3. Hukuk Dairesi 2014/689 E. , 2014/8108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 10. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2013/688-2013/1342
Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakasının arttırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi"nin 2004/251 E-2004/532 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuk için 250 TL iştirak, müvekkili için 200 TL yoksulluk nafakalarına hükmedildiğini, bu nafakanın davacı ve çocuğun ihtiyaçlarına yetmediğini, çocuğun halen Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi öğrencisi olduğunu, aylık 2000.TL okul masraflarının davalı tarafından karşılandığını, ancak bu nafakaları ve ödemeleri zamanında yapmadığından müvekkilinin, bu giderlerin ödenip ödenmeyeceği konusunda sürekli kaygı yaşadığını, davalının iyi bir gelirinin bulunduğunu, yeminli mali müşavir olarak çalıştığını bu nedenle daha önce hükmedilen iştirak nafakasının 4000.TL"ye çıkarılmasına yada özel okul masraflarının mezuniyete kadar karşılanmasına karar verilerek, ek olarak da 2.000 TL iştirak nafakasının karara bağlanmasını; 200 TL olan yoksulluk nafakasının da 2000.TL"ye çıkarılmasını ve bu nafakaların her yıl enflasyon oranında artırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının çalışarak bir gelir elde ettiğini, babasının vefatı nedeniyle babasından da kendisine maaş bağlandığını, babadan kalan miras haklarının bulunduğunu, bu nedenle davacının yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müşterek çocuk Doruk"un özel okul, kurs ve diğer giderlerinin müvekkili tarafından karşılandığını, nafaka bedelinin çok üzerinde harcama yapıldığını bu giderleri müvekkilinin itiraz etmeksizin ödediğini, bu nedenle davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin İstanbul"da yeminli mali müşavir olarak çalıştığını, ancak dava dilekçesinde belirtilen düzeyde gelirinin olmadığını belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; a)Gaziosmanpaşa 1.Aile Mahmemesinin 2004/251 E.-2004/532 K. sayılı kararı ile müşterek çocuk için ödenen 250.TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren değiştirilerek bu tarihten itibaren davalının, müşterek çocuğun özel okul servis yemek dershane ve özel kurs giderlerinin davalı tarafından ödenmesine, ayrıca dava tarihinden itibaren müşterek çocuk için ödenen 250.TL iştirak nafakasının artırılarak 750.TL çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine; bu miktar olarak belirlenen nafakanın davacının talebi ile her yıl TÜİK"in belirlediği ÜFE oranında artırılmasına,
b) Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesinin 2004/251 E-2004/532 K. sayılı kararı ile davacı için ödenen 200.TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren artırılarak 400.TL"ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm; taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıda belirtilen bozma nedeni dışındaki sair temyiz itirazlarının sonra incelenmesine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 327/1. maddesinde çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.( TMK. nun 329/1. maddesi )
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. ( TMK."nın 330/1. ve 331. maddesi)
Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.
Diğer taraftan, ilamla hükmedilse dahi hüküm bölümünün infazı kabil olması zorunlu olup yorum, tahmin, takdir yoluyla infaz kabiliyeti olmayan ilam hükmünün infazı sağlanamaz.
İlamların infaz edilecek bölümleri hüküm bölümünde yer alan kısımlarıdır. Diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle mahtud yetkili İcra Tetkik Mercii Hakimi ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirleme yetkisine sahip değildir.
Nitekim, İİK.nun "ilam mahiyetini haiz belgeler" başlığını taşıyan 38. maddesinde; Mahkeme huzurunda yapılan saikler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re"sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir... denilmektedir. Yine bazı özel kanunlarda, konuları ile ilgili birtakım belgelerin ilam niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. (AK.m. 162, 64, 86; Noterler K.m. 145/II-, m. gibi)
Dolayısıyla yasakoyucu hangi belgelere dayanılarak ilamlı takip yapılabileceğini önemine binaen titizlikle düzenlemiş, gerekli gördüğü hallerde bunu kanunla belirleyip sınırlandırmış, anılanlar dışında kalan kayıt ve belgelerin ilamlı takiple icraya konulmasına üstünlük tanımamıştır.(HGK.nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E.-1997/776 K.)
Bu nedenle her ne kadar mahkemece, ilamın hüküm bölümünün 2. bendinde; (davacı tarafın talebi doğrultusunda) müşterek çocuğun özel okul, servis, yemek, dershane ve özel kurs giderlerinin davalı tarafından ödenmesine, şeklinde hüküm tesis edilmiş ise de bu hükmün infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Zira, her zaman tek taraflı olarak temin edilebilecek okul taksitlerine, dershane ve özel kurs ücretlerine ilişkin belgelere dayanılarak (ayrıca alacak ilama bağlanmaksızın) ilamların icrası yoluyla takip yapılamaz.
O halde mahkemece; çocuğun yaşı, okul, servis ve diğer ihtiyaçları hep birlikte değerlendirilerek nafaka yükümlüsü davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, infazda tereddüte mahal vermeyecek şekilde hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.