3. Hukuk Dairesi 2014/7513 E. , 2014/9261 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalı ... aralarındaki tanıma ve tenfiz davasına dair .... Aile Mahkemesinden verilen 16.07.2013 günlü ve 2013/75 E.- 2013/576 K. sayılı hükmün Onanması hakkında dairece verilen 26.11.2013 günlü ve 2013/18449 E.- 2014/16646 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davada, yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 12.12.2012 tarih 2012/21420 -25619 sayılı kararı ve "05.10.1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin 3. ve 4.maddelerinde tanımlanan şekilde ilamın aslına uygun olduğunun teyidi için onay şerhinin belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca karara işletilmesi, bundan sonra tercümenin orada bulunan Türk yetkili makamlarınca tasdikinin sağlanması gerekmektedir.
Somut olayda, ...Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşme şerhi ile noterler yetkili tercümanı tarafından yapılan tercümenin yetkili Türk makamları tarafından onandığına dair tasdik şerhine rastlanılamamış olma sebepleri bozmayı gerektirmiştir. "gerekçesi ile bozularak mahalline iade edilmiştir.
Mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozularak mahalline iade edilmiştir.
Mahkemece, bozma gereğinin yerine getirilmesinden sonra, yapılan yargılama neticesinde; "Davanın kabulüne, Neumünster Sulh Hukuk Mahkemesinin 41 F 198/01 dosya nolu 16.08.2011 tarihinde kesinleşmiş, 01.12.2001 tarihli kararın TENFİZİ ile; İlgili kararın, Madde 1 gereğince; tarafların müşterek çocuğu 03.12.1998 doğumlu .... için Kasım 2000"den Nisan 2001"e kadar olan 2090 DM tutarındaki birikmiş nafaka;
Madde 2 gereğince; ... için Mayıs ve Haziran 2001 ayları için aylık 345 DM,
Madde 3 gereğince; ... için Temmuz 2001 tarihinden itibaren aylık 360 DM"ın tarafların boşanma tarihi olan 01.03.2004 tarihine kadar davalıdan alınarak müşterek çocuğa harcanmak üzere davacı anneye verilmesine,
Madde 4 gereğince; 02.04.2001 doğumlu İbrahim Bağışhan Kaçan için Aralık 2001 ayı için 360 DM ve Ocak 2002 tarihinden itibaren itibaren aylık 176,40 Euro"nun tarafların boşanma tarihi olan 01.03.2004 tarihine kadar davalıdan alınarak müşterek çocuğa harcanmak üzere davacı anneye verilmesine,
Hükmedilen nafakanın Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/811 E- 2003/376 K. sayılı ilamı ile tekerrür oluşturmayacak şekilde tahsiline", şeklinde bir karar vermiştir.
Dava, nafakaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkindir.
Alman Hukuk Yargılama Kanunu (ZPO) nun tenfizi kabul eden 722 ve 723 maddeleri ile karşılıklılık oluştuğu açıktır. (HGK.13.06.1990 gün, 13-3 Esas-347 Karar)
Dosyanın incelenmesinden; yerel mahkemenin tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamından farklı, o karara birtakım eklemeler yapmak suretiyle tenfiz kararı verildiği görülmüştür.
Mahkeme kararlarının verildikleri ülke dışında kesin hüküm, kesin delil ve icrai güce sahip olmaları, milletlerarası toplumda kişisel ilişkilere ve ticari hayatın getirdiği ekonomik ilişkiler kurma, yaratma ve oluşan uyuşmazlıkların çözümü için tartışmasız mahkeme kararı yanında gerekli olan yabancı ilamın tanınması ve tenfizinin kabul edilmesini gerektirir.
Böyle bir zorunluluğun, iki hâkimiyeti karşı karşıya getirdiği kuşkusuzdur. Bunlardan ilki, her devletin egemenliğinin ve milli menfaatlerinin korunması gereği, ikincisi ise milletlerarası menfaatlerin gerekleri ve kişilerin haklarına saygı kuralının insan hakları evrensel beyannamesi ile bu hakların korunup korunmasının benimsenmesidir.
Tenfiz ile yabancı ülkenin egemenlik tasarrufuna, diğer bir bağımsız devletin ülkesinde etkinlik, icra edilebilirlik tanınmasıdır.
Yabancı mahkeme kararlarını tanıyan, tenfiz eden devlet, prensip olarak kendi mahkemelerinin çözmeye yetkili olduğu bir uyuşmazlığı çözme yetkisinden vazgeçmekte, adeta uyuşmazlık üzerindeki egemenlik tasarruf yetkisinin başka bir devlet tarafından yargı yetkisi kullandırarak ortadan kaldırılmasına izin vermektedir.
Özellikle, tenfiz sonucunda kararın, ülkesinde icra edilen devletin icra organlarının, yabancı bir mahkemenin emriyle harekete geçecek olmaları tenfize çok daha etkinlik kazandıracak ve içeriği tetkik edilebilirlik şüphesini de birlikte getirecektir.
Kamu düzeninin belirsiz niteliğinin sonucu olarak hangi kriterlerin kullanılması ile ortaya çıkacağı hususu yabancı ilamda gösterilen gerekçede ve ittihaz olunan hüküm ile ortaya çıkacağını kabul etmek gerekecektir. Yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığının denetlenmesi sırasında içeriği tetkik yasağı devreye girmekte olup, bu yasağın takdir hakkı ile ortadan kaldırılamayacağı açıktır.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu"nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez.
Şu durumda tenfiz hakiminin, tenfiz şartları dışında ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Aksi halin kabulü, tenfiz hâkimini, üst mahkeme görevini kendinde bulması şeklindeki bir sonuca götürür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanunun 54/c maddesinde, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, tenfiz şartları içinde sayılmıştır.
Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye"de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir.
Anılan maddede yer alan, "Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması" ifadesinden, yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddedileceği sonucuna varılmalıdır.
Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa"da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır.
Tenfiz için aranan şartlardan biri, Türk kamu düzeninin müdahalesi ile ilgilidir. 5718 sayılı Kanun"un 54/c maddesine göre, yabancı bir mahkeme ilamının tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme ilamının Türk Kamu düzeninin müdahalesini gerektirebilecek bir "hüküm" taşımaması şarttır.
Burada yabancı mahkeme ilamının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkân yabancı mahkeme "hükmünün ya da hüküm fıkralarının" Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır.
Önemle vurgulanmalıdır ki, tenfiz hâkiminin yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından doğruluğunu inceleme ve değerlendirme yetkisi yoktur. Bu yasak çerçevesinde, tenfiz hakiminin ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip değerlendirmesi de söz konusu olamaz.
Ancak kararın Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel ahlak ve adap anlayışına, temel adalet anlayışına, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli olan prensiplere özel hukuka ilişkin hüsnüniyet kurallarına, Türk Devletinin siyasi rejimine, toplumun ekonomik yapısının temelinden sarsacak olan değerlendirmeye, temel insan haklarına, adalet anlayışına aykırılıklar, kamu düzenine aykırılık olarak kabul edileceğinden, yabancı mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, şu sonuçları doğuracak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi olanaklı değildir. İncelenen yabancı ilamın Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olmadığı açıktır. (Yargıtay İçt.Birl.K.10.02.2012 gün ve 1/1 K)
Öyle ise mahkemece; bu ilke ve esaslar gözetilerek, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının açıkca kamu düzenine aykırılık teşkil etmediğinin anlaşılması karşısında, mahkemece, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının aynen tenfizine ve tanınmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, tenfizi istenilen karara bir takım ilaveler yapmak suretiyle bu şekilde tenfize karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmakla, davacı tarafın bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin, 26.11.2013 tarih ve 2013/18449 E.– 2013/16646 K.sayılı onama kararının kaldırılarak .... Aile Mahkemesinin 16.07.2013 gün 2013/75 E.-2013/576 K.sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplere binaen BOZULMASINA, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.