Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1452
Karar No: 2014/9516
Karar Tarihi: 12.06.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/1452 Esas 2014/9516 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/1452 E.  ,  2014/9516 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 12/06/2007
    NUMARASI : 2005/444-2007/297

    Taraflar arasında görülen ölüm nedeniyle açılan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Dava, ölüm nedeniyle açılan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; husumet Tedaş’a yöneltilmiştir.
    Davalı Tedaş vekili, olayın dava dışı Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin lisanslı olarak elektrik dağıtımını üstlendiği il sınırları içerisinde meydana geldiğini, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ifadeyle, husumet itirazında bulunmuştur.
    Mahkemece, davalı Tedaş’ın husumet itirazı kabul edilerek, husumetin Tedaş’a yöneltilemeyeceği, ayrıca Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş’nin ayrı bir tüzel kişiliği bulunup, aralarında temsil ilişkisinin de olmadığı gerekçesiyle, dava husumetten reddedilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, davalı Tedaş ile dava dışı Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş arasında temsil ilişkisi bulunup bulunmadığı; varılacak sonuca göre Diyarbakır Elektrik Dağıtım AŞ’nin davaya katılımı sağlanarak davaya devam olunup olunamayacağı, noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak öncelikle, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin ve buna bağlı olarak da Tedaş’ın tarihi geçmişinin ortaya konulması; ardından da konuya ilişkin yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar vardır.
    Türkiye’de İktisadi Devlet Teşekkülleri tabiri ilk kez 17 Haziran 1938 tarihinde çıkarılan “Sermayesinin Tamamı Devlet Tarafından Verilmek Sureti ile Kurulan İktisadi Teşekküllerin Teşkilatı ile İdare ve Murakebeleri Hakkında” 3460 sayılı Kanun 1.maddesi ile ortaya atılmıştır. Bu Kanunun 26.maddesinde kanun hükümlerine tabi teşekküllerin, ellerinde bulunan teşebbüsleri hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek ve kendilerine bağlı olmak ve hükmi şahsiyeti haiz bulunmak üzere kurulacak sınırlı sorumlu müesseselere devretmeye mecbur oldukları belirtilmiştir.
    Aynı konuları düzenleyen ve 3460 sayılı Yasadan sonra 21 Mart 1964 tarihinde yürürlüğe giren 440 sayılı “İktisadi Devlet Teşekkülleriyle Müesseseleri ve İştirakleri Hakkında Kanun”un 1.maddesinde “İktisadi Devlet Teşekküllerinin, sermayelerinin yarısından fazlasının tek başına veya birlikte Devlete (Genel ve Katma Bütçeli İdarelere) ve İktisadi Devlet Teşekküllerine ait olup, İktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan ve kuruluş kanunlarında bu kanuna tabi olacakları belirtilen teşebbüsler” olarak tarif edilmiştir. Kanunun 2/A bendinde bu teşekküllerle müessese ve iştiraklerinin karma ekonominin kurallarına ve ekonomik gereklere uygun olarak yönetilmelerine karlılık ve verimlilik anlayışı içinde çalışmak ve sermaye birikimine yardım etmek suretiyle daha fazla yatırım kaynağı yaratmalarının amaçlandığı belirtilmiştir.
    Kanunun 11.maddesinde teşekküllerin işletmelerini kendilerine bağlı, tüzel kişiliği haiz müesseeler olarak teşkilatlandırmaya mecbur oldukları ve kurulacak müesseselerin ticaret unvanı alıp ticaret siciline tescil edilecekleri ve Limitet veya Anonim şirket halinde teşkilatlanabilecekleri düzenlenmiştir.
    Halen yürürlükte bulunan ve Resmi Gazetenin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren “Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (233 sayılı KHK)” KİT adı verilen Kamu İktisadi Teşebbüslerini iki gruba ayırmıştır.
    1-İktisadi Devlet Teşekkülleri; Sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek ve hususi hukuk hükümlerine tabi olmak üzere bu teşekküllerin oluşturulduğu,
    2-Kamu İktisadi Kuruluşları; Sermayesinin tamamı Devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mallar ve hizmetler üretmek, pazarlamak üzere kuruldukları açıklanmıştır.
