sahip olmayan birliktelik arz etmektedir. Mütemadi suç, bu suçu oluşturan eylemin yapıldığı herhangi bir yerde işlenmiştir.
İcrai ve ihmali davranıştan oluşan bir mütemadi suç açısından her iki davranışın o suç açısından etkisi eşittir. Suç yerinin belirlenmesi bakımından birinin diğerine rüçhanı söz konusu olamaz. “Mütemadi suça dahil olan son davranışın yapıldığı ve eylemin sona erdiği yer ve zaman bu suç açısından önem arz etmektedir". Doktrindeki ağırlıklı görüş de aynı noktadan hareketle, “eğer suçun unsurları değişik yerlerde devam ettirilerek işlenmişse bu durumda failin hareketi ile oluşturduğu ya da vücut gücü ile harekete geçirdiği etken ile tamamlanmasına neden olduğu her unsurun gerçekleşme yeri suç yeri sayılabilir”. “Bir cezalandırılabilir eylem yer ve zaman itibariyle karmaşık ve geniş bir çerçeveye oturuyorsa bu eylemin tamamlanması da bu yer ve zamanla sınırlı olacaktır”.
Yetkisizlik kararına konu olan suçlardan “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçu, temadi eden/kesintisiz suçlardandır. Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği, hukuki veya fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Adliye yer itibariyle yetki kapsamında; ilçe ve il düzeyinde teşkilatlanmış ve savcılıkların yer itibarıyla yetkileri buna göre belirlenmiştir. Oysa aynı örgütün birden fazla yargı çevresini ilgilendiren suçlar işledikleri durumlarda, klasik yer itibariyle yetki kavramları bu suçlar arasındaki örgüt bağlantısını ortaya çıkartmaya yetmemektedir.
Mütemadi suçlardan olan silahlı terör örgütüne üye olma suçunda, "temadinin yakalanma ile kesileceği, kesintinin meydana geldiği yerin, aynı zamanda suçun işlendiği yer olduğu" genel bir kural olarak kabul edilmiş ise de; bazen bu durum soruşturmaların, "şüpheli veya şüphelilerin hiçbir örgütsel faaliyette bulunmadıkları, kanıtların toplanmasının zorluk teşkil ettiği hatta kamuoyunun duyarlılığının az olduğu yerlerde" yapılmasına yol açmakta, bu şekilde soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, maddi gerçekliği ortaya çıkarmakta zorlanmaktadır. Bu gibi hallerde, soruşturmada asıl olanın maddi gerçekliğe ulaşmak olduğu gerçeği ile kanıtların toplanması ve delillere ulaşmanın da kolay olduğu nazara alınarak, şüpheli ya da şüphelilerin örgütsel faaliyetlerini en çok yoğunlaştırdıkları yerin, suçun işlendiği yer olarak kabul edilmesi hukuki bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
Yine, yetkisizlik kararına konu edilen "anayasayı ihlal“ suçu, soyut tehlike suçu niteliğinde olup korunan değerlere yönelik olarak elverişli hareketlerin gerçekleştirildiği yer suç yeri olarak kabul edilmektedir.
Yetkisizlik kararına konu olan "anayasayı ihlal ve silahlı terör örgütü üyesi olma" suçları Türk Ceza Kanununun ikinci Kitap Dördüncü Kısmının Beşinci bölümünde düzenlenmiştir. 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30"uncu maddesiyle 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 21"inci maddesinde değişiklik yapılarak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci bölümlerinde tanımlanan bazı suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar sebebiyle açılacak soruşturmaların, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülmesi sağlanmıştır.
Söz konusu maddenin gerekçesinde de ayrıntıları belirtildiği üzere;
“Çözümü uzmanlık gerektiren terör suçlarının soruşturmalarının, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu il merkezinde kurulu bulunan il Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından, daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi amaçlanmış,
5235 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle il Cumhuriyet savcılarının, terör ve örgütlü suçlar bakımından bulundukları ilin mülki sınırları dahilinde her türlü soruşturma işlemini bizzat ve doğrudan yapmaya konusunda yetkilendirildikleri",
Görülmüştür.
Yukarıda belirtilen kanun hükümleri ve soruşturma dosyası kapsamında somut olay birlikte değerlendirildiğinde;
Eskişehir Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 21.07.2016 tarihli yazısı ile görevden uzaklaştırılan şüphelilerden ...’ın suç tarihi itibari ile Eskişehir İlinin İnönü ilçesine bağlı olan Oklubalı Sabri Kahvecioğlu ilkokulunda, diğer şüpheli ..."ın ise İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğretmen olarak görev yaptıkları ve her iki şüphelinin de Eskişehir ilinde mukim oldukları, her iki şüpheli açısından örgütsel faaliyetlerini en çok yoğunlaştırdıkları yerin Eskişehir İli olduğu nazara alındığında soruşturma konusu yapılan eylemlerin Eskişehir İli"nde meydana geldiği ve suç yerinin Eskişehir İli olduğu, bu kapsamda, soruşturmanın 5235 sayılı Kanunun 21/4. maddesi uyarınca suçun işlendiği yerin bağlı olduğu il olan Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi gerektiği gözetilmeden, Bozüyük Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili kılınmasına karar verilmesinde”,
İsabet görülmediğinden, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür,
IV) SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin kabulü ile, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2016 gün ve 2016/1470 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince Kanun Yararına Bozulmasına,
Diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.07.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.