17. Hukuk Dairesi 2015/12090 E. , 2018/6228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."e ait davalı ..."un sürücüsü olduğu araçla davacıya ait aracın kazaya karıştığını, davalının kusurlu olduğunu, davacının işe gidememesi nedeniyle gelir kaybına uğradığını ileri sürerek, 3.200,00 TL kazanç kaybı, aracın çalışamamasından kaynaklı 2.100,00 TL kira kaybı, 3.000,00 TL değer kaybı, 236,00 TL çekici ücreti ve yaralanması nedeniyle 25.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davalının maliki olduğu aracı kira sözleşmesi yapmak suretiyle başka bir işletmeciye devir ve teslim etmiş olduğu için davalıya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, esasa ilişkin de kusur ve hasarı kabul etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacının ceza dosyasında şikayetçi olmadığı için manevi tazminat isteyemeceğini, kusur ve hasarı kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, 684,18 TL kazanç kaybı, 1.680,00 TL kira kaybı, 236,00 TL çekici ücreti ve 2.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."tan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı ..."e açılan davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-2918 sayılı ....nun hükümlerine göre, trafik kaydı kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, <İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.> şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, 09.05.2011 tarihli kira sözleşmesinde kazaya neden olan araç 6 aylığına davalı ... tarafından kiralanmış olup bu sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde işleten sıfatının kiracıya geçtiğinin de kabulü gerekir.
Davalı, yargılama aşamasında aracı kiralama sözleşmesi ile kiraladığını ve işleten sıfatı bulunmadığını ileri sürmüş, mahkeme tarafından kira sözleşmesi nedeniyle davalı ..."in işleten sıfatının kalmadığı gerekçesi hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları detaylı bir şekilde araştırılarak ve tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.