    İktisadi Devlet teşekküllerinin ticaret şirketleri gibi verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda çalışacakları vurgulanmıştır (233 sayılı KHK 1/2md. B bendi).
    233 sayılı KHK’de Teşebbüslerin Kuruluş ve müesseseler biçimde teşkilatlanacakları açıklandıktan sonra 16. maddesinde kurulacak müesseselerin statülerini ve unvanlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirecekleri, bunların özel hukuk hükümlerine tabi olacakları, sorumluluklarının sermayeleri ile sınırlı oldukları, Genel Muhasebe Kanunu ile İhale Kanunu hükümlerinin bunlara uygulanmayacakları, Sayıştay denetimine tabi bulunmadıkları kanunda yer almıştır.
    Yeri gelmişken, TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.) ana statüsü irdelenmeli ve somut olay yönünden değerlendirilmelidir:
    Türkiye Elektrik Kurumu 233 sayılı KHK.nin verdiği yetki ile Resmi Gazetenin 9 Kasım 1984 sayısında yayımlanan ana statü ile kurulmuş olup, statünün 3.maddesinde kurumun (Tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk, hususi hukuk hükümlerine tabi ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğu açıklanmıştır. 12.8.1993 gün ve 93/4789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Türkiye Elektrik Üretim, İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.(TEDAŞ) unvanı ile İktisadi Devlet Teşekkülü oluşturulmuştur. Kanun koyucu bununla da yetinmemiş(TEAŞ) denen kurumu 3 ayrı kuruluş haline getirmiş ve bu 3 kuruluş özelleştirilmek suretiyle sermayeleri halka sunulmuştur.
    TEDAŞ ana statüsünün “Teşekkül’ün Amaç ve Faaliyet Konuları” başlıklı 4.maddesinde; teşekkülün elektrik dağıtımı, ticareti, elektriğin dağıtımı için gereken her türlü etüd projeler ile inşaat ve tesisleri yapmak, elektrik atış tarifelerinin belirlenmesini sağlamak, Müessese ve Bağlı Ortaklıkların bütçeleri ile fiyat, tarife ve yatırımlarının genel ekonomi ve enerji politikalarına uyumunu sağlamak olarak tanımlanmış ayrıca son cümlede bu amaç ve faaliyetlerini doğrudan doğruya,”İşletme”, “Bağlı Ortaklık”, “İştirak” ve diğer birimler eliyle yerine getireceğini söylemiştir.
    Yüksek Planlama Kurulu’nun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı Kararı ile kabul edilmiş olan “Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi”nde yer alan eylem planı çerçevesinde Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ.’nin özelleştirme hazırlık çalışmaları sürdürülmekte olup, bu kapsamda söz konusu Yüksek Planlama Kurulu kararı ekinde yer alan 21 adet görev bölgesinin şirketleştirilmesi ile ilgili olarak, 4046 sayılı Kanunun 4. maddesi çerçevesinde 14 adet şirket kurulduğu, DEDAŞ ında bu şirketlerden biri olduğu anlaşılmıştır.
    4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun, “Amaç, Kapsam ve Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde; elektriğin, yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre ile uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması belirlenmiştir. Aynı madde ile, TEDAŞ’ın, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş’ni, Kurum ise , Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olarak tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin 22. bendinde, dağıtım şirketi, belirlenen bir bölgede dağıtım ve perakende satış faaliyeti ile iştigal eden tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
    4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 2. maddesinde, elektrik piyasası faaliyetleri, bu kanun hükümlerine göre piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış faaliyetleridir, şeklinde tanımlanmıştır. Aynı madde ile piyasada faaliyet gösterebilecek özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilerin, Türk Ticaret Yasası hükümlerine göre, anonim şirket veya limitet şirket olarak kurulmaları koşul olarak öngörülmüş, elektrik enerjisi dağıtım faaliyetlerinin, dağıtım şirketleri tarafından lisanslarında belirtilen bölgelerde yürütüleceği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddeye göre, bu işlemler için lisans alınması zorunludur.
    Aynı kanunun 3.maddesinde lisansın kurum tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
    4628 Sayılı Kanuna dayalı olarak çıkartılan “Elektrik Piyasası Yönetmeliğinin” 24. maddesinde, dağıtım şirketine, lisans kapsamındaki dağıtım bölgesinde elektrik dağıtım sistemine girişinden, tüketim noktalarına iletilmesine kadar olan tüm aşamalarda enerji akışının gerçek zamanlı olarak izlenmesi, sisteme ilişkin ihtarların alınması ve sonuçlandırılması ve koruyucu bakım onarım hizmetlerinin planlanması ve uygulanması konularında gerekli iletişim alt yapısını kurma sorumluluğu yüklenmiştir.
    Buraya kadar yapılan açıklamalardan görüldüğü üzere, somut olayın nitelendirilmesinde ve hukuki ilişkilerin çözümlenmesinde, TEDAŞ ve DEDAŞ’ın tabi oldukları kural ve işlemler yönünden iç içe geçmiş ve birbiri ile çok yakın irtibatlı olan mevcut konumlarının irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
    Somut olayda, davanın açılmasına sebep olan olay (haksız eylem), Diyarbakır ili sınırları içerisinde meydana gelmiştir. Olayın meydana geliş şekli ve yeri itibari ile sorumluluğun dava dışı Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne ait olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır.
    Ne var ki; davacı davasını, dava dışı şirketle hukuki bağı bulunan TEDAŞ’a yöneltmiş; bu davalı tarafından husumet itirazında bulunulmuştur.
    Gerçekten, Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş., T.. M..nden ayrı bir tüzel kişiliğe sahiptir. Elektrik hizmeti ile ilgili ana kuruluş, TEDAŞ’tır. Ancak, hizmetin kolaylıkla, daha etkin ve kaliteli yürütülebilmesi için bölgeler ve bu bölgelerde yine sermayesinin tamamının TEDAŞ’a ait olduğu tüzel kişilikler oluşturulmuştur.
    Şu hale göre; sözü edilen iki şirketin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğunda kuşku ve duraksama yoktur.
    Ne var ki, Tedaş da Diyarbakır"daki vekil aracılığıyla davayı yürütmüştür; DEDAŞ’ın sermayesinin tamamı da TEDAŞ’a aittir. Ayrıca elektrik dağıtım hizmeti ve her iki tüzel kişinin tarihsel gelişimi içerisinde, mevzuatta ve kurumların yapısında sürekli değişim olmuştur.
    Tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında, böyle durumlarda husumetin yönetilmesindeki yanılgının gerçekte hasımda değil temsilcide hata olduğunun kabulü gerekir.
    Davacının gerçek amacının elektrik dağıtım, bakım ve onarım hizmetini veren tüzel kişiliğe karşı dava açmak olduğu, bu kadar iç içe geçmiş mevzuat ve kurumların değişimi karşısında bu temsilciyi TEDAŞ zannetmesinin mümkün olduğu belirgindir. O halde mevzuattaki ve kurumlar arasındaki ilişkilerdeki girift ve karmaşık görev ve sorumluluk dağılımının bilinmesinin vatandaştan beklenemeyeceği açıktır.
    Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz. Gerçek temsilci belirlenip dava dilekçesi tebliğ edilerek onun huzuru ile yargılamaya devam edilmesi zorunludur. Eş söyleyişle, bu gibi durumlarda, gerek teori ve gerekse kararlık kazanmış olan yargısal uygulamaya göre, verilecek ara kararıyla durumun belirtilmesi ve davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkan sağlanması gerektiği kabul edilmektedir. Usul ekonomisi açısından da bu eksikliğin açıklandığı şekilde halledilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.03.2010 Tarih 2010/4-115 Esas 2010/129 Karar sayılı ilamıda bu yöndedir.
    Sonuç itibariyle mahkemece yapılacak iş; davanın, temsilcide yanılgı nedeniyle T.. M..’ne yöneltildiğinin kabulü ile davacının davasını gerçek temsilci durumundaki Diyarbakır Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye yöneltmesinin sağlanması; bu temsilciye davetiye tebliği ile davaya katılma ve kendisini savunma olanağı verilmesi, böylece husumete ilişkin eksik tamamlanarak yargılamaya devam edilmesi olmalıdır.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi