21. Hukuk Dairesi 2015/7686 E. , 2015/14743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, icranın devamına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı Kurum vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı Kurum, davalının üvey annesi ... için yapılan sağlık yardımları nedeniyle 9.979 TL borç nedeniyle genel haciz yolu ile takip yapıldığını, ödeme emrine karşı davalı itiraz ettiği için icra takibinin durduğunu, borçlunun itirazının iptali ile icranın devamına ve davalı borçlunun %40 dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin davanın reddine ilişkin önceki kararı davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, “Somut olayda; 1479 sayılı Kanunun ek 11. maddesine göre davalının sağlık sigortasından sadece kendi annesi faydalanabilir, üvey annesinin sağlık yardımından yararlanması mümkün değildir. Bu nedenle, davalının üvey annesinin davalının kendi sigortasından dolayı sağlık karnesi alarak yararlandığı sağlık ödemelerinin fuzuli ödeme olması sebebiyle davalıdan talep edilmesi doğru ise de davalının Kuruma verdiği belgelerin ekinde bulunan nüfus kayıt örneklerinden ..."nın davalının üvey annesi olduğunun açıkça anlaşılması karşısında çıkartılan fuzuli ödemen Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmış olup bu durum mahkemenin gerekçesinde de belirtilmiştir. Mahkemece yapılacak iş; 5510 sayılı Yasa"nın 96/1-b. maddesini göz önünde bulundurarak Kurumun hatalı işleminin tespit tarihinden geriye doğru beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamını bulmak, davalının söz konusu fuzuli ödemeyi yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma ödeyip ödemediğini gözeterek davalının toplam borcunu tespit etmek ve sonucuna göre karar vermektir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının davasının kısmen kabulu, kısmen reddi ile, Ulubey İcra Müdürlüğünün (kapanan) 2006/176 esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun 4.535,68 TL asıl alacak ve 2.825,73 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali ile, takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalının ilk olarak 10/12/1998 tarihinde ...Sağlık Sigortası Yardımından Faydalanabilmek İçin Muhtaçlık Belgesi ile üvey annesi ..."nın sağlık sigortasından yararlanabilmesi için başvuru yaptığı, daha sonra 20/12/2000, 04/06/2002, 11/02/2004, 22/02/2006 tarihlerinde sağlık karnesinin yenilenmesi için tekrar Muhtaçlık Belgesi ile başvurular yaptığı, başvuruların ekinde aile Nüfus Kayıt örneklerinin bulunduğu, bu kayıt örneklerinden davalının anne adının Dursun olduğu, ..."nın davalının babasının ikinci eşi olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; 1479 sayılı Kanunun ek 11. maddesine göre davalının sağlık sigortasından sadece kendi annesi faydalanabilir, üvey annesinin sağlık yardımından yararlanması mümkün değildir. Bu nedenle, davalının üvey annesinin davalının kendi sigortasından dolayı sağlık karnesi alarak yararlandığı sağlık ödemelerinin fuzuli ödeme olması sebebiyle davalıdan talep edilmesi doğru ise de davalının Kuruma verdiği belgelerin ekinde bulunan nüfus kayıt örneklerinden ..."nın davalının üvey annesi olduğunun açıkça anlaşılması karşısında çıkartılan fuzuli ödemenin Kurumun hatalı işleminden kaynaklandığı, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda 5510 sayılı Yasa"nın 96/1-b. Maddesi gereğince Kurumun hatalı işleminin tespit tarihinden geriye doğru beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamının hesap edilerek Kuruma iade edilmesi gereken yersiz ödeme miktarının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Ancak, bozma ilamında faiz hesabı hususunda “.... ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” denmiş ise de 13/02/2011 tarih ve 6111 sayılı Kanunun 44. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "üç ay" ibaresi "yirmidört ay" ve "üç aylık" ibaresi "yirmidört aylık" şeklinde değiştirildiğinden davalının ödemesi gereken faiz miktarının bu duruma göre yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekili ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davalıya iadesine, 25/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.