Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3659
Karar No: 2014/9086
Karar Tarihi: 05.06.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/3659 Esas 2014/9086 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/3659 E.  ,  2014/9086 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/02/2012
    NUMARASI : 2010/341-2012/108

    Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Dava kaçak su bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir .
    Dosya içeriğinde mevcut kaçak su tespit tutanağında davalının sayaç yerine ara boru bağlamak suretiyle kaçak su kullandığı zapt altına alınmıştır .
    Davalı vekili cevap layihasında; kaçak su iddiasının doğru olmadığını, 13 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/67 sayılı dosyasında davacıya sayaç bağlanması konusunda 18/03/2010 tarihli ara kararına rağmen bunun yerine getirilmediğini, sayacın mahkeme kararı ile bağlanma tarihi öncesinde tutanakların düzenlendiğini, şirketin bulunduğu binada 8 tonluk su bulunduğunu, ihtiyaçlarını bu depodan karşılandığını, kullanılan suyun kaçak su olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda; asıl alacağa KDV işletilmiş gecikme faiziyle birlikte borçlunun ödeyeceği toplam meblağın 96.807,34 TL olduğu belirlenmiştir. Ancak hüküm tesisi esnasında yerel mahkeme KDV yönünden bilirkişi raporundan ayrılarak haksız fiilden doğan tazminat alacaklarına KDV uygulaması mümkün olmadığı gerekçesiyle asıl alacağa KDV işletmemiş, bu yönüyle bilirkişi raporundan ayrılmıştır.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Uyuşmazlık; haksız eylem niteliğindeki kaçak su kullanımına dayalı tazminat alacağına Katma Değer Vergisi (KDV) eklenip eklenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili yasal mevzuatın irdelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK) "nun 1.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında; “her türlü mal ve hizmet ithalatı” ile “diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler”in katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra; aynı Kanunun 2.maddesinin 3.bendinde; “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımlar da” mal teslimi olarak kabul edilmiştir.
    Sözü edilen Kanunun 5.maddesinde yer alan “vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır.” hükmü ile “hizmet sayılan haller” düzenlenmiş; Kanunun 10.maddesinin (g) bendinde “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi” vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmiştir.
    Verginin matrahını düzenleyen “teslim ve hizmet işlemlerinde matrah” başlıklı 20.maddesinde de “belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedeli Katma Değer Vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
    Diğer taraftan, davalı kurum sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davacı taraf ise, sözü edilen hizmetten sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belki de bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak olarak sudan yararlanmış bulunmaktadır.
    O halde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmeli ve davalı idarenin bu gibi durumlara ilişkin olarak belirlediği kurallara uygun bedelin davacı tarafından ödenmesi gerekir. Bu sonuç için sunulan edimden davacının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterli görülmelidir.
    Öte yandan davacı idarenin sunduğu su hizmetinden yararlanan kişi (davalı); nedensiz zenginleşme, haksız eylem veya vekaletsiz iş görme koşullarının gerçekleştiğinin ispatı gerekmeksizin idarenin “yönetmelik veya tarife” hükümlerine uygun olarak istediği bedeli ödemek zorundadır. O kadar ki; borçlunun (davalının), zenginleşmesinin istenilen bedelden daha az olması veya alacaklının (davacının) savunulduğu kadar fakirleşmemiş bulunması istenilen bedelin miktarını etkilemeyecektir (YHGK.nun 20.12.2000 gün ve 2000/3-1803-1813 E., K.; 13.02.2002 gün ve 2002/3-100-68 E., K. sayılı ilamları).
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
    Davacı kaçak su kullanımı sonucu düzenlenen fatura miktarına KDV eklenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
    Yukarıda da izah edildiği üzere, konuya ilişkin yasal mevzuat uyarınca kaçak kullanım bedeline KDV eklenmesi yasal bir zorunluluk olduğuna ve taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişki kurulduğuna göre, davacının kaçak kullanımından da bu çerçevede sorumlu olduğu açıktır.
    Aksine bir yaklaşımla, kaçak su kullanımında KDV alınmayacağının kabulü halinde, sözleşme yaparak dürüst davranan ve normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak su kullanan kişiler lehine bir sonuca yol açılarak, kaçak kullananlar korunmuş ve kaçak kullanım teşvik edilmiş olur ki, bunun kabulü mümkün değildir.
    Sonuç itibariyle; davalıya kaçak kullanım tahakkuku yapılırken davacının kaçak kullanım bedeline (KDV) miktarının dahil edilmesi ve bu yöndeki bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi gerekirken temyiz istemine konu iş bu yargılama dosyasında sözkonusu bilirkişi raporu hilafına hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 tarih 2011/7-690 Esas-2011/617 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi