Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/16099
Karar No: 2018/23190
Karar Tarihi: 25.10.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/16099 Esas 2018/23190 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/16099 E.  ,  2018/23190 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :... Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, davalının 1997 yılında Kentbank A.Ş. ... Şubesinde Kambiyo Uzmanı olarak görev yaptığını, ... Şubesinde hesabı olan dava dışı.... nın 1999 yılı Nisan ayında hesabındaki paranın kendisine ödenmesini talep ettiğini, kendisine ödeme yapılmadığı için yasal yollara başvuracağını belirttiğini, bu durum sonucunda ... Şubesinde.... A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından araştırma ve soruşturma yapıldığını ve 31/05/1999 tarihli ... Şubesi 9 numaralı soruşturma raporu düzenlendiğini, raporda işlemlerde kusur ve sorumluluğu bulunan ... Bölge Müdürlüğü Yönetmen Yardımcısı davalı ..."ten 10.000 DEM"in kanuni faizi ile birlikte 5/20 (938,27 TL) oranında tahsilinin gerektiğinin belirlendiğini beyan ederek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere, 398,27 TL"nin 10/11/1997 tarihinde tahsil tarihine kadar banka tarafından T.C.... Bankası"na bildirilen kredi faiz oranları üzerinden ve faizin BSMV"siyle, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ticari işlerde uygulanan avans faizi ve yasal fer"ileriyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, talep konusunun çalıştığı bankaya yönelik haksız eylem olarak nitelendirilerek tazminat olduğunu, zamanaşımı süresinin fiili ve zararı öğrenme tarihinden itibaren başlayıp 10 yıllık sürenin dolmuş olduğunu ve tazminata konu edilen olaylarda müvekkilinin hiçbir işleme doğrudan ya da dolaylı katılımı bulunmadığını, işlemlerin kendi servisinde dahi gerçekleştirilmediğini, olayla ilgili müvekkilinin sorumlu tutulmasını gerektirecek herhangi bir eylemi ve kusurlu kusursuz sorumluluğu bulunmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davaya konu olay tarihi olan 10/01/1997 tarihindeki bankacılık işlemleri nedeni ile olay tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, 5411 sayılı Bankacılık Kanununda fon alacaklarına ilişkin dava ve taleplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olarak kabul edilmiş ise de, ... Mahkemesinin 2014/85 Esas-2014/103 Karar sayılı ve 04/06/2014 günlü ilamında 19/10/2005 günlü 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 16.madde " geçici 16.madde bu kanun ile fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir." düzenlemesindeki "...zamanaşımı..." sözcüğünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği dikkate alınarak dava konusu bankacılık kanunundaki fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yönünden getirilen hükmün ... Mahkemesince 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 16.maddesindeki zamanaşımı kelimesi çıkartılmış olması nedeni ile geçmişe dönük uygulanamayacağı, bu alacaklar yönünden de genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilerek davaya konu alacakların talep edilebilmeleri için gerekli 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden davaya konu alacak yönünden zamanaşımı gerçekleştiğinden süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu tazminat alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ihtilaflıdır.
    4389 sayılı 23.06.1999 tarih ve 23734 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu"na 12.12.2003 günlü, 5020 sayılı Kanun"un 27. maddesiyle eklenen Ek 3. maddesine göre, "Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ve bu Kanuna göre Hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır. Fon alacakları ve bu Kanuna göre Hazine alacağı sayılan alacaklar bakımından bu sürenin başlangıcı Fon tarafından ödeme yapılmasına veya yapılacak olmasına sebebiyet veren kişilerin fiillerinin gerçekleştiği tarihten itibaren başlar."
    01.11.2005 tarih ve 35983 Mükerrer sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 141.maddesine göre “Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır.” 133.maddesinin 3.fıkrasında, “Bu madde kapsamında açılan veya açılacak davalar ile kanunî halef sıfatıyla takip edilen davalarda, lehine hükmedilen tarafa vekâlet ücreti maktu olarak belirlenir.”
    168/A maddesine göre, Bu Kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.”
    Geçici 16.maddesinde (... Mahkemesince iptal edilmeden önceki hali ile) “ Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zaman aşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir. “
    ... Mahkemesi"nin 2014/85 esas 2014/103 karar sayılı 04.06.2014 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun"un Geçici 2. maddesindeki “zaman aşımı ve “ sözcüklerinin iptaline karar verilmiş, karar 12.09.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanmıştır.
