1. Hukuk Dairesi 2013/21541 E. , 2015/7663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2011/247-2013/442
Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.05.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Dursun ile diğer temyiz eden vekili Avukat Gökhan geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 3 parsel sayılı taşınmaza davalının LPG otogaz istasyonu kurmak ve işletmek suretiyle haksız olarak elattığını ileri sürerek 30.12.2005 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, imar öncesi paydaşlardan Hasan tarafından yapıların yapıldığını ve ortağı olduğu davalı şirkete kiraladığını, işgalci olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda davalının kayden bir hakkının bulunmadığı, davacının da kullanıma onay vermediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu arsa niteliğindeki 6711 m² yüzölçümündeki 3 sayılı imar parselinde davacı ile dava dışı kişilerin paydaş oldukları, imar öncesi 447 parsel sayılı taşınmazda davacı ve dava dışı Hasan ile üçüncü kişiler paydaş iken Hasan tarafından 447 parsel sayılı taşınmaza dava konusu muhtesatların yapıldığı, 3194 sayılı İmar Yasasının 18. maddesi gereğince yapılan şuyulandırma ile 3 nolu imar parselinde davacı ile birlikte dava dışı Sultan, Engin, Ergun ve Harun paydaş kılınarak, 30.12.2005 tarihinde adlarına sicil kaydının oluştuğu, anılan dava dışı paydaşların ise kadastral parselde paydaş olan ve muhtesatları yapan Hasan"nın mirasçıları ve aynı zamanda davalı şirketin ortakları oldukları anlaşılmaktadır.
Toplanın delillere, tüm dosya içeriğine, mahkemenin yaptığı hukuki nitellendirmeye ecrimisilin bir tür hakız fiil olmasına göre, hükmedilen ecrimisile yasal faiz yürütülmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus TMK"nın 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Kanun"un 1605 sayılı Kanun ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı İmar Kanunu"un 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince; davalı şirket ortaklarının dava konusu parselde paydaş oldukları ve muhtesatların da ortakların murisi tarafından yapıldığı, davalı şirketin imar parselinin 2530 m²"lik bölümünü Total Bayii, mutfak sanayi tüp dağıtım ve satış yeri olarak kullandığı keşfen saptanmıştır.
Bu durumda; 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 18.maddesine göre; üzerinde bina bulunan paylı parsellerde şuyulandırma sadece zemine ait olup, ortaklığın giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır. Bu hâlde bina yapana aittir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında da bu maddenin yorumu sonucu, bina bedeli ödenmedikçe yapı sahibinin kullanımının haksız sayılmayacağı ve ecrimisil istenemeyeceği kabul edilmiştir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 08.12.2004 tarihli ve 2004/3-662-665 sayılı kararı)
Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek bina bedeli ödenmedikçe ecrimisil istenemeyeceği gözönüne alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi delaleti ile 1086 sayılı HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.