14. Hukuk Dairesi 2014/16350 E. , 2016/6283 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.05.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 17.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... Noterliğinin 08.03.2000 tarihli ve ... yevmiye no"lu "Düzenleme Şeklinde Ölünceye Kadar Bakma Vaadi Sözleşmesi"ne göre ... İli, ... İlçesi, .... Mahallesi .... Sokak No: .... "de bulunan 4 katlı apartman dairesinin 3. katındaki dairesinin 1/2 hissesinin ölünceye kadar bakma kayıt şartıyla ... tarafından kendisine temlik edilmesi nedeniyle tapu iptali tescil isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, harç yatırılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz.
Bu itibarla mahkemece, davacı vekili tarafından eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle 492 sayılı Kanunun 30. maddesi hükmü gözetilerek dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken dava şartı olan eksik harcın ikmal edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükümün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de 6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın
kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda; mahkemece davacı tarafın yatırması gereken eksik dava harcının miktarı açık olarak belirtilmediği için verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Bu durumda davaya devam edilerek tarafların delilleri toplanıp, bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın usulden reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.