Esas No: 2014/2148
Karar No: 2014/9539
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/2148 Esas 2014/9539 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen Hakem Heyeti Kararının İptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25/04/2012 tarih 195440 sayılı kararının hukuka uygun olmadığı, Elektrik Piyasası Kanunu"nun "Dava Hakkı" başlıklı 12.maddesinde "İdarî para cezaları dâhil, Kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay"da görülür" hükmüne amir olduğu, buna göre Kurul kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay"da görülmesi gerektiği, müvekkil şirketin EPDK Karar ve Yönetmeliklerine uygun şekilde hareket etmesi gerektiğinden, bu nedenle şikâyetçinin şikâyetinin husumet yokluğundan reddi gerekirken, Hakem Heyetinin şikâyeti esastan incelediğini ve haksız şekilde kabul ettiğini, tüketicinin faturasında yer alan kayıp-kaçak, per. sat. hiz. bed, psh. bed, ileti. bed., dağıtım. bed. gibi bedellerin EPDK tarafından belirlendiğini ve yasal olduğunu, müvekkili şirketin 4628 sayılı Kanun doğrultusunda Kurulca onaylanan tarifeleri uygulamak ve tüketicilerin de bu tarifeye göre oluşturulan ücreti ödemek zorunda olduğunu, tarifeye aykırı hareket etmenin, lisans iptaline varan yaptırımlara yol açabileceğini, Kanun haricinde hareket etmeleri mümkün olmadığından konunun muhatabının Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu olduğunu, bu nedenle Tüketici Hakem Heyeti Kararına husumet yönünden de itiraz ettiklerini, Türkiye genelinde 4628 sayılı Kanun gereğince ulusal tarife uygulanmakta olduğunu, tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini,
01/01/2011 tarihinden itibaren uygulanacak tarifelerin ise 28/10/2010 tarihinde 2999 sayılı EPDK kararı ile yayımlandığını ve ... adresli internet sitesinde duyurulduğunu, bu tarife kapsamında uygulanmakta olan enerji bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli kalemlerine ilave olarak kayıp-kaçak bedeli ve perakende satış hizmet (sayaç okuma) bedelleri belirlendiğini, söz konusu bu bedellerin 2011/Nisan döneminden başlayarak elektrik faturalarında yer almaya başladığını, yani bu bedeller daha önce de tahsil edilmekte iken, şeffaf bir piyasanın kurulması amacı ile 2011 yılından itibaren kalem kalem bedellerin gösterilmeye başlandığını, tüketicinin aksine bunun yasal dayanağının bulunduğundan bahisle, Gürsu Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25/04/2012 tarih 195440 sayılı kararının iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış , davalı hakem heyeti kararının uygulamasını talep etmiştir.
Mahalli Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın; elektrik aboneliği sözleşmesi nedeni ile abonelere gönderilen faturalarda yer alan Kayıp-Kaçak Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli (PSH), Sayaç Okuma Bedeli, İletim Sistemleri Okuma Bedeli ve Dağıtım Bedeli adı altında alınan ücretlerin iadesine ilişkin olan ve TSHH"ce verilen karara itirazdan kaynaklandığını, her ne kadar davacı tarafça Elektrik Piyasası Kanunun "Dava Hakkı" başlıklı 12. maddesi gereğince bu bedellerin Enerji Piyasası Denetleme Kurulu kararlarına dayandığı ve anılan madde gereğince ilk derece mahkemesi olarak Danıştay"da dava açılması gerektiği, hakem heyetlerinin görevsiz olduğu, ayrıca tarife ve yönetmelikleri belirleyen kurulun EPDK olup husumetin EPDK"ya yöneltilmesi gerektiği itirazında bulunulmuş ise de; uyuşmazlığın taraflar arasındaki Elektrik Aboneliği Sözleşmesinden kaynaklandığını, dava konusu hizmet bedellerinin faturalara yansıtarak davacı tüketiciden tahsil edenin davacı UEDAŞ"ın olduğu dolayısıyla gerek hakem heyetlerinin gerekse mahkemenin görevli olduğu ve uyuşmazlıkta abonelik ilişkisi bulunan ve bu giderleri tahsil eden davacı şirketin taraf ehliyetinin bulunduğunu, bu nedenle usule ilişkin itirazların yerinde görülmediğini, kaldı ki elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK"nın yayınladığı tarife ve aldığı kararlar aleyhine Danıştay"a dava açma hakkının yasal olarak mevcut olduğunu, UEDAŞ"ın 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun verdiği yetkiye dayanarak EPDK tarafından 28/10/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı gereğince enerji KİT"lerinin uygulayacağı maliyet bazlı Fiyatlandırma Mekanizması Usul ve Esasları ile ilgili yapılan güncellemede 2011 Nisan döneminden itibaren enerji bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli kalemlerine ilave olarak kayıp-kaçak bedeli ve perakende satış hizmet(sayaç okuma)bedellerinin faturalara yansıttığını, bu kapsamda davacı ... şirketinin EPDK tarafından belirlenen tarifelere uyma zorunluluğunun bulunması, tüketicilerin Anayasa ve Yasalardan kaynaklanan
Haklarının bertaraf edecek nitelikte olmadığını, Temel Anayasal haklardan Anayasanın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin madde Ek.1 ve 1 nolu protokolünde yer almış olup kişilerin ücret ödeme sonucunu doğuracak mal varlığı hakları mülkiyet hakkının bir parçası olup mülkiyet hakları ancak kanunun verdiği yetkiye dayanarak kamu yararı amacıyla sınırlanabileceğini, Elektrik Piyasası Kanununa göre çıkarılan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 10. maddesinde “Kayıp-Kaçak Enerji miktarı, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketleri tarafından temin edilir.” hükmüne yer verildiğini, aynı yönetmeliğin 4/25. maddesinde İletim Sistemleri Kullanım Bedeli, 4/13. maddesinde Dağıtım Sistemleri Kullanım Bedeli, 4/36. maddesinde Perakende Satış Hizmet Bedeli ve Sayaç Okuma Bedeline ilişkin düzenlemeler yapılmış olduğunu, yönetmeliğin hiç bir maddesinde bu bedellerin tüketici aboneden alınacağına ilişkin bir hükmün bulunmadığını, Elektrik Dağıtım Şirketlerinin aldığı tüm bu bedellerin tüketicilere sunulan elektrik satışının ayrılmaz bir parçası olduğunu, bir başka değişle tüketiciye abone olunmak sureti ile sağlanan elektrik veya satılan elektriğin tüm bu hizmetleri de beraberinde getirecek nitelikte olduğunu, Elektrik dağıtım ve satışını yapan davacı şirketin sunulan hizmetin niteliğine göre tüketicinin bu hizmeti başka bir şekilde temin etmesinin mümkün olmayıp, belirli bir bölgede dağıtım şirketinin tekel hakkı olduğu dikkate alındığında davacı şirketin aynı zamanda gerekli iletim ve dağıtım sistemlerini kurması ve abonelerin yararlandığı miktarın tespiti bakımından sayaç okuma hizmetlerini sunması, verilen hizmet ve satışın doğal bir sonucu ve ayrılmaz bir parçası olduğunu, bunun ayrıca ücrete tabi tutulması sunulan hizmetin içerisinde yer alan ve hizmetin gereği olan unsurların ikinci kez ücretlendirilmesi sonucunu doğuracak nitelikte olduğunu, diğer yandan abonelerin kendilerinin neden olmadığı, ülkenin başka bölgelerinde başka dağıtım şirketlerinin sorumluluk alanında oluşan kayıp-kaçak enerji bedellerinden sorumlu tutulmasının temel Anayasal haklara aykırı nitelikte bulunduğunu, zira kayıp-kaçağı önlemenin tüketicilerin ihtiyarında olan bir husus olmayıp buna ilişkin gerekli sistemleri kurmak takip ve kontrolü yapmak dağıtım şirketleri ve yetkili kurulların görev ve yetkisinde olduğunu, dolayısıyla tüketicilerin neden olmadıkları, sorumlulukları bulunmayan, önleme imkanı olmayan bir zarar kaleminden sorumlu tutulmalarının Borçlar Kanunun kusur ve zarara dayalı sorumluluk ilkelerine da aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davalıdan Kayıp-Kaçak Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, PSH Sayaç Okuma Bedeli, İletim Sistemi Kullanım Bedeli ve Dağıtım Bedeli adı altında alınan faturalarda yazılı toplam miktarı 137,35-TL olan miktarın iadesi yönünde hakem heyetince verilen karar yerinde olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; yerel mahkeme kararının kesin olup olmadığı, varılacak sonuca göre; kayıp- kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli tahakkuku uygulamasının mevzuata uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tüketici ... Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına verdiği dilekçesinde ;elektrik kullanımına ilişkin faturada; “kaçak kullanım (kayıp-kaçak), sayaç okuma bedeli ve diğer kesintiler bedeli adı altında alınan bedellerin iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurmuştur. Gürsu Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25/04/2012 tarih 195440 sayılı kararı ile; kayıp kaçak bedeli adı altında dağıtım şirketi tarafından tüketiciye yansıtılan bedelin yasal olmadığı, tüketici aleyhine haksız şart olduğu ve diğer nedenlerle “tüketiciden haksız yere tahsil edilen 137,35 TL"nin satıcı/sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine” karar vermiştir.
Davacı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptali istemiyle Tüketici Mahkemesine iptal davası açmıştır. Yerel mahkemece kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında alınan ücretin yasal olmadığı ve tüketici için haksız şart teşkil ettiğinden davacı kurumun davasının reddine karar verilmiştir. Davacı kurum iş bu kararı süresinde temyiz etmiştir. Mahalli Mahkeme; 6100 sayılı HMK"nun 341/2., 346., 366/1. maddeleri gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın miktarına göre verilen esas kararın temyizi mümkün olmadığından (miktar itibarıyla kesin olduğundan) davacı vekilinin süresinde yapılan temyiz talebinin reddine karar vermiş, davacı vekili tarafından verilen bu ek kararda süresinde temyiz edilmiştir.
Somut olayda iptali talep edilen Gürsu Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25/04/2012 tarih 195440 sayılı kararına bakıldığında; davalı tüketicinin kullandığı elektrik için düzenlenen faturalara yansıtılan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin hukuka aykırı olduğundan bahisle itiraz tarihine kadar alınan bu bedellerin iadesini talep ettiği, kararda ise Anayasa"ya ve hukuka aykırı olarak faturada gösterilen 137,35 TL"nin tüketiciye iadesine karar verildiği görülmektedir.
Davanın niteliği ve müddeabihi itibariyle, kararın temyizinin mümkün olup olmadığı, bir başka ifadeyle esas kararın kesin olup olmadığı tartışılmalıdır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2. maddesinde, miktar veya değeri belirli bir tutarın altında kalan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğu, dolayısıyla temyizinin olanaklı bulunmadığı hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle açık bir biçimde, bir kararın temyiz kabiliyetini haiz bulunup bulunmadığını belirlerken, davanın miktar veya değeri yanında temel ölçü olarak davanın türünü de esas almıştır. Davada, davacının abonelerinden almakta olduğu kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelinin alınmamasına dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali istemiyle açılmış; davalının yarattığı çekişmenin giderilmesi talep edilmiştir.
Her ne kadar davacının davalıdan aldığı kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri miktar itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5. maddesinde ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; yaratılan çekişme ve verilen hüküm bir yıla mahsus olmadığından ve ileriki yıllara da yönelik olduğu, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu, yine kayıp kaçak vs. bedellerinin alınması uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Dolayısıyla yaratılan çekişme ve hukukî uyuşmazlığın kesinlik sınırının dışında kaldığı da açık ve belirgindir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 tarih 2009/13-122, 189, 13/10/2010 tarih 2010/13-406, 503 Esas, Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir)
Kesin olmayan bir kararın mahkemece kesin olarak verildiği belirtilerek ve gerçekte kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması ve bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kararın kesin olduğundan bahisle red edilmesi yok hükmünde olup, hukuki sonuç doğurmaz.
HUMK.nun 432/4.maddesinde "Temyiz, temyizi kabil olmayan bir karara ilişkin olursa karar veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir." Yasanın vazettiği anlamda bir kesinlik gerçek bir kesinliktir. Yoksa ki, kesin olmayan bir karara mahkemenin kesin ibaresini koyması o kararın kesin olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla da 432/4. maddesinde belirtilen bir kesinlikten bahsedilemez. Kesin olmayan bir karara hâkimin kesin olduğunu kararına yazması bu kararın gerçekte kesin olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla da temyizi mümkündür.
Arz edilen hususlar muvacehesinde; kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması ve bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kesin olduğundan bahisle reddedilmesi yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağından bu nedenle temyiz dilekçesinin kararın kesin olduğundan bahisle reddine dair mahkemece verilen ek kararın kaldırılması ve yasal süresi içinde verilen temyiz isteminin (esastan) incelemesine geçilmiştir.
Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalı kurum’un abonelerinden, kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davacı tarafından davalıdan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Davacı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları fâaliyetleri ve bu fâaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.
Ancak, yasal düzenleme yönünden kayıp kaçak bedelinin tahsili cihetine gidilmesi temeli bulunmayan, dayanağı olmayan, bir hizmeti yansıtmayan alacak olmasına göre istenemeyecektir. Kayıp kaçak bedeli dışında diğer çözüm ise, sayaç okuma, iletim sistemi kullanma, dağıtım bedeli denetlenmesinde ise bir hizmetin verildiği davacı tarafından isbatlanamadığı açıktır.
Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında bedel tahsil etmektedir..
Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. (H....21.05.2014 gün ve 7-2454 E.-679 K.)
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutularak yazılı şekilde hüküm tesisinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının temyiz itirazlarının reddi ile, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 0,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.06.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.