3. Hukuk Dairesi 2014/9956 E. , 2014/9835 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DENİZLİ 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2011/386-2013/130
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili aleyhine elektrik borcunu ödemediğinden bahisle davalı tarafından icra takibi yapıldığını, müvekkilinin aslında toplamda 37.730 TL ödeme yapması gerekirken toplam 53.670 TL ödeme yaptığını, yapılan hesaplamada kuvvetle muhtemel icra takibindeki toplam alacak (asıl alacak+gecikme zammı+gecikme faizi KDV"si =19.523,49TL) üzerinden gecikme faizi işletilmiş olduğunu, halbuki asıl alacak olan 9.525,29 TL üzerinden icra takibinden sonra gecikme faizi işletilmesi gerektiğini iddia ederek fazla tahsil edilen 15.000 TL"nin son ödeme tarihi olan 30.03.2010"dan itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; icra dosyasında yekün 19.523,50 TL alacak ile alacağın icra gideri, vekalet ücreti, ve takip tarihinden itibaren yekün TEDAŞ alacağına işleyecek %42 oranında temerrüt faizi, temerrüt faizinin %18 KDV"si ile birlikte talep edildiğini, davacı borçlunun en son ödeme yaptığı tarih itibariyle toplam 62.857,28 TL borcu olmasına rağmen 53.670 TL ödeme yaptığını, bakiye 9.187,28 TL borcu kaldığını, davayı açmada haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi heyet raporu yerinde görülerek, 1.548,79 TL"nin 30.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda; davacı aleyhine, ortağı bulunduğu dava dışı F.. Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti."nin abone olduğu işyerine ait 2002/12-2003/1, 2, 3, 4, 5, 6, 11.dönem elektrik faturalarının tahsili amacıyla icra takibi başlatılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen dava konusu aboneliğe ilişkin sözleşmenin; tek yanlı, idarece önceden hazırlanmış, standart, iltihaki nitelikte bir sözleşme olduğu belirgindir. Taraflar arasında bulunan sözleşmede fatura bedelinin ödenmemesi durumunda gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceği düzenlenmiştir fakat ne oranda faiz yürütüleceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24.maddesinde; "Zamanında ödenmeyen borçların tahsiline ilişkin hususlar; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında düzenlenir.
Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir.
Perakende satış sözleşmesinde belirlenen gecikme faizi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammını aşamaz..." hükmü öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere; iltihaki nitelikteki davaya konu abone sözleşmesinde, ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu durumda davalı şirket ancak bu konuda bir kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği taktirde dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebilir, aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebilecektir.
Hükme esas alınan 10.10.2012 havale tarihli bilirkişi heyet raporuna bakıldığında; takip talebi ve dayanağı ile dosyada mevcut borç döküm çizelgesi incelendiğinde, borç aslının 9.513,99 TL, gecikme zammının 8.471,32 TL, kesme açma bedelinin 11,30 TL, KDV"nin 1.524,83 TL olmak üzere toplam 19.521,44 TL olarak belirlendiğini, bunun yanında borcun son ödeme tarihi olan 30.03.2010 tarihine kadar belirtilen alacağın faizlendirilmesi gerektiği ve 19.521,44 TL"nin işlemiş avans faizinin değişen oranlarla birlikte toplam 24.469,98 TL, KDV"sinin ise 28.874,57 TL olduğunu, bu çerçevede icra dosyasında vekalet ücreti,icra ve tahsil masrafı ile toplam borcun 52.121,21 TL olması gerektiği, davacının ise 1.548,79 TL fazladan ödeme yaptığını tespit ettikleri ancak heyet tarafından belirtilen gecikme zammının hangi oranda uygulandığının belirtilmediği görülmektedir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece öncelikle yukarıda belirtilen yönetmelik hükmü uyarınca, icra dosyasında talep edilen, ve bilirkişi tarafından belirtilen gecikme zammının hangi oranda uygulandığı konusunda ayrıntılı açıklama yapılması istenmeli, şayet 6183 sayılı yasa uyarınca hesaplama yapılmış ise taraflar arasındaki sözleşmede bu husus belirtilmediğinden, tarafların tacir olduğu göz önünde bulundurularak asıl alacağa avans faizi uygulanması hususunda yeniden bilirkişi raporu alınmalıdır.
Bunun yanında; HGK’ nun 16.06.2004 gün ve 2004/19–357 E. 2004/360 K. ve 10.10.2012 gün ve 2012/7–502 E. 2012/707 K.sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere “gecikme zammı” aslında bir temerrüt faizidir. Bu nedenle, yalnızca asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekirken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121/son maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.104/son) hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde asıl alacak+gecikme zammı+gecikme faizi KDV"si toplamına faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.