3. Hukuk Dairesi 2014/1296 E. , 2014/9607 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2013/127-2013/1277
Taraflar arasında görülen sebepsiz zenginleşme davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, davacının davalının M.. İlçesi M.. Köyü .. parsel sayılı taşınmazda inşa ettiği F.. G.. Resort adıyla anılan konut projesinde bulunan bağımsız bölüm için satış bedeli olarak 54000 EURO ödeyerek satın aldığı halde teslim edilmediği, sözleşmenin 8.2. maddesi hükmü gereğince hesaplanan 16 200 EURO cezai şarttan da sorumlu olduğu ileri sürülerek 70 200 EURO karşılığı 177 718,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili istenilmiştir.
Davalı, yetki itirazı ile birlikte sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının bakiye ödemesi gereken borcu bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin feshine ve davacının ödemiş olduğu 54.000 Euro’nun dava tarihindeki merkez bankası Euro satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, taraflar arasındaki sözleşme resmi şekilde yapılmayıp adi sözleşme niteliğinde olması nedeniyle davacının cezai şart talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür (cauta judicatum solvi).
Alacaklının davada haksız çıkması halinde davalının uğrayacağı muhtemel zararların istenebilmesinin zor veya imkânsız olacağı zannedilen bazı özel durumlarda kanun koyucu tarafından teminat gösterilmesi gerekli görülmüştür.
5718 sayılı MÖHUK madde 48/1"e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir
MÖHUK madde 48/2’de ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır. Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir.
Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 85/1-b maddesinde teminat gerektirmeyen hâller başlığı altında; "b) Davacının, yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malının veya ayni teminatla güvence altına alınmış bir alacağının bulunması." halinde teminat alınmayacağını düzenlemiştir.
Her ne kadar mahkemece, davacının İrlanda vatandaşı olması nedeniyle Muğla ili, B.. lçesi, Y.. Mahallesi, K.. Mevkiinde bulunan .. pafta, .. ada, .. sayılı parselde bulunan taşınmazının teminat olarak kabulüne, karar verilmiş ve davacı A.. W.. adına davada davalıdan 177.718,00 TL talep edildiğinden ilgili taşınmazın A.. W..’ın payına bu bedelin %20’si olan 35.543,60 TL bedel ile sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir konulmuş ise de anılan yasa hükmü gözetildiğinde davacının teminattan muaf olduğu ve bu davanın teminat aranmaksızın görülmesi gerektiği açıktır. Mahkemece, usul ve yasaya aykırı şekilde tedbir kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak ta; dava dilekçesinde ödenen bedelin Türk parası karşılığının yasal faizi ile tahsili istenilmiştir. Ancak, taraflar arasında yapılan sözleşmede yabancı paranın aynen iadesi kaydı bulunmamasına göre, BK"nun 83.maddesi (TBK"nun 99/1-2) gereğince 54 000 EURO"nun taleple bağlı kalınarak dava tarihindeki TC. Merkez Bankasının Efektif Satış Kuru üzerinden (davalının temyizi bulunmadığından aleyhe temyiz bulunamayacağı ilkesi gözönüne alınarak) 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, mahkemece; bu miktar belirlenmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.