20. Hukuk Dairesi 2015/16299 E. , 2016/2196 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada, ... 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk ve ... 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, icra takibine vaki tirazın iptaline ilişkindir.
... 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın marka ve diğer fikri mülkiyet haklarından kaynaklanmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, taraflar arasında radyo ile icra yayın izni sözleşmesi düzenlendiği, uyuşmazlığın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Hakkında Kanunun gereğince fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunun temel kavramı “Eser”dir. Nitekim 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun (FSEK’in) “Tanımlar” başlığını taşıyan 1/B/a maddesinde eser; “sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tarif edilmiştir. Tariften de anlaşılacağı gibi bir eserin, yasa karşısında eser niteliğini kazanabilmesi için iki unsur gereklidir. Birincisi objektif unsur ki yasa bunu mahsul (ürün) olarak belirtmiştir. Buna göre eser, evvela temellüke, tasarrufa elverişli maddi bir varlık olarak var olmalıdır. İkincisi de, subjektif unsur olup eserin sahibinin özelliğini taşıyan bir fikir ve sanat eseri olmasıdır. O halde, bir eserden bahsedebilmek için, ortada “Sahibinin” hususiyetlerini taşıyan bir fikir ve sanat “mahsulünün” bulunması gereklidir. (Prof. Dr. Fırat Öztan; Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, sayfa 81 vd.)
Diğer yandan, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun “Amaç” başlıklı 1. maddesi; “Bu Kanunun amacı fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo televizyon kuruşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” hükmünü, aynı Kanunun “Kapsam” başlıklı 1/A maddesi ise” Bu Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleriyle bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitlerini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitlerini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır.” hükmünü içermektedir.
Aynı Kanunun 2 ve devamı maddelerinde, fikri ve sanat eserleri; ilim ve edebiyat eserleri, müzik eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işlenme eserler ve derlemeler olarak gruplara ayrılır.
Bir eserin sahibi olanlar manevi ve mali haklara sahiptirler.
Manevi haklar; umuma arz yetkisi, eserde adının belirtilmesini istemek ve eserde değişiklik yapılmasını engellemek şeklinde özetlenebilir.
Maddi haklar ise; işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma (kiralamak, ödünç vermek, satmak, dağıtım yapmak) hakkı, temsil hakkı, işaret, ses veya görüntülü araçlarla kamuya sunma hakkı ve pay ve takip hakkı şeklinde ifade edilir.
Bu haklara sahip kişiler genel olarak bizzat eseri meydana getirenlerdir. Bu kişilerden bu hakları miras yoluyla kazananlar veya sözleşme yaparak devralanlar da mali ve manevi hakları koruyabilirler.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa (FSEK’e) göre, yukarıda belirtilen hakların; eser veya bağlantılı hak sahipleri veya devrettikleri diğer hak sahibi kişilerden izinsiz kullanılması ve saldırıya konu olması hallerinde; eser sahibi tarafından, eser sahibinin tespiti davası, saldırının tespiti davası, saldırının kaldırılması davası, saldırının önlenmesi davası, maddi ve manevi tazminat davaları açılabilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku, dördüncü bası, sayfa 97 vd.)
5846 sayılı FSEK’ın 76. maddesi hükmü gereğince; bu Kanunun düzenlediği hukuksal ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi görevlidir. Ancak, bunun için öncelikle, davacı yanın, davada "Fikri mülkiyet hakkına veya hak sahipliğine" dayanması gereklidir.
Dosya kapsamından, davacı vekilinin, müvekkilinin üyelerine ait müzik eserleri üzerindeki FSEK"ten kaynaklanan mali haklarını takip ve tahsile yetkili meslek birliği olduğu, müvekkilinin üyelerine ait eserlerin davalıya ait radyoda yayınlanması konusunda taraflar arasında radyo ile icra yayın izni sözleşmesi yapıldığı, davalının ödemesi gereken bir kısım müzik eseri icra lisans bedelini ödemediğ için hakkında icra takibi yapıldığı, ancak davalının icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek ititazın iptali istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.
Eser sözleşmesinin açıklanan tanımı ve unsurlarına göre, yanlar arasında ileri sürülen temel ilişki değerlendirildiğinde, hukuksal niteliğince bir "eser" sözleşmesi (istisna akdi) olduğu ve eldeki davada da bu sözleşmeye dayalı olarak sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmesinin istendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı, üyelerine ait müzik eserlerini üyelik ilişkisi nedeniyle devralan olarak, bu eserlerin davalıya ait radyoda yayınlanması amacıyla sözleşme düzenlediğine göre, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun koruyucu hükümlerinden yararlanacak ve olaya 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerinin uygulancaktır. Dolayısıyla, uyuşmazlığın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.