3. Hukuk Dairesi 2014/1774 E. , 2014/9484 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BURSA 6.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2013
NUMARASI : 2013/16-2013/481
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı (k.davacı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, davalı taraf ile müvekkilleri arasında tanzim ettikleri 09.06.2008 tarihli protokol ile 01.06.2007–23.05.2008 tarihleri arasında dava dışı işverene karşı yüklenici olarak taahhüt işleri yaptıklarını, davalı tarafından yüklenici olarak G.. (U.. ) Belediye Başkanlığı ile tanzim ettikleri, 02.07.2007 tarihli sözleşme uyarınca Zeytin İşleme ve Satış Tesisleri İnşaatı yapılmasını taahhüt ettiğini, işi süresinde ikmal ederek idareye teslim ettiğini, davalı ile aralarındaki protokolün 8. Maddesinde düzenlendiği şekilde vergi dairesince iadesi gereken KDV"nin masraflar düşüldükten sonra taraflar arasında paylaştırılması gerektiğini, davalının taahhüdü altında müvekkileri ile ortaklaşa olduğu G.. Zeytin İşleme ve Satış Tesisleri İnşaatının ilk istihkakından 8.644,14 TL, ikinci istihkaktan ise 5.776,86 TL olmak üzere toplam 14.421,00 TL KDV iadesinın davalı tarafından nakden, tahsil yada müvekkillerini ilgilendirmeyen şahsi borçlarına mahsup edilmek suretiyle vergi dairesince kendisine iade edilmediğini, davalının bu iadeyi bilerek zamanında geri almadığını, davalı tarafından mali müşavire ortaklı bu iş için 2.000,00.-TL ödenmiş olduğunu, ayrıca davalının 5.785,00 TL stopaj iadesini aldığını, bunun 2/3 oranında 3.856,68 TL müvekkilinin alacak hakkının olduğunu, müvekkilleri davacıların, davalıdan toplamda 13.470,68 TL alacağının olduğunu, bu alacak miktarından mali müşavire ödenen 2.000,00 TL"den müvekkillerine düşen 1.333,34 TL"nin mahsubu sonrasında kalan 12.137,33 TL alacağının mevcut olduğunu öne sürerek, tarafların ortaklaşa yaptıkları işten ötürü iade edilmiş bulunan KDV ve stopajdan müvekkillerine isabet eden 12.137,33 TL"nin iadesi gereken tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili ; davacılar ile davalının ortak olduklarını, ancak her türlü resmi işlemlerin müvekkili adına gerçekleştirildiğini, her türlü resmi işlemlerin müvekkili adına olması nedeniyle müşterek borçların süresinde ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin, eşinin altınlarını bozdurmak suretiyle bu bir kısım müşterek borçları ödediğini, tarafların ortaklığı süresince yapılan resmi işler sebebiyle resmi dairelere verilen banka teminat mektuplarının masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, bu sebeple müvekkilinin davacılara borçlu olmaktan ziyade davacılardan alacaklı duruma geçtiğini savunarak, asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; karşı dava olarak da, alacaklı olduğunu öne sürerek, davacı(karşı davalı)dan alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davanın (asıl davanın) kabulü ile; 12.137,33 TL"nin dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, karar verilmiştir.
Kararı, davalı (karşı davacı ) vekili temyiz etmiştir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Bir davada birden fazla istek kalemlerini içeren talepte bulunulması halinde mahkemece bu istek kalemlerinin her biri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi zorunludur.
Somut olaya gelince; mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan, karar verilmiştir. Dava konusu bedelin belirlenmesi hakimin hukuki bilgisi ve genel hayat tecrübelerine göre değerlendirebileceği bir konu olmayıp, uzman bilirkişi incelemesini gerektiren teknik bir konudur. Mahkemece bu konularda HMK 266 ve devam eden maddeleri uyarınca uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınması gerekir. Öte yandan, davalının (k.davacı) karşı davasına yönelik olumlu veya olumsuz bir karar da verilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle karşı davaya ilişkin delillerin toplanması, dosyanın uzman bilirkişiye verilerek, davalara konu bedellerin hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, daha sonra asıl dava ve karşı dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.