20. Hukuk Dairesi 2015/9957 E. , 2016/2126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 23/02/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... Bankası A.Ş. vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, Av. ... 09/10/2012 tarihli dilekçe ile, ... köyü 239, 240 ve 241 parsel sayılı taşınmazları 30/04/1999 tarihinde tapuda Özel Orman olarak kayıtlı olması nedeniyle müvekkilinin satın aldığını, ancak bilahare... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/580 E. - 2010/340 K. sayılı ilâmıyla tapu kayıtlarının iptaline orman olarak ... adına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, MK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali nedeniyle uğranılan 4.436.837,28.-TL zararlarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarının yolsuz oluştukları gerekçesiyle iptal edildiğini, bu nedenle tazminat talebinin hukukî mesnetten yoksun olduğunu savunmuştur.
Mahkemece; taşınmazın tapuda özel orman olarak kayıtlı olması nedeniyle iyi niyetli satın almadan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazmini istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, çekişmeli taşınmazların 59 numaralı Orman Kadastro Komisyonu üyelerinden bir kısmının ... Müdürlüğü tarafından kendilerine verilen yetki ve görevin dışına çıkarak Orman ve Kadastro Kanunları ile 4785 sayılı Kanun karşısında hiçbir geçerliliği bulunmayan eski tapu kayıtlarının ve 1944 yılı mahkeme kararının uygulanmasından sözedilerek o tarihte yürüklükte bulunan ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan, Orman Kadastro Yönetmeliğinin 60. maddesi dayanak gösterilerek kanun ve yönetmeliğe uygun olarak kurulmayan ve orman kadastro komisyonu niteliğinde olmayan yetkisiz üç kişilik bir heyet tarafından düzenlenen 31.07.1989 tarihli “Mahkeme Kararı Uygulama Tutanağı” esas alınarak tapu kütüğüne özel orman niteliğiyle gerçek kişiler adına kaydedildiği, 30/04/1999 tarihinde davacı banka tarafından satın alındığı, alım tarihinde tapu kaydında “devlet ormanı” olduklarına ilişkin şerh bulunmadığı, daha sonra ...nin açmış olduğu dava sonucu... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/10/2010 gün ve 2009/580-340 sayılı ilâmıyla tapu kayıtlarının iptaline orman niteliğiyle tescillerine karar verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerinde Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/06/2011 gün ve 2011/3402-7939 sayılı ilâmıyla onandığı, karar düzeltme taleplerinin ise Dairenin 02/11/2011 gün ve 2011/13283-12400 sayılı kararı ile reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davanın dayanağı, TMK"nın 1007. maddesidir. Bu madde tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan ...nin sorumlu olduğunu hükme bağlamıştır. Bu sorumluluk objektif (kusursuz) sorumluluk halidir. Diğer bir anlatımla, zararın meydana gelmesi sonucu illiyet bağının kesilmemiş olması durumunda ...nin sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmış bulunmaktadır. Davacı, tapu kaydına güvenerek bu taşınmazları satın almış, daha sonra tapu kaydı iptal edilmiştir. TMK"nın 1023. maddesinde "tapu sicilindeki kayda iyi niyetle güvenerek mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" denilmek suretiyle mülkiyet hakkının önemi vurgulanmıştır. O halde, davalı ...nin tazminatla sorumlu tutulması gerekir. Taşınmazların davacının mülkiyet hakkını kaybettiğine ilişkin yargı kararının kesinleştiği tarihteki niteliğine göre değeri esas alınarak davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/02/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.