    01.07.2012 tarihinden önce yürürlükte bulunan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 125. maddesinde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmektedir. Aynı hüküm, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesinde de yer almaktadır. Buna göre, olağan zamanaşımı süresi on yıl olup kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça tüm borç ilişkilerinde zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmaktadır.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde, ... Mahkemesi"nin 04.06.2014 tarih ve 2014/85 esas 2014/103 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5411 sayılı Kanun"un 168. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun ilk hâlinde ayrıksı bir hüküm öngörülmediğinden anılan Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarında da zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmıştır. Ancak 12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanun"un 27. maddesiyle 4389 sayılı Kanun"a eklenen Ek 3. maddeyle, söz konusu Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, 4389 sayılı Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde on yıl olan zamanaşımı süresi, 4389 sayılı Kanun"a eklenen Ek 3. maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinden itibaren yirmi yıl olmuştur.
    01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Kanun"un 141. maddesinde de ... 4389 sayılı Kanun"un Ek 3. maddesine benzer bir hükme yer verilmektedir. Buna göre, 5411 sayılı Kanun"dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olması kurala bağlanmaktadır.
    Öte yandan, 5411 sayılı Kanun"un itiraz konusu geçici 16. maddesinde, "Bu Kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir." hükmü getirilerek 141. maddede öngörülen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olması sağlanmaktadır. Zamanaşımına ilişkin hükmün geçmişe etkili olması gerçek geriye yürümeyi ifade etmektedir. Dolayısıyla Geçici 16.madde ile getirilen hüküm 01.11.2005 tarihinden önce dolmuş olan zamanaşımı sürelerini canlandırmaktadır.
    ... Mahkemesince iptal edilen 5411 sayılı Kanun"un Geçici 16. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte zamanaşımının dolup dolmadığı tespit edilirken ... 4389 sayılı Kanun"a eklenen Ek 3. maddenin de göz önünde tutulması zorunludur. Zira Fon alacaklarında zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu kuralı, ilk kez 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Kanun"un 141. maddesiyle değil, ... 4389 sayılı Kanun"a eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle getirilmiştir. Söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinde henüz on yılını doldurmamış tüm Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıla uzadığından, bu alacaklar yönünden zamanaşımı süresinin bitmiş olduğundan söz edilemez. Bu durumda itiraz konusu kuralın, 26.12.2003 tarihinden önce on yılını dolduran alacaklara ilişkin zamanaşımı süresini yeniden canlandırarak yirmi yıla uzattığı söylenebilir.
    Diğer taraftan itiraz konusu kuralın zamanaşımını uzatabilmesi için, kuralın yürürlüğe girdiği 01.11.2005 tarihi itibarıyla ihtilaf konusu Fon alacağının henüz yirmi yılını doldurmamış olması gerektiği de açıktır. Zira Fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiş olup şayet geçici 16. maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yirmi yıl dolmuş ise zamanaşımının uzamasından söz edilemeyecektir.
    Şu hâlde sözkonusu kural nedeniyle yirmi yıla uzayan zamanaşımı, 26.12.2003 tarihinden önce on yılını doldurup, 01.11.2005 tarihinde ise henüz yirmi yılını doldurmayan alacaklara ilişkin olanlardır. Diğer bir ifadeyle, itiraz konusu kural gereğince, 26.12.2003 tarihinden önce on yılını doldurup, 01.11.2005 tarihinde ise henüz yirmi yılını doldurmayan alacaklara ilişkin zamanaşımı süreleri yirmi yıla uzamaktadır.
    Somut olayda ise davaya konu edilen zararın kaynağı olan olay 10/11/1997 tarihinde yani 4389 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu bir sırada gerçekleşmiş olup ayrık bir düzenleme bulunmadığından 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125.maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi iken ve henüz 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı bir sırada yani 23.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanun"un 27.maddesi ile 4389 sayılı Yasa ile eklenen Ek 3.madde ile zaman aşımı süresi uzatıldığından tabi olduğu zamanaşımı süresi 20 yıla çıkmıştır. Bu itibarla 5411 sayılı Yasanın Geçici 16.maddesinde yeralan zamanaşımı süresini geçmişe yürüten ... Mahkemesince iptal edilen hüküm, 23.12.2003 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresini dolduran olaylara ilişkin olup iptal kararının somut olaya etkisi yoktur. Başka bir anlatımla somut olay açısından zamanaşımı süresinin 10 olarak kabulüne bu karara atıfla imkan yoktur. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın zaman aşımından reddi hatalı olmuştur.
    O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 25/10/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi