2. Hukuk Dairesi 2016/3638 E. , 2016/4779 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Velayetin Geçici Düzenlenmesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde,velayetin geçici düzenlenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinde davalının adresinin bildirilmediği, bu hususta davacıya verilen kesin süreye rağmen gereğini yapmadığı gerekçesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından mahkemeye verilen dava dilekçesinde davalı tarafın adresinin yazılmadığı, Mahkemece, iki hafta içinde davalının açık adresinin bildirilmesi, aksi halde davanın açılmamış sayılacağı hususunun davacıya ihtar edildiği, davacının da 28.9.2015 ve 23.11.2015 tarihli dilekçeleri ile, davalının açık adresini tespit edemediğini, zabıta marifeti ile araştırılmasını, tespit edilemez ise, ilanen tebligat yapılmasını talep etmiştir. Bunun üzerine dava dilekçesi davalının adres kayıt sistemindeki adresine tebliğe çıkarılmış, ancak mahkemece tebligatın usulüne uygun olmadığı tespit edilmiş, yeniden aynı adrese tebliğe çıkarılmış, tebliği çıkaran merci tarafından, tebliğ evrakına "bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için tebligatın Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine" ilişkin bir şerh konulmadığı halde posta memuru tarafından Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır.
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine göre “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Yönetmeliğin 16. maddesinde, “Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.”; Yönetmeliğin 79. maddesinde, “16. maddenin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemine göre düzenlenecek tebliğ zarfı açık mavi renkte bastırılır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak usulüne uygun (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek Tebligat Kanununun 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkartılıp, işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacının dava dilekçesinde davalının adresini bildirmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davalının dava dilekçesinde T.C kimlik numarası bulunduğuna ve buna göre adres kayıt sistemindeki adresine erişilebildiğine göre, adres bildirilmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.03.2016 (Perş.)