3. Hukuk Dairesi 2014/1908 E. , 2014/9167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 36. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2012/114-2012/235
Taraflar arasında görülen kayıp kaçak bedeli davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 5158798 numaralı elektrik abonesi olan müvekkili şirkete 2011/Ocak ayından itibaren gönderilen faturalarda bugüne kadar toplam 27.030,08 TL kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğini, satın alınan elektrik hizmet bedeli ile yasa gereği tahakkuk ettirilen vergi ve fonların faturalarda gösterildiğini, müvekkili tarafından da ödenmekte olduğunu, ancak elektrik hizmetinin sayaçtan eksiksiz olarak geçmesi ve bedelin ödenmesine rağmen kayıp-kaçak bedeli adı altında haksız ve mesnetsiz olarak para tahsil edildiğini, müvekkilinden tahsil olunan toplam 27.030,08 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve bundan böyle kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmemesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talebe konu kayıp-kaçak bedelinin Elektrik Piyasası Kanunu, Tarifeler yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri gereğince tahakkuk ettirildiğini, bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu"nun yetkili olduğunu, davanın da Danıştay"da görülmesi gerektiğini, davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini, perakende ve dağıtım lisansı sahibi şirketlerin elektrik piyasasındaki faaliyetleri kapsamında uygulayacakları tarifelere ilişkin hususların 4628 sayılı Kanun ve adı geçen Yönetmelikler, tebliğler kapsamında ve EPDK Kurul Kararları ile düzenlendiğini, 4628 sayılı Kanun 13-a maddesi gereğince tarifelere ilişkin olarak, fiyat yapısı içerisinde söz konusu
Tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağını, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 21. maddesinde de tarife önerisindeki fiyat yapısı içerisinde, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzel kişilerin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı ve Kurum tarafından onaylanmış bir tarifenin fiyat yapısına hiçbir surette müdahale edilemeyeceği hükmünün yer aldığını, anılan Kanun 13-a maddesinde ayrıca kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının bu tarifelere tabi tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağının ifade edildiğini, işlemin 13-a maddesi kapsamında herkesi bağlayıcı nitelik arzettiğini, esas yönünden de kayıp-kaçak bedeli ile sadece kaçak elektrik kullanımının değil enerji sisteminde dağıtımda oluşan kaybında dikkate alındığını, davanın görev, husumet ve zamanaşımı yönlerinden reddine, aksi hâlde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahalli Mahkemece davanın; elektrik abonesi olan davacı şirketin, faturalarda kayıp-kaçak bedeli olarak yer alan ve kendisinden alınan miktarın davalı dağıtım şirketinden tahsilini ve bundan böyle kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsilat yapılmaması gerektiğinin tespitine karar verilmesinin talep edildiğini, ilgili mevzuat kapsamında yapılan tanımlamalar ve düzenlemelere göre; Elektrik enerjisinin satın alma maliyetinin, tüketilecek enerjinin, enerji kaynağına göre üretilmesi için oluşan maliyeti ifade etiğini, üretim maliyeti yanında elektrik enerjisinin tüketiciye ulaştırılması, tüketici sayacına kadar naklinin sağlanması da başka bir maliyeti ifade ettiğini, kayıp-kaçak bedeli olarak adlandırılan bu kavramın sadece, kaçak elektrik kullanımını ifade etmediğini, toplam üretim miktarı ile dağıtım sistemi üzerindeki nakil esnasında bir çok teknik kavramla açıklanabilecek olan kaybolan enerji miktarını, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiğini, davalı şirketin perakende ve dağıtım lisansına sahip olduğunu, elektrik dağıtım şirketlerince uygulanacak tarifelerin bu şirketler tarafından belirlenmemekte ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu Kanun kapsamında yürürlüğe konulan yönetmelikler ile Enerji Piyasası denetleme kurulunca, kanunun verdiği yetki kapsamında çıkartılan tebliğ hükümlerine göre oluşturulduğunu, bu kapsamda anılan 4628 sayılı kanunun 13-a maddesinde; fiyat yapısı içerisinde, söz konusu tüzel kişinin piyasa fâaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı, keza kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği"nin 21. maddesinde de; tarife önerisindeki fiyat yapısı içerisinde, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzel kişilerin piyasa fâaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağını, kurum tarafından onaylanmış olan bir tarifenin fiyat yapısına hiçbir surette müdahale edilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren tarifelerin mevzuat kapsamında dağıtım şirketlerince aynen uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, EPDK tarafından tarifelerin oluşturulmasına esas tüm kalemler kayıp-kaçak bedeli ve bunun yıllar itibarıyla giderek azalan oranlar üzerinden belirlenmesi yöntemleri de dahil olmak üzere belirlenerek tarifelere yansıtıldığını, 4628 sayılı Kanun"un, Dava Hakkı başlıklı 12. maddesinde (idarî para cezaları dahil, Kurul tarafından alınan bütün Kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay"da görülür.) hükmünün amir olduğunu, davalı dağıtım şirketinin EPDK tarafından 4628 sayılı Kanun ve buna dayalı olarak çıkartılan ikincil mevzuat kapsamında tayin ve uygulamaya koyduğu kararlara istinaden işlem yapmak zorunda bulunan lisans sahibi şirket konumunda olup, mevzuatta yer verilen bu düzenlemelere aykırı tarife tesis etmesi ve bunu uygulaması, 4628 sayılı Kanun 13-a, Yönetmeliğin 21. maddesi hükümlerine göre, mümkün bulunmadığını, bu nedenlerle davanın, kayıp-kaçak bedellerinin tespiti ile bu bedelin tarifelere alınmasına ilişkin bulunan kurul kararlarına karşı ve 4628 sayılı Kanun"un belirtilen 12. maddesine göre açılması gerektiğini, bu kararlar yürürlükte olduğunu, tarifeleri uygulamak zorunda bulunan davalı dağıtım şirketine husumet yöneltilmesinin olmadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dava dosyasında ilk önce halledilmesi gereken sorun, davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davalı elektrik dağıtım şirketi EPDK kurul kararları ile onaylı tarifeleri uygulamakta olup, davada EPDK kurul kararlarını uygulamakla yükümlü olan davalı şirket aleyhine açılmıştır. 6352 sayılı kanunun 64. maddesi ile değiştirilen 4628 sayılı kanunun 12. maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idarî yargı yerinde açılabileceği düzenlenmiştir. Kurul kararının iptali için idarî yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür.
Somut olayda kurul kararına istinaden tahakkuk ettirilen ve ödenen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istenmekte olup bu bedeli de davalı tahakkuk ve tahsil etmiştir. Uyuşmazlık konusu kurul kararı olmayıp kurul kararına dayanılarak faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin istirdatı dava konusudur. Kaldı ki taraflar arasında abonelik nedeniyle sözleşme ilişkisi de kurulmuştur.
Bundan ayrı olarak kayıp-kaçak bedelinin tahsil edilip edilmeyeceğine dair olarak, davacı Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş ile davalı tüketici H.G arasında görülen davada; Hukuk Genel Kurulu 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında (husumete girmeyerek) davacı dağıtım şirketinin tüketiciden kayıp-kaçak bedeli tahsil edemeyeceğine karar vermiştir. Ayrıca Dairemizin 07/05/2014 tarih 2014/3481-7017 Esas, Karar sayılı kararı ile böyle bir davada dağıtım şirketine husumet yöneltilebileceği yönündedir.
O hâlde davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.