3. Hukuk Dairesi 2014/3476 E. , 2014/8505 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2012
NUMARASI : 2011/390-2012/383
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine 7008 nolu aboneye dayalı olarak tahakkuk ettirilen 60.421,50 TL"lik fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava kaçak tarımsal sulama tahakkuku nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece yargılama sürecinde iki kök bir ek rapor alınmış, 2.kez alınan ve davacı hakkında sayacın müşterinin kusuru dışında bir nedenle doğru tüketim kaydetmemesine dair 20.madde uyarınca hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
26.03.2012 tarihli ek raporda; davacı aboneliğinde mevcut sayacın 20.10.2009 tarihi sonrası davacı kusuru dışında arızalanarak doğru tüketim kaydı yapmadığı, bu çerçevede 20.10.2009 tarihi ile yeni sayacın takıldığı 28.02.2010 tarihi arasındaki süre için Yönetmeliğin 20.maddesine göre dönem faturası düzenlenmesi gerektiği, davacının, davalı elektrik şirketine dava kapsamındaki dönem faturası ile ilgili olarak 51.152,25 TL asıl alacak, 9.207,44 TL asıl alacak KDV"si olmak üzere toplam 60.359,69 TL borçlu olduğu, davacının toplam 61,81 TL borçlu olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından ibraz edilen 22.05.2011 tarihli raporda; davacı aboneliğinde davacı kusuru dışında mevcut sayacın arızalanması ve daha sonrasında yanmasından dolayı 20.10.2009 tarihi sonrası sayacın tüketim kaydetmediği, yeni sayacın takıldığı 28.02.2010 tarihine kadar geçen süre için Yönetmeliğin 19. ve 20.maddesine göre fatura düzenlenmesinin gerektiği, yapılan hesaplama neticesinde, davacının davalı elektrik şirketine sayaç tarafından kaydedilmeden yapılan elektrik tüketimi ile ilgili olarak 21.896,70 TL asıl alacak, 3.941,41 TL asıl alacak KDV"si olmak üzere toplam 26.585,94 TL borçlu olduğu, 33.835,56 TL borçlu olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Mevcut yargılama dosyasında ilk bilirkişinin düzenlediği rapor ile hükme dayanak yapılan ikinci bilirkişi raporu arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece çelişki giderilmeden karar verilmiştir. Çelişkili raporlara dayanılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu cihetle, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece ilk bilirkişinin düzenlediği rapor ile ikinci bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan
Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak giderilmesi, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının belirlenmesi gerektiğinin bilirkişiye hatırlatılması, daha sonra tüm deliller ve yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.