8. Hukuk Dairesi 2018/2932 E. , 2019/1711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu 1276, 125, 1224, 558, 2702, 1800, 78, 79 ve 1278 parsel sayılı taşınmazların davacı ve davalılardan ...’a murislerinden kaldığını, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/45 Esas, 2011/41 Karar sayılı veraset ilamındaki payları nispetinde mirasçılarına intikal ettiğini, taşınmazları davalılardan ..."ın kullandığını, müvekkiline herhangi bir pay verilmediğini, diğer davalı şirketin de aynı şekilde geçerli bir hakka dayanmadan hissedarların maliki olduğu taşınmazdan faydalandığını ve herhangi bir bedel ödemediğini belirterek taşınmazlar üzerinde müvekkilinin hissesi oranında müdahalenin men"ine fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla geriye dönük beş yıllık ecrimisil bedelinin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlardan 558, 125, 1224, 1276 ve 1278 parsel sayılı taşınmazların tarla vasfında olmasına rağmen üzerlerinde her hangi bir zirai ve tarımsal üretimin yapılmadığı, gelir getiren bir unsurun bulunmadığı ve yıllardan beri bu taşınmazlara girilmediğinin anlaşıldığı, 78 ve 79 nolu parseller açısından ise üzerinde 8-9 yaşlarında ceviz ve Trabzon hurmalarının bulunduğu, ağaçların mahalli bilirkişi beyanlarından anlaşılacağı üzere davalı ... tarafından dikildiği ancak henüz ekonomik verim çağında olmadıkları ve giderlerinin gelirlerinden daha fazla olduğunun tespit edildiği, 2702 parsel üzerinde tarafların ortak olduğu ... Petrol İstasyon Şirketi’nin olduğu, bu şirketten elde edilen gelire yönelik talebin men"i müdahale ve ecrimisil davasının konusu olamayacağı ve şirket ortaklığı ile alakalı davacı tarafından ayrı bir dava açılması gerektiği, 1800 parsel sayılı taşınmazdaki evin davalı tarafından mirasbırakanın sağlığında yaptırıldığı ve o zamandan beri oturulması dolayısıyla ecrimisile konu olabilecek her hangi bir hususun bulunmadığı, babasının sağlığında evin yaptırılması nedeniyle haksız işgalin de söz konusu olmadığı, 2702 parsel sayılı taşınmazda bulunan evlerin kira gelirlerinin kim tarafından alındığının tam olarak tespit edilemediği, davalıların bu geliri aldığına dair sözleşme veya delil ibraz edilmediği aksine mahalli bilirkişi ... Şirin" in beyanlarında dava dışı İshak"ın kira gelirlerini aldığının beyan edildiği gerekçeleriyle “Davanın Yanık Köyü 78 ve 79 parsellere yapılan müdahalenin meni yönünden kabulü ile davacının ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/145 Esas, 2011/41 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen hissesi oranında davalının bu taşınmazlara yaptığı müdahalesinin menine, diğer taşınmazlara yapıldığı iddia edilen müdahalenin meni yönünden davanın reddine, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine,” karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmazda paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
1. Taraf vekillerinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmemiştir.
2. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazda taraflardan davacı ile davalı ... paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 günlü ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).
Öte yandan; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 Sayılı kararı). 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266. vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delilerden; davaya konu 1276 ve 1278 parsel sayılı taşınmazların davacı, davalılardan ... ve dava dışı diğer paydaşlar adlarına, 1224, 78, 558, 1800 ve 2702 parsellerin kök muris ... Oğlu ... ... adına, 79 nolu parselin kök muris ... Oğlu ... ... ile davacı adına, 125 parsel sayılı taşınmazın ise kök muris ... Oğlu ... ..., davacı ile dava dışı Hüseyin ... adlarına hisselerin bir kısmının paylı bir kısmının ise elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olaya gelince; Mahkemece dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile tarafların iddia ve savunmalarından dava konusu 1800 parseli, üzerindeki ev ile birlikte bir bütün halinde davalı ...’ın kullandığı anlaşıldığına göre, davacının elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken evin davalı tarafından murisin sağlığında yaptırıldığı ve o zamandan beri oturulduğu gerekçesiyle reddine karar verildiği, (davacının) ecrimisil talebine yönelik ise taşınmazın niteliği de dikkate alınarak (yukarıda ilkeleri belirtilen) intifadan men koşulunun nizalı taşınmaz yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği saptanarak oluşacak sonuca göre ecrimisil talebinin de değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan 2702 parsel üzerinde bağımsız olarak bulunan iki katlı binaya ilişkin, dairelerin ne şekilde kullanıldığı, davalı tarafından bizzat ya da kiraya verilmek sureti ile kullanılıp kullanılmadığının her türlü teredütten uzak olacak şekilde belirlenmemiştir. Şayet söz konusu binanın davalı tarafından bizzat kullanıldığı tespit edilirse, paydaşlar tarafından kullanılan yerler için intifadan men şartının aranması ve bu hususun kanıtlanması gerektiği açıktır. Dava konusu binanın davalı tarafından kiraya verilmek sureti ile kullanıldığının ispatlanması durumunda ise intifadan men olgusunun oluştuğu bilinmektedir. Ayrıca dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ...lar Petrol ve Petrol Ürünleri İnş. Harf. Taş. Turz. San ve Tic. Ltd. Şti. hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar da verilmemiştir.
O halde; mahkemece yapılacak iş, dava konusu 2702 nolu parsel üzerinde bulunan iki katlı binanın davalı tarafından kiraya verilmek sureti ile kullanıldığının ispatlanması durumunda, intifadan men olgusunun oluştuğu gözetilerek, dava konusu yerde yeniden keşif yapılarak, taraf tanıkları dinlenerek yukarıda belirtilen ilke ve esaslara göre, iddia ve savunma çerçevesinde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerine yönelik bir karar vermek olmalıdır.
Diğer taraftan 1800 nolu parseli bir bütün olarak kullandığı anlaşılan davalı aleyhine (davacının) elatmanın önlenmesi isteminin (payına vaki olacak şekilde) kabul edilmesi ve ecrimisil yönünden ise taşınmazın niteliğine göre yukarıda ilkeleri ifade edilen intifadan men şartının (somut olayda) oluşup oluşmadığı tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde saptanıp oluşacak sonuca göre değerlendirmenin yapılması gerekirken, yazılı gerekçe ile anılan hususlar gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalıdır. Ayrıca gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilen ...lar Petrol ve Petrol Ürünleri İnş. Harf. Taş. Turz. San ve Tic. Ltd. Şti hakkında dosya kapsamına göre olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Tüm bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi yanlış olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının da bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 20/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.