21. Hukuk Dairesi 2014/19198 E. , 2015/14739 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01/01/2005-17/04/2012 süresi içinde fuzuli ödeme yapıldığı iddiası ile yapılan işlemin iptaline ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 01.01.2005 -17.04.2012 süresi içinde davacıya fuzuli ödeme yapıldığı iddiası ile yapılan Kurum işleminin iptali ile davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının, davalı kurumun fuzuli olarak ödendiği iddiası ile yapılan ödemeyi talep ettiği 29/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı kuruma 48.978,84TL borçlu olduğunun tespitine, davacının, davalı kuruma başkaca borcunun olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 29/01/1993 tarihli tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının 2005/1. ay-21/01/2011 tarihleri arasında 716723 sicil numaralı ve ... A.Ş. ünvanlı işyerinde SSK kapsamında sosyal güvenlek destek primine tabi olarak çalıştığı, Kurum tarafından davacıya yazılan 29/08/2012 tarihli yazıda, yaşlılık aylığı almakta iken 01/01/2005 tarihinden itibaren çalışmaya başladığının tespit edilmesi nedeniyle aylaklarının 5335 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince durdurularak 01/01/2005-17/04/2012 süresine ait toplam 61.674,71 TL fuzuli ödeme yapıldığının tespit edildiğinin, bu nedenle borç aslı 61.674,71 TL, 28/08/2012 tarihine kadar hesaplanan 20.773 TL faiz, 14 TL posta masrafı olmak üzere toplam 82.171,38 TL"nin 15 gün içinde ödenmesi gerektiğinin bildirildiği, davacının Kurumun yaşlılık aylığını kesme işleminden sonra ikinci kez 08/05/2012 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu ve 18/05/2012 tarihi itibariyle davacıya yeniden yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
5335 sayılı Yasanın 30/2. maddesinde “Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, ... kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları,... teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50"sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, 01/02/1993 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alan davacının ... A.Ş. ünvanlı işyerinde çalışmaya başladığı 01/01/2005 tarihinden itibaren söz konusu yaşlılık aylığını almaya devam etmesi mümkün değildir.
Yersiz ödemelerin iadesine ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Kanunun "Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili"ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Kanun içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Kanunun 96. maddesi ile 506 sayılı Kanunda yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Kanunun geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
5510 sayılı Kanunun 96. maddesinde “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” denilmekle kurumca yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkelere göre, 01/01/2005 tarihinde ... A.Ş. ünvanlı işyerinde çalışmaya başlayan davacının 5335 sayılı Yasanın 30. maddessi gereğince yaşlılık aylığını almaya devam etmesi mümkün değil ise de 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi gereğince yersiz ödemenin davacının kasıtlı veya kusurlu davaranışlarından mı yoksa Kurumun hatalı işleminden mi kaynaklandığı tespit edilip buna göre Kuruma iade edilmesi gereken yersiz ödenen aylık miktarı ile faiz borcunun kapsamının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.