20. Hukuk Dairesi 2015/2986 E. , 2016/1505 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... ..., yörede 2013 yılında yapılan ve 25.04.2013 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında orman niteliği ile tapuda kayıtlı olan Kocatöngel köyü 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini yitirmediği halde, hatalı işlemle 2/B uygulaması sonucu orman sınırları dışına çıkartıldığını ileri sürerek, 2/B uygulamasının iptali ile taşınmazın orman niteliğiyle tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davalı ... ... hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz hakkındaki 2/B işleminin iptaline, taşınmaz orman niteliğiyle ... adına tapuda kayıtlı olduğundan yeniden sicil oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı ... ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/03/2014 gün ve .../... - ... sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Yörede 2005 yılında yapılan kadastro sırasında dava konusu taşınmazın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tesbit edildiği, bu tesbite karşı ... ... açtığı davada ... Kadastro Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararı ile kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın orman niteliğiyle tesciline karar verildiği, kararın kesinleştirilerek tapuda infazının sağlandığı, belirtilen dosyada alınan orman bilirkişi raporunda, taşınmazın 1959 tarihli memleket haritası ve 1947 tarihli hava fotoğraflarında orman sayılan yerlerden olduğu, eylemli 8 - 20 yaşlarında fındık ağaçları ile kaplı olduğunun bildirildiği, mahkemece de orman bilirkişi raporu doğrultusunda eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle taşınmazın orman olarak tesciline karar verildiğini, tesbit tarihinde taşınmazın, eylemli fındık bahçesi olduğu, daha sonra 2013 yılında yapılan 2/B uygulaması sırasında taşınmazın orman sınırları dışına çıkartılmasına karşı davacı ... ... tarafından açılan bu dava sırasında alınan orman bilirkişi raporunda, taşınmazın 1982 tarihli memleket hartasında fındıklık olarak görüldüğü, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirdiğinin rapor edildiğini, mahkemece, çekişmeli taşınmazın hükmen orman olması nedeniyle 2/B uygulamasına konu edilemeyceği gerekçesiyle ... ve ... ... ... ... hakkındaki dava kabul edilmiş ise de, mahkemenin kabulünün bu konudaki mevzuata ve dosya kapsamına uygun düşmediği, diğer taraftan, davalı
... ... hakkındaki davanın husumetten reddedildiği, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin üçüncü fıkrasında, ... ... tarafından orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarına karşı açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler olarak gösterilmiştir. Eldeki davada davalı ... ..."ın taraf sıfatının bulunup bulunmadığının, kanundaki “hak sahipliği” kavramının şerh edilmesiyle açıklığa kavuşturulabileceği, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin ikinci fıkrasında, “hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım ... ... ... ; 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım ... ve ... ... ....dür.” denildiği, bu maddedeki “hak sahipliği” kavramının yerleşmiş Yargıtay uygulaması ile, tapulu taşınmazlarda tapu sahipliği, tapusuz yerlerde ise 3402 sayılı Kanunun 17. maddesinde öngörülen 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği bulunan gerçek ve tüzel kişiler olarak kabul edildiği, başka bir ifade ile, bir taşınmaz üzerinde lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşulları gerçekleşmiş olan kişiler tarafından sınırlamaya itiraz davalarının açılabileceği, bu durumda, evrensel hukukun genel ilkelerinden olan silahların eşitliği ilkesinden hareketle, aktif dava ehliyeti için taşınmaza zilyet olmak kabul edildiğine göre, pasif dava ehliyeti için zilyetliğin öncelikli olarak kabulünün gerekeceği, bu durumda pasif husumet yönünden bir taşınmaza zilyet olmak yeterli kabul edilmesi gerektiği, somut olayda; çekişmeli taşınmazın, 2005 yılında yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin 20 yılı geçtiği kabul edilerek davalı adına tespit edildiği, bu tespite karşı ... ...ce açılan dava üzerine taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman olması nedeniyle tesbitin iptal edildiği, daha sonra 2013 yılında yapılan 2/B uygulaması sırasında, taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirdiği belirlenerek ve 2/B çalışma tutanağında halen ... ..."ın işgalinde olduğu belirtmesi yapılarak orman sınırları dışına çıkartıldığı, taşınmazın eylemli olarak 20 - 30 yaşlarında fındık ağaçları ile kaplı olduğu ve davalının bu yerdeki zilyetliğinin fındık ağaçlarının yaşından daha fazla olması gibi olgular karşısında davalının taşınmazda hak sahibi olduğunun açık olduğu, buradaki zilyetliğin, özellikle taşınmazın orman olarak tescil edildiği 2006 yılından sonra hukukî temeli olmayan bir zilyetlik olsa da, sosyolojik olarak geçerli ve meşru bir zilyetlik olduğu, zira, davalı kişinin bu taşınmaza zilyet olduğu yaklaşık 50 yıllık dönemde, yöre halkının taşınmaza herhangi bir müdahaleleri olmadığı gibi, bu yerin davacıya ait olduğunun da kabul edildiği ve bu durumun tanındığı, benzer durumların oldukça yaygın olduğu hususunun da ülkemizin bir gerçeği olduğu, bütün bu olgular karşısında, davalı gerçek kişinin bu taşınmaz üzerinde hak sahibi olmadığını iddia etmenin, açık ve somut gerçekliğe aykırı düşeceği, her ne kadar 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartılan yerler ... adına çıkarılmakta ise de, özellikle 6292 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, 2/B alanlarının kullanıcılarına satılması ve/veya bedelsiz iadesi (tapulu alanlar için) sözkonusu olduğundan, bu yerin 2/B ile orman sınırları dışına çıkarılacak yerlerden olduğunun belirlenmesini istemede davalı zilyedin hukûkî yararının bulunduğu bu nedenlerle, davalı gerçek kişi aleyhine açılan davanın husumetten reddinin de doğru görülmediği] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davalı ... ...na yönelik davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılara yönelik davanın sübut bulmadığından reddine, dava konusu taşınmaz zaten ... adına tapuda kayıtlı olup, parselin 41 nolu Orman Kadastro Komisyonunca orman sınırları dışına çıkarılan kısmıyla ilgili kullanıcı tespiti de, 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek-4. maddesi gereğince daha sonra kullanım kadastrosu sırasında yapılacağından bu aşamada dava konusu taşınmazla ilgili sicil oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ... ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk kez 1978 yılında orman kadastrosu ve 2. madde uygulamaları yapılmışsa da itirazlar incelenerek karara bağlanmamış, orman kadastro haritası düzenlenerek ilâna çıkartılmamıştır. Daha sonra 2005 yılında 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmiştir. 2013 yılında yapılan 2/B uygulaması 25/04/2013 tarihinde ilân edilmiş, temyize konu dava 22/05/2013 tarihinde süresi içinde açılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ... ...ne yükletilmesine 10/02/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.