3. Hukuk Dairesi 2014/1990 E. , 2014/9383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2012/153-2013/202
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, davacı aboneden tahsil edilen kayıp/kaçak bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; parakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir insiyatifinin bulunmadığı, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedelinin parakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, bu nedenle dağıtım şirketlerinin sözkonusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmalarının mümkün olmadığı, EPDK kararı iptal edilmedikçe tüm aboneleri bağladığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle HGK.nun aynı konuya ilişkin 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.-2014/679 K.sayılı kararına göre, kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almasının kanun ve yönetmeliklere aykırı bulunduğu dikkate alınarak, davacı aboneden tahsil edilen dava konusu bedellerin hesaplanması suretiyle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla; yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sayın çoğunluğun, kararın bozulmasına ilişkin kararına karşı, karşı oyumun gerekçeleri aşağıda sunulmuştur.
Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafından belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan kurul kararına göre alınan kayıp/kaçak bedelinin, yasal olup olmadığı, hakkaniyete aykırı bulunup bulunmadığı, varılacak sonuca göre de kayıp/kaçak bedelinden davacının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Daire bozma gerekçesinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelecek kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmayacağı, bu hâlin, parasını her halükarda tahsil eden davalı kurumun çağın teknik gelişmelere ayak uydurmasına engel olacağı, bir başka deyişle davalının kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi, elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde bulunmasını engelleyeceği, oysa elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip bedelini ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya ait olduğu, bununla birlikte abonelerin faturalara yansıtılan kayıp/kaçak bedelinin hangi miktar olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve aynı hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi yani şeffaflığın hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, davalının davacıdan kayıp/kaçak bedeli adı altında bir bedeli tahsil etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Tüketicilere elektrik sağlamaya yönelik hizmet sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan kayıp/kaçağın belli bir hedef doğrultusunda, giderek azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik özendirici ve teşvik edici uygulamalarla; kaliteli ve sürekli elektrik hizmetini temin için gerekli önlemleri atmakla görevli bulunan davalı idarece, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan ve maliyetin bir parçası olan kayıp/kaçak bedelinin elektrik piyasası faaliyetlerinin düzgün yürütülmesini temin için abonelere yansıtılmasına ilişkin uygulamada hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmamaktadır.
Dairenin önüne gelen somut olayımızla benzer bir konu olan ve emsal teşkil edebilecek olan Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından, telefon abonelerinden alınmakta olan “sabit ücret” uygulamasına ilişkin olarak Hukuk Genel Kurulununun, 13/05/2009 tarih 2009/13-122 Esas, 2009/189 Karar, 13/10/2010 tarih 2010/13-406 Esas, 2010/503 Karar, 02/04/2014 tarih 2013/13/661 Esas, 2014/440 Karar sayılı kararlarında da; aynı usulle belirlenen sabit ücret uygulamasının hukuka, hakkaniyete ve yasaya uygun olduğuna karar verilmiştir.
Kayıp/kaçak bedeli uygulaması 4688 sayılı Yasanın 1/1, 4-1, 6446 sayılı Kanunun 5/1, 17/ç, 27, geçici 1., 5496 sayılı Kanunun 6, geçici 9 ve ilgili yönetmelikler ve EPDK Kurul Kararları ve tebliğleri çerçevesinde yapılmaktadır.
Somut olayda; çekişmeye konu olan kayıp/kaçak bedeli arzedilen kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır.
01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan tarife EPDK"nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanması elektrik şirketleri için yasal zorunluluktur. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaklardır. Diğer bir anlatımla lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır.
Kayıp/kaçak bedeli, kurumun kanunun kendisine verdiği yetki ve görev çerçevesinde kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun genel düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Dolayısıyla kanuna, hakkaniyete ve hukukun genel ilkelerine aykırılığından bahsedilemez.
Davaya konu kayıp/kaçak bedeli, EPDK Kurumunun onayı ile ve sektörle ilgili olarak belirlenen bir ücrettir. Tüketicilere kesintisiz bir elektrik hizmeti sağlanabilmesi için üretilen elektriğin (özellikle de teknik kaybın) maliyetinin tüketicilere yansıtılması faaliyetin doğal bir sonucudur. Kanunun EPDK"ya verdiği görevler arasında kaçakların sıfırlanmasını ve teknik kayıplarında makul seviyelere indirilmesine ilişkin düzenlemeleri yapma görevi vardır. Teknik ve teknik olmayan kayıplar elektrik maliyetinin bir unsurudur. Elektriğin kesintisiz bir şekilde sağlanması için teknik ve teknik olmayan kayıpların karşılanması gerekir. Kayıpsız bir elektrik üretimi söz konusu olamaz.
Öte yandan, kayıp/kaçağa ilişkin ücret yasanın kendisine verdiği yetki çerçevesinde EPDK tarafından belirlendiğinden ve onaylanarak yürürlüğe girdiğinden ve bu karara karşı idari yargı yolu da açık bulunduğundan abonelerden alınan kayıp/kaçak bedeli haksız şart olarak ta kabul edilemez.
Sonuç olarak, abonelere elektrik temin etmeye yönelik hizmetlerin sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve ülkemiz şartları da nazara alındığında tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan, kaliteli ve sürekli elektrik hizmeti temini için gerekli önlemlerin alınmasına yönelik olarak elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik temininde iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan meri mevzuata göre maliyetin bir parçası olan kayıp/kaçak bedelinin elektrik piyasası fâaliyetlerinin düzgün yürütülmesi, kaliteli ve sürekli bir elektrik hizmeti sağlanmasının temini için kayıp/kaçak bedelinin tüketicilere yansıtılmasında hukuka, meri mevzuata ve hakkaniyete aykırılık yoktur. Netice itibariyle ortada yürütmesi gereken bir kamu hizmeti vardır ve bu kamu hizmetinin yürütülmesi için de yasayla ve ona bağlı olarak çıkarılan ikincil mevzuatla tüketicilere ek bir külfet yüklenmiştir. Kamu hizmetinin devamı içinde bir zorunluluktur
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu kayıp-kaçak bedeli; yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK tarafından yapılan tarife, kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır.
Kayıp-kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 1/1, 4/1 ve aynı kanunun geçici 9.maddeleri ile EPDK"nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararına göre belirlenmekte ve alınmaktadır. Yüksek Genel Kurulun sabit ücret uygulamasına ilişkin uygulaması da bu yöndedir.
Bu itibarla; yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin ilamının, arz ve izah ettiğim gerekçeler muvacehesinde onanması gerektiği kanâatinde olduğumdan, Sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum. 11.06.2014