(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2018/3386 E. , 2020/1379 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili şirketin eski yetkili satıcılarından olduğunu, davalının müvekkilinden aldığı mal bedellerinden kaynaklanan 181.783,31 TL alacağının bulunduğunu ileri sürerek söz konusu miktarın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki yetkili satıcılık ilişkisi çerçevesinde müvekkilinin borçlu olmayıp, alacaklı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre, davacının, davalıdan alacağının olmadığı saptandığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/16342 esas ve 2015/1976 karar ve 16.02.2015 tarihli ilamı ile “Taraflar arsında yetkili satıcılık ilişkisi bulunduğu ve bu ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağına karşılık davacıya çekler verildiği, bu çeklerin davacı defterlerinde önce alacak hanesine kaydedilip tahsil edilemeyince borç hanesine kaydının yapıldığı ve davalı aleyhindeki takiplere rağmen tahsil edilemediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davacının alacağına karşılık verilen çekleri takibe koymasına rağmen takiplerin işlemsiz bırakılması sonucunda davalının keşideciye başvurma hakkının engellendiği ve bu nedenle davacının kusuru sonucunda davalının zarara uğratıldığı yolundaki yerel mahkeme gerekçesinde isabet bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Kambiyo senedi düzenlenmesi tek başına borcun yenilenmesi anlamında kabul edilemez. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nun 114/1. maddesi uyarınca borcun yenilendiğinin sözleşmeden açıkça anlaşılması lazımdır. Taraflar arasında çek verilmekle borcun yenilendiğine dair bir sözleşme bulunmadığına göre, tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile alacaklının hem cari hesap ilişkisine dayanarak hem de kambiyo senetlerine dayanmak suretiyle alacağını takip ve dava etmesi mümkündür. Takiplerin işlemsiz bırakılması davacının alacağını sona erdiren bir neden olarak kabul edilemez. Taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar 818 sayılı BK."nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olup, zamanaşımı süresi içinde alacaklının alacağını dava edebileceğinin kabulü gerekir. Zira, aksi yönde bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Mahkemece, belirtilen bu ilkeler gözetilmeksizin somut olay bakımından delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sonuç: yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına bozulmasına,” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak verilen karar da, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının taraflar arasındaki 2003 yılından sonraki döneme ilişkin ticari ilişki nedeni ile davalıdan 181.781,31 TL alacaklı olduğu, bu borç için bono ve çek verilmiş olmasının borcu sona erdirmediği, bonolar ve icra takibine konu edilen çekler nedeni ile yapılacak tahsilatlar ile birlikte tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile mevcut alacak davasının açılmasına engel hal olmadığı, faiz istenilmekle birlikte başlangıç tarihi belirtilmediği için davacı alacağına dava tarihi olan 25.01.2010 tarihinden itibaren tarafların tacir olmaları da dikkate alınıp değişen oranlı avans faizi uygulanması gerektiği kabul edilip, Ankara Gayrimenkul 22. Satış İcra Müdürlüğü"nün 2006/918 esas sayılı icra takip dosyası, ... İcra Müdürlüğü"nün 2001/10872 esas sayılı ve... 27. İcra Müdürlüğü"nün 2004/6012 esas sayılı icra takipleri ile toplam bedelin 54.000,00 TL olan altı adet bono nedeni ile yapılacak tahsilatlar ile birlikte tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile 181.781,31 TL"nin dava tarihi olan 25.01.2010 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalı tahsiline karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince temyiz talebine başvurulmuştur.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
Yerel mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılama yapılıp hüküm kurulmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira bilirkişi raporunda tespit edilen alacak miktarı davacının usulüne uygun tutulmayan defterlerine dayanılarak belirlenmiş olup, alacağın dayanağını oluşturan belgeler bilirkişi raporu içeriğinde yer almadığı gibi, davalı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazları da karşılanmamıştır. Bilirkişi raporunda tespit edilen alacağın dayanağı belgelere yönelik bir belirleme tespitte bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin ticari ilişkinin sürdüğü döneme yönelik defter ve kayıtların mahkemeye sunularak, sunulamaması durumunda gerekirse defter ve kayıtların ve dayanak belgelerin yerinde incelenmesi suretiyle, davacının cari hesaba ilişkin alacağının varlığı ve miktarının tespiti için yeniden tarafların itirazlarınında karşılayacak şekilde, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasından ibarettir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.