20. Hukuk Dairesi 2015/2420 E. , 2016/2085 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi vekili 27.02.2013 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 1717 ada 18 ve 1729 ada 1 sayılı parsellerin tamamen; 1717 ada 19 ve 1772 ada 1 sayılı parsellerin ise, kısmen orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle tapu kayıtlarının 2012 yılında kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edildiğinden bahisle fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla şimdilik 397.375,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Daha sonra 26.02.2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini artırarak toplamda 405.322.50.-TL tazminat isteğinde bulunmuştur.
Tazminat istemine dayanak 1717 ada 18, 19; 1729 ada 1 ve 1772 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar sırasıyla 430,43 m²; 398,07 m²; 711,57 m² ve 758,77 m² yüzölçümlü olarak ve 1717 ada 18, 19 sayılı parseller “arsa”, 1729 ada 1 ve 1772 ada 1 sayılı parseller ise “tarla” vasıflarıyla davacı ... adına tapuda kayıtlı iken; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.09.2011 gün ve .../... – .../... sayılı kararı ile, 1717 ada 18 ve 1729 ada 1 sayılı parsellerin tamamen, 1717 ada 19 ve 1772 ada 1 sayılı parsellerin ise bilirkişi raporuna ekli krokide (B2) ile gösterilen sırasıyla 83,72 m² ve 363,78 m² yüzölçümlü bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek 08.09.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve 405.322,50.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Mahkemece tazminat isteğine dayanak taşınmazların dava tarihindeki değerinin hükme esas alınması doğru olmamıştır. Şöyle ki; hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince, davacının zararından davalı ... sorumludur. Buna göre davalı ...nin sorumlu bulunduğu tazminat miktarı belirlenirken, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunludur. Burada ilke şu olmalıdır. Zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmalıdır.
Eş söyleyişle, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminat da o kadar olacaktır, ödenecek tazminat o miktarda olmalıdır ki, eğer zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak idiyse, ödenecek tazminatla, aynı durum tesis edilebilsin (HGK’nın 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. 125 K., 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. 427 K., 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E /668 K. sayılı ilamları).
Bu açıklama ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacının zararı davanın açıldığı tarihte oluşmamış, tazminata isteğine dayanak taşınmazların davacı adına kayıtlı tapularının iptal edildiği tarihte oluşmuştur. O halde, somut olaydaki gerçek zararın da, taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline dair mahkeme kararının kesinleştiği tarihe göre belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla davacının zararı davanın açıldığı tarihte değil, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihte oluştuğundan, uğradığı zararda bu tarihte taşınmazların sahip olduğu gerçek değer ne ise odur. Hükme dayanak raporu hazırlayan bilirkişiler tarafından tazminat isteğine dayanak taşınmazların tapu iptal kararının kesinleştiği tarihe ve dava tarihine göre değerleri usulüne uygun bir şekilde ayrı ayrı tespit edilmiştir. Ne var ki, mahkemece tazminat isteğine dayanak taşınmazların tapu iptal kararının kesinleştiği tarihteki değeri yerine dava tarihindeki değeri hükme esas alınmıştır. Oysa yukarıda açıklandığı üzere, davacının zararı davanın açıldığı tarihte değil, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihte oluşmuştur. Bu itibarla mahkemece, tazminat isteğine dayanak taşınmazların tapu iptal kararının kesinleştiği tarihteki değerlerine göre tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde gösterilen nedenlerle, davalı ... vekilinin ikinci bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İki numaralı bentde gösterilen nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22/02/2016 günü oy birliği ile karar verildi.