19. Hukuk Dairesi 2015/12812 E. , 2015/17331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında yapılan işletme sözleşmesi uyarınca davalının 07.07.2009 tarihine kadar tesisinde müvekkiline ait ürün satmaya ve başka bir yerden ürün temin edip satmamaya dair taahhüdüne uymadığını, sözleşmede davalının yükümlülüğüne uymadığı takdirde 100.000 USD cezai şart ödeyeceğinin, ayrıca başka yerden petrol ürünü alındığının her tespitinde davacının 500.000 USD cezai şarta hak kazanacağının kararlaştırıldığını, ariyet sözleşmesi ile davalıya malzeme teslim edildiğini, ancak davalının 25.12.2007 tarihli ihtarname ile sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında 4054 sayılı Kanun"a aykırı olduğu gerekçesi ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini bildirip, başka bir firmaya ait petrol ürünleri satmaya başladığını, feshin haksız olduğunu, taraflar arsındaki sözleşmenin Rekabet Kurumu onayından geçtiğini, sözleşmenin müvekkiline, yeni bayilikler açma konusunda yetki verdiğini, davacının, karşı ihtarname ile feshin haklı nedene dayanmadığını ve geçersiz olduğunu davalıya bildirdiğini belirterek, sözleşmenin aynen ifasına ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeni ile ticari temerrüt faizi ile birlikte şimdilik 20.000 TL zararın tazminine, ariyet olarak verdiği malzemelerin tarafına iadesine, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin de ticari temerrüt faiziyle birlikte şimdilik 10.000 USD "sinin tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, sözleşmede taraf olmadığını, feshin bozucu yenilik doğuran bir hak olarak davacıya ulaşmakla hüküm ifade ettiğini, 26.12.2007"de davacıya tebliğ edilmekle bu tarihte feshin gerçekleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun"un 4.maddesine aykırı olduğunu, davacının hakkını kötüye kullanarak yakın yerlerde bayilik verdiğini, ariyet verilen malzemeleri davacının teslim almadığını, bundan dolayı mahkemenin tespit ettiği yere tevdi edildiğini, sözleşmenin hukuken mevcut olmadığından ifa edilememesi nedeni ile oluşan zarardan bahsedilemeyeceğini, cezai şartın fahiş olduğundan tenkisi ya da iptalinin gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Dairemizin 20.11.2012 tarihli ve 2012/9931 E.,2012/17303 K.sayılı ilamı ile “...Davalı, sözleşmeyi... firması ile imzaladığını, davacıyla aralarında imzalanmış sözleşme bulunmadığını, bu nedenle davacının dava açamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir....firmasının kısmen bölünmesiyle ..... adında oluşan davacı şirket tarafından bu dava açılmıştır. Dava konusunu oluşturan sözleşme ile ilgili malvarlığının kısmi bölünme sonucunda davacı şirkete devredilmesi halinde davacı şirketin aktif husumete ehil olduğu kabul edilmelidir. Dosyaya 05.07.2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi sunulmuş ise de, sözleşmenin 14. maddesinin altında yeralan devre konu malvarlığıyla ilgili listede dava konusu sözleşmenin bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre davacının aktif husumete ehil olup olmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, davalının itirazına rağmen olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. “ gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının, aktif husumet ehliyetinin, davacının sunduğu belgelere göre sabit olduğunun kabul edilerek, davacının davasının kabulü ile 593.323,09 TL kar kaybından -taleple bağlı kalınarak – 20.000 TL"sinin, 100.000 USD cezai şart alacağından takdiren ½ oranında tenkis ile belirlenen 50.000 USD cezai şart alacağından -taleple bağlı kalınarak- dava tarihi itibari ile 10.000 USD"ye denk gelen talep gibi 12.600 TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden ötürü talep edilen cezai şart, kar mahrumiyeti, ariyet bedeli istemlerinden ibarettir.
Taraflar tacir olup, TTK"nun 24ve BK "nun 161/son uyarınca cezai şartın fahiş olduğu iddiası ile mahkemece sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın indirimine karar verilemez, ancak mahkemece, davalı tarafından cezai şartın ekonomik açıdan mahvına sebebiyet verebileceği iddiası bulunduğu takdirde bilirkişiden bu konuda rapor alınarak karar verilmesi gerekir. Mahkemece bilirkişiden, davalının ticari defter kayıtları incelenerek bir rapor alınmaksızın cezai şart konusunda indirime gidilmesi doğru görülmemiştir. Kar mahrumiyetine ilişkin hesaplamanın ise, taraflar arasındaki sözleşme ile tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, sözleşmenin bakiye süresi içerisinde davacının, davalıya satacağı ürün miktarı ve bu miktar ürünle ilgili net karının bilirkişilere hesaplatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, davacı ve davalının diğer temyiz istemlerinin bozma nedenine göre, şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.12.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.