11. Hukuk Dairesi 2016/1684 E. , 2016/2285 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : .... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2015
NUMARASI : 2015/378-2015/573
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/11/2015 tarih ve 2015/378-2015/573 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının müvekkili şirkete kuruluş tarihi olan 28/06/2013 tarihinden itibaren ortak olduğu ve kuruluş ile birlikte şirkete tek yetkili müdür olarak atandığını, hisselerini devrettiği 12/01/2015 tarihine kadar müdürlük görevine tek başına devam ettiğini, davalının ortaklıktan ayrılmasından sonra şirketin tüm banka ve muhasebe kayıtları üzerinde yapılan incelemede davalının tek yetkili müdür olduğu dönemde usulsüz, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı işlemleri ile şirketi zarara uğrattığının tespit edildiğini, davalıdan 29/05/2015 tarihli ihtarname ile 17/06/2015 tarihinde yapılacak olan genel kurula katılması ve faaliyet raporunu sunmasının istendiğini, ancak davalının genel kurula katılmadığını, genel kurulda davalı müdürün ibra edilmemesine ve hukuki sorumluluk davası açılmasına oybirliği ile karar verildiğini ileri sürerek davalının şirketi uğrattığı zarar nedeniyle şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiillerin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın davacı tarafından 12/01/2015 tarihli protokole dayandırılarak ikame edildiğini, söz konusu protokol ile bu tarih öncesindeki faaliyetlerinden dolayı ibra edildiğini, protokolün son maddesinde "Bu protokolden doğan ve sözleşme ile ilgili tüm ihtilaflarda .... ili mahkemeleri yetkilidir" hükmünün yer aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı şirket müdürlüğünden ayrılan davalının hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, tacirlerin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabileceği, davalı ile davacı şirket ortakları arasında akdedilen 12/01/2015 tarihli protokolün son maddesi hükmüne göre .... ili Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, şirket eski ortağı ve müdürü olan davalı aleyhine açılmış sorumluluk davası olup, mahkemece taraflar arasındaki protokolde yer alan yetki şartı nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğuna karar verilmiştir. Ancak 6100 sayılı HMK"nın 17. madde hükmü “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklindedir. HMK 17. maddesinde yalnızca tacir veya kamu tüzel kişilerinin kendi aralarındaki uyuşmazlıkta yetki sözleşmesi yapabilecekleri düzenlenmiştir. Bu hükmün mefhumu muhalifinden tacir veya kamu tüzel kişisi olmayan kişilerin yetki sözleşmesi yapamayacakları anlaşılmaktadır (KURU/ARSLAN/YILMAZ; Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, 24. Bası, s. 154.). Bu yasal düzenleme karşısında, tacir olmayan davalı ile imzalanan protokolde yer alan yetki şartı geçerli kabul edilemeyeceğinden, mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken, yetki sözleşmesinin geçerli olduğunun kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.