Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2552
Karar No: 2016/1894
Karar Tarihi: 17.02.2016

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/2552 Esas 2016/1894 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/2552 E.  ,  2016/1894 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, miras bırakanları adına kayıtlı 292 parsel sayılı taşınmazın ... Nehrinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına dair verilen kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, ancak, kaydın bedelsiz olarak iptali nedeniyle zarar gördüklerini ileri sürerek, tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tamamının ... Nehrinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması sebebiyle tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına ilişkin verilen kararın kesinleştiği, davacı tarafın mülkiyet hakkının sona erdirilmesi karşılığında taşınmazın tam değeri olmasa da bir miktar tazminat ödenmesi gerektiği, taşınmazın nehir yatağında bulunması, zemin özellikleri, tarımsal amaçlı değerlendirmeye müsait olmaması ve benzeri hususlar gözetilerek bilirkişi yardımıyla tespit edilen değerin 1/4"üne isabet eden kısmının ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulü - kısmen reddine karar verilmiş; davalı ... vekilince temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26/01/2012 tarih 2011/11780 - 2012/558 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "292 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı iken, ... tarafından adı geçen kayıt malikinin 7 mirasçısı aleyhine açılan dava sonucunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2007 tarih ve 2006/155 E. - 2007/230 K. karar sayılı ilâmıyla, anılan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına karar verildiği, kararın derecattan geçmek suretiyle 15.12.2008 tarihinde kesinleştiği; ...’nin 5 mirasçısı tarafından da 292 sayılı parselin tapu kaydının iptali nedeniyle taşınmaz bedeline yönelik olarak tazminat isteğiyle eldeki davanın açıldığı, başka bir ifadeyle tereke adına talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, kanun veya kanunda belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
    Medenî Kanunun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Medenî Kanunun 701. maddesinde (...kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet kanun veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oy birliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
    Medenî Kanunun 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
    Somut olayda, tapu kaydı iptal edilen ve bu nedenle bedeline yönelik tazminat talep edilen taşınmazın iptal öncesi kayıt malikinin dava dışı mirasçıları olduğu görülmektedir. O halde, diğer mirasçıların zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle davada yer almaları gerektiği açıktır.
    Hâl böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine Medenî Kanunun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. ” denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyduktan sonra davanın kısmen kabulü ile 3997,50.-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece, infazda tereddüt oluşturacak şekilde 3997,50.-TL tazminatın davacılara ödenmesine karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “davacılara” ibaresi hükümden çıkartılarak, bunun yerine “... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/970-933 E.K. sayılı veraset ilâmındaki paylara göre ... mirasçılarına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 17/02/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi