3. Hukuk Dairesi 2014/2004 E. , 2014/9620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2012/580-2013/620
Taraflar arasında görülen iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, tarafların Kdz Ereğli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/329 E.-2008/308 K.sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Ayhan"ın velayetinin davacı anneye bırakıldığını, davacı lehine 250,00 TL, müşterek çocuk için 100,00 TL nafakaya hükmedildiğini, takdir edilen nafakaların Kdz.Ereğli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/713 E - 2011/66 K sayılı ilamı ile davacı için 300,00 TL"ye, müşterek çocuk için de 150,00 TL"ye yükseltildiğini, aradan geçen süre zarfında hayat şartlarının ağırlaştığını ve müşterek çocuğun okula başladığını, müşterek çocuk için takdir edilen 150,00 TL ve davacı için takdir edilen 300,00 TL nafakanın günün ekonomik şartlarında çocuğun büyümesi ve ihtiyaçlarının artması sonucu yetersiz kaldığını, iştirak nafakasının aylık 400,00 TL"ye, yoksulluk nafakasının 500,00 TL"ye yükseltilmesi istenilmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Kdz.Ereğli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010-713 E.-2011/66 K.sayılı ilamı ile müşterek çocuk için takdir edilen 150,00 TL nafakanın 250,00 TL artırılarak 400,00 TL"ye yükseltilmesine, davacı için nafaka artırım talebinin ve fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
6100 sayılı HMK 294. ve 297.maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmıştır. HMK.nun 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş; yine, anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, mahkemece, yoksulluk nafakasının artırılması isteminin reddine; iştirak nafakasının artırımı talebinin tümüyle kabulüne ilişkin hükmünün yasal gerekçelerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli ve gelirleri de dikkate alınır.
Hâkim, nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasındaki bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.
TMK. mad. 176/4.hükmüne göre ""Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 331.madde uyarınca; "durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır."
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.
O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yoksulluk nafakasının artırılması talebinin tümüyle reddine karar verilmesi, iştirak nafakası artırım isteminin ise tümüyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece; nafakaların niteliği ve yukarıda açıklanan nedenlerle TMK.nun 4.maddesi gereğince “hakkaniyete” uygun olarak artırılmasına karar verilmesi gerekirken, somut nedenleri ve gerekçeleri açıklanmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.