3. Hukuk Dairesi 2014/6756 E. , 2014/9131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 15.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2011/445-2012/299
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş olup, davacı vekili temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Her ne kadar davacı vekili, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiş ise de, davanın miktarı itibariyle duruşma istemi reddedilerek, incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiş olup; temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı tarafından işletilen istasyona aralarındaki bayilik ilişkisine güvenerek 12.223,30 TL değerinde sabit yatırım yaptığını, Rekabet Kurumu"nun kararı ile bayilik ilişkisiyle ilintili tüm sözleşmelerin öngörülen zamandan önce sonlandırıldığını, sözleşme süresi dikkate alınarak yapılmış olan yatırımlar yönünden sözleşmenin öngörülen tarihten önce sona ermesi sonucu davalıların müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek; 12.540,16 TL"nin, 18.09.2010 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu sözleşmenin davalı T.. Petrol ile davacı E.. Petrol Yatırımları Anonim Şirketi arasında yapıldığını, Ö.. T.. "nun bu sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmenin öngörülmeyen nedenden dolayı feshi nedeniyle davacının taleplerinin mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davalı şirketin bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu"nun almış olduğu karar neticesinde kendiliğinden sona erdiği, davalının sözleşmeyi haksız olarak sona erdirmediği gerekçesiyle davalı şirket aleyhine açılan davanın esas yönünden reddine; Ö.. T.. "nun sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle mirasçıları hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen bayilik ve intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı uyarınca normal süresinden önce sona ermesi nedeni ile sözleşmenin normal süresi içinde biteceği inancıyla istasyona yapılan sabit yatırım bedellerinin, sözleşmenin geçersiz kalan süresine tekabül eden kısmının sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Rekabet Kurulu duyurularında; bayilik sözleşmeleri ve bağlantılı intifa hakkı tanıması gibi ayni hakların rekabet yasağı süresi olan beş yılı fiilen uzatacak şekilde kullanamayacağı, bu tür sözleşmelerin varlığı halinde beş yılı aşan süreler bakımından 2002/2 Sayılı Tebliğ"de tanınan muafiyet koşullarının kalkacağı, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi beş yılı aşan sözleşmelerin azami hadde indirme ilkesi uyarınca 19.09.2010 tarihine kadar Tebliğ"deki muafiyetten yararlanabileceği ifade edilmiştir. Bu sebeple bayilik verenler, bayi sözleşmeleri ile bunlarla bağlantılı intifa hakkı sözleşmelerini beş yıl ile uyumlu hale getirme zorunluluğu altına girmişlerdir.
Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; Rekabet Kurulu"nun bayilik, intifa/kira sözleşmeleri ile ilgili vermiş olduğu kararlar uyarınca taraflar arasındaki bayilik sözleşme ilişkisinin öngörülen tarihten önce sona ermesi nedeniyle davalıların, davacı aleyhine sebepsiz zenginleşip zenginleşmedikleri noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.(TBK. m.77) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinde haklı bir sebep olmaksızın başka bir şahıs aleyhine zenginleşen kimsenin malvarlığında meydana gelen artışın aynen veya nakden iadesi söz konusudur. Her borç ilişkisinde olduğu gibi sebepsiz zenginleşmede de bir borçlu ve bir alacaklı vardır. Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu, malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan (zenginleşen) kişidir. Sebepsiz zenginleşme hususunun irdelenmesi özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmektedir.
Hakim, davanın çözümü için kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünü almalıdır. (HMK m.266 vd.) Bilirkişi, kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip ve o konuda uzmanlaşmış olmalıdır.
Somut olayda; mahallinde keşif yapılmadan ve bilirkişiden rapor alınmadan hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesiyle, taşınmaz üzerinde kalıcı yatırımlar yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı, sözleşmenin sona erme tarihine kadar bu yatırımların amortismanı ve yararlı sürelerini tamamlayıp tamamladıkları tespit edilerek, taraflar arasında akdedilmiş sözleşme hükümleri de irdelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, uzmanlık gerektiren bir konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan Ö.. T.. "nun maliki olduğu taşınmaz kaydı üzerine davacı şirket lehine 21.05.1998 tarihinde 25 yıl müddetle 70.000.000 TL bedelle intifa hakkı tesis edilmiş olduğu tapu kaydının tetkikinden anlaşılmaktadır. Ö.. T.., 27.05.2003 tarihinde ölmüş olup, geride mirasçı olarak eşi İzzetiye ile çocukları; Enver, Sebahaddin, Münevver, Mehmet ve Mustafa kalmıştır.
Bu durumda mahkemece; intifa sözleşmesi hükümleri gözetilerek, sabit yatırımın varlığının tespiti halinde Ö.. T.."ya ait taşınmazın değerinin artıp artmadığı hususu irdelenerek işin esasına girilmesi, taraf delilleri toplanıp, yapılacak araştırma ve inceleme neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile Ö.. T.. mirasçıları yönünden davanın husumet reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.