1. Hukuk Dairesi 2014/6780 E. , 2015/7004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2009/114-2013/345
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakan kardeşleri İsmail ’nın kayden malik olduğu 1797 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 nolu bağımsız bölümü davalı kardeşlerine ölünceye kadar bakma akti ile devrettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile miras payları oranında adlarına tescili istemişlerdir.
Davalı, akit öncesi ve sonrası murisin bakımının kendisi tarafından yapıldığını, tüm hastalık döneminin birlikte geçirildiğini, aktin bakım karşılığı yapıldığını ve muvazaa içermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan belgelerden, çekişme konusu 1797 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan İsmail adına kayıtlı iken, 28/11/2008 tarihli ölünceye kadar bakma akti ile davalı kardeşi Nedret’e temlik ettiği, mirasbırakanın bekar ve çocuksuz olarak 16/01/2009 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kardeşleri Emin, Zeki ve Filiz ile davalı kardeşi Nedret’i bıraktığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olayda, mirasbırakanın 09/01/2008 tarihinde felç geçirdiği, temlike konu aktin 28/11/2008’de yapıldığı, kısa bir süre sonra 23/12/2008 tarihinde mirasbırakan tarafından emekli maaşının alınması için davalıya vekalet verildiği, mirasbırakanın hastanede kaldığı dönemde bakımının davalı tarafından yapıldığı, öncesinde de mirasbırakanla ilgilendiği, yargılama sırasında dinlenen tanıklardan Osman’ın beyanından, dava konusu taşınmazın davacılardan Filiz tarafından mirasbırakandan istendiği halde, Filiz’e vermediğinin anlaşıldığı, mirasbırakanın iradesinin bakım amacına yönelik olup, diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının kanıtlanamadